Tarih:
16.01.2016
Gong çalıyor!
Melih Aşık; CHP kurultayı bugün başlıyor. Yüce kavramlar her kurultay öncesi gibi yine havada uçuşuyor...
CHP kurultayı bugün başlıyor. Yüce kavramlar her kurultay öncesi gibi yine havada uçuşuyor:“Demokrasi, değişim, gelişim, katılım, yenilenme, geleceği inşa etmek, uzlaşı, umut, iktidar yürüyüşü vs”
Bazıları Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu kurultay sonrası büyük yenilikler yapmasını bekliyor. Bizim ise aklımıza İsmet İnönü’nün, Cevdet Sunay için söyledikleri geliyor:
- Bundan sonra ne mi yapacak, bugüne kadar ne yaptıysa onu...
CHP’nin geldiği yer tesadüf ya da cehalet eseri değildir. Bu noktaya bir yol haritası izlenerek gelindi. Cumhuriyet ilkelerine, laikliğe, ulusal değerlere, bilimsel aydınlığa saygılı bir parti yerine AKP iktidarına ayak uyduracak şekilsiz bir parti oluşturuldu. Farklı kesimlere açılma bahanesiyle partinin özü boşaltıldı. Hayatında CHP’ye oy vermemiş kişiler partinin dümenine geçirildi. Parti başkalaştırıldı.
Bakmayın ara sıra edilen keskin laflara. CHP bugün AKP’nin mütemmim cüzü yani tamamlayıcı parçasıdır. Partinin oyu yüzde 25’e çakılmıştır. Bu oranın üzerine çıkılması umudu olmadığı gibi o yönde bir çaba da yoktur. Her seçimde 130 kişiyi milletvekili yapıp onlara emeklilik hakkı sağlamanın dışında bir amaç görünmemektedir.
Amaç iktidarı zorlamak değil, onun ömrünü uzatmaktır.
Bugün AKP’ye alternatif bir partinin bulunamaması, Türkiye’nin AKP’ye mahkum edilmesi, tesadüf değil üst aklın bilinçli planıdır. Kurultay hayırlı olsun!
Ne barış ama!
Birçok sivil toplum kuruluşu:
“Barış isteyen akademisyenlere yönelik devlet tehdidini kınıyoruz” yollu açıklama yapıyor...
Önce cümlenin ilk bölümüne değinelim... Ne barış istemesi.. 1128 akademisyen resmen devletin PKK’ya teslim olmasını istiyor...
Bildirideki şu sözler başka nasıl açıklanabilir:
“Hükümetin Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasını oluşturmasını talep ediyoruz”.
Neden PKK ne derse onu yapın, denmiyor...
Neden gerçek niyet “barış” kavramının ardına gizleniyor? Biz tek onu merak ettik!
***
Devlete gelince... Uygulamalar bu bildirinin içeriğinden çok daha vahim.
Dün sabah internete İzmit’te gözaltına alınmak üzere evleri basılan öğretim üyelerinin fotoğrafları düştü. Kapıya dayanan polislerin sırtında TEM yani Terörle Mücadele ibaresi okunuyordu. Bildiriye ilk gün karşı çıkan TÜMÖD’ün dünkü ikinci bildirisinde şu satırlar okunuyordu:
“12 Eylül rejiminin izlerini silmek iddiasıyla Anayasa’yı değiştirmeye çalışanların o dönemde bile böylesi uygulamalarla karşılaşmayan üniversitelere yönelik tutumlarını yanlış ve ülkemizin geleceği bakımından tehlikeli buluyoruz.”
Doğrudur. Bu görüntüleri 12 Eylül’de bile görmedik. Anlaşılıyor ki egemenler bildiriyi bahane yaparak tüm topluma ve tüm muhalefete gözdağı veriyor.
Bu tünelin ucunda hiç ışık görünmüyor...
LAF ola
Kemal Kılıçdaroğlu, arkadaşımız Serpil Çevikcan’a verdiği demeçte tam bir demokrat gibi konuşuyordu dün:
“Mustafa Balbay’ın genel başkanlığa aday olmak için gerekli sayıya ulaşmasını isterim. Böylece belki biraz daha renkli olur kurultayımız. Rakibin olması her zaman iyidir. Keşke tek aday olarak çıkmasaydım.”
Genel Başkan bu sözlerinde samimi olsaydı...
İngiliz parti liderleri gibi yenilgiyi aldığı akşam istifa eder..
Yeni kurultaya diğer başkan adaylarıyla eşit koşullarda girerdi.
Genel başkanlıktan istifa etmeyip yeni kurultaya gelecek il başkanları ve delegeleri bizzat seçtirmek... Sonra da “Keşke rakibim olsaydı” diye konuşmak... İnandırıcı olmuyor beyefendi...
Bakanlık “Sultanahmet bombacısı sigortalıydı” diyor!
Ne memleket ama!
Madenci olarak çalışanlar sigortasız,
canlı bomba olarak çalışanlar sigortalı!
Akif Kökçe
ŞİŞLİ
Şişli Belediye Başkanı ara sıra kaldırımda yürüyor mu?
Örneğin Şişli Camii karşısındaki kaldırıma en azından oradan araçla geçerken bir göz atıyor mu? Atarsa dışarı masa ve iskemle koyan birtakım kafe ve lokantaların kaldırımın yarıdan çoğunu işgal ettiğini görecektir. Kaldırımlardaki bu kaos yorgun argın bir yerlere yetişme çabasındaki insanların rahat yürümesini alabildiğine zorlaştırıyor. Kadıköy’ün kalabalık yerlerinde esnafın masa ve sandalye koyacağı alanlar sarı çizgilerle belirlenmiştir. Masa ve sandalyeler vatandaşın yolunu kesmiyor.
Şişli’de neden böyle bir uygulama yok...
Neden yaya geçişleri bir cehennem azabına dönüşüyor. Başkan Hayri Bey bu soruya bir yanıt vermeli...
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları