loading
close
SON DAKİKALAR

Geldi geliyor...

Melih Aşık
Tarih: 03.11.2020
Kaynak: Melih Aşık-Milliyet

Melih Aşık: Bilimsel tespitlere göre İzmir ve ilçelerinin altından geçen 17 aktif fay var.

Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Hasan Sözbilir, son yıllarda depremler konusunda ciddi çalışmalar yaptı. İzmir Depremi öncesinde de uyarılar yaptı. Ancak üzerinde durulmadı.

Prof. Sözbilir, Türkiye’de 485 fay hattı bulunduğunu, bunların bilimsel olarak incelenmesi ve ona göre tedbir alınması için 2012 yılında harekete geçildiğini, 2023’e kadar zaman verildiğini, ancak bugüne dek sadece 100 fayın incelendiğini anlatıyor. Sebebini Ankara’ya, Deprem Araştırma Müdürlüğü’nün yapısal sorunlarına bağlıyor.

Bilimsel tespitlere göre İzmir ve ilçelerinin altından geçen 17 aktif fay var. Bunların da incelenmesi ve yerleşimin ona göre düzenlenmesi gerekiyor. Prof. Sözbilir:

- Neyse ki bu depremin merkezi denizin altından geçen bir fay idi, diyor, eğer İzmir’in altından geçen faylardan biri kırılsaydı büyük felaket yaşardık.

Depremin merkezi İzmir’e 20 km uzaklıktaki Sisam Adası’ydı. Adada iki öğrenci yıkılan bir duvarın altında kalarak can verdi. Başkaca ölüm yok. Bazı evler hasar görmüş ama yıkılan ev de yok...

Prof. Sözbilir, Balıkesir ve Tekirdağ için de yakın zaman için deprem tahmini yapıyor. Umarız ciddiye alınır. Bu arada arama kurtarma çalışmalarında Türkiye’nin en başarılı ülkelerden olduğu açıklandı. Ölümlere çare bulmuyoruz ama cenaze kaldırmakta başarılıyız. Bununla övünelim mi?

Deprem barışı

Oturduğunuz apartmanın depreme dayanacağından kuşku duyuyorsunuz diyelim. Belediyeye başvurup konutun muayeneden geçirilmesini isteyebilirsiniz. Ancak bina 99’dan önce yapılmışsa belediye yüzde 99 oranında güçlendirme ve yıkım kararı verecektir. Güçlendirme ucuz bir işlem değildir. Binanın yıkılıp yeniden yapılmasına gelince... Apartman lüks semtteyse müteahhit fazla daire yaparak diğer daireleri ucuza getirebilir. Fakir semtteki binanın yeniden yapımına ne müteahhit talip olur ne daire sahipleri bu yükün altından kalkabilir. Sonuçta kişi konutun depremde yıkılacağını bile bile içinde oturmaya devam eder. Bu kısır döngüyü kırmak için yasa çıkartmak gerekir. Ama kimse oralı değildir. Üstelik imar barışıyla imara aykırı binalara para karşılığı ruhsat verilmiş, sorumluları önceden kurtarılmıştır.

GEÇİNİZ

Bir internet sitesinde şöyle bir haber:

“İzmir’de meydana gelen 6.6 şiddetindeki depremde yeni binalarında yıkılması tepkilere neden oldu. Sosyal medyada yetkililere seslenen kullanıcılar, sorumlulardan hesap sorulmasını istedi.”

Teorik olarak doğru bir yaklaşım.

Peki, pratikte ne olur?

Devlet sorumlulardan hesap sorar mı? Sorumlular ceza görür mü?

Hesap sorulmazsa halk konunun takipçisi olur mu?

Yoksa ölen ölür, deprem üç günde unutulur, bir dahaki depreme kadar hayat eskisi gibi devam mı eder?

Sorumlulardan hesap sorulsa her depremde bu kadar zayiat verilir mi?

Peki, neden hesap sorulmaz sorumlulardan?

Rahmetli milletvekili Hayrettin Uzun derdi ki:

- Meclis’te iki tür milletvekili vardır: Müteahhitlikten geçinenler, müteahhitlerden geçinenler.

Bu yapıdaki bir siyaset kendi kendine hesap sorar mı?

ERBAŞ

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İzmir depremiyle ilgili şöyle dedi:

“Esasında deprem afeti bize hem dünya için, hem de ahiret için bir uyarıda bulunuyor. Deprem, kıyametin bir örneğidir, alıştırmasıdır.”

Eğer deprem  kıyametin alıştırması ise... Yani ilahi bir varlığın iradesiyle meydana gelmiş ve insanları ikaz etmeye yönelik bir mesaj ise... İmarla ilgili yapılacak hiçbir düzenlemenin, çıkarılacak hiçbir yasanın, verilecek hiçbir idari cezanın en küçük anlamı yok. Betonun kalitesi şu olacak, demirin niteliği bu olacak, kolonlar şu kalınlıkta olacak şeklinde  koşullar sıralamanın âlemi yok.

İlahi irade kıyamet alıştırması yapıyorsa, sizin insan olarak o iradeyi boşa çıkarmanız herhalde söz konusu olamaz. 

Ama artık  uygar ülkelerde 8  büyüklüğünde depremde bile kimse ölmüyor. Buna ne dersiniz Ali Bey?

ŞÜKRET

Körfez depreminden bu yana halkı ve devleti sürekli olarak uyaran, yurt çapında bilimsel araştırmalar yürüten, sonuçlarını paylaşan, önlem alınması için sürekli çağrılar yapan Prof. Naci Görür TV’de konuşuyordu. Söz arasında dedi ki:

- Bugüne kadar devletten bir kişi bile bana teşekkür etmedi.

Duyunca aman dedik iyi ki etmemiş.

Sayın Hocam...

Seni “İkide bir deprem olacak diye halkı galeyana getiriyor” diye tutuklamadıklarına şükret. Ne teşekkürü... O dediğin şey bu iklime yabancı.

AİZANOİ

İkinci Efes olarak da nitelendirilen Aizanoi Antik Kenti’nde kazı çalışmaları yapan Pamukkale Üniversitesi’ne bağlı ekibin başkan yardımcısı Ahmet Türkkan, yeni bulguları anlatırken diyor ki:

“Tiyatroyu kazarken bu tiyatroda çalışmış, emeği geçmiş taş ustalarının gösterileri izlemesi için loca ayrıldığını, üzerlerine isimlerinin yazıldığını belirledik.”

Emeğin değerini o zaman da biliyorlarmış!

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları