Tarih:
25.11.2012
Halk da konuştu
Melih Aşık yazıyor; ''TESEV Vakfı'nın Konda'ya yaptırdığı araştırmadan çok çarpıcı sonuçlar çıktı''...
TESEV Vakfı’nın Konda’ya yaptırdığı araştırmadan çok çarpıcı sonuçlar çıktı...Araştırma Konda Şirketi tarafından 22-23 Eylül’de yapıldı. Toplam 2.699 kişiye yeni anayasa ile ilgili beklenti ve eğilimleri soruldu.
Toplumun yüzde 82.3’ü anayasanın temel ilkeleri arasında “Atatürk ilke ve inkılapları ile Atatürk milliyetçiliğine yer verilmesi” gerektiğine inanıyor.
Yüzde 50.6’lık kesim laikliğin aynen korunmasını istiyor.
Yüzde 56, yurttaşlık tanımı konusunda mevcut anayasadaki ‘Türk kimliği’ ifadesinin kalmasından yana.
Anayasanın temel ilkeleri arasında daha çok vurgulanması istenen konular olarak “haksızlığa karşı adalet” (yüzde 65,1) öne çıkıyor.
Görüşülen kişilerin yüzde 68,9’u “kalkınma için doğadan hiçbir biçimde fedakârlık yapılamaz” düşüncesinde.
Yüzde 78,5’i “toplumun tüm kesimlerinin katıldığı ve uzlaştığı bir anayasa” talep ediyor.
“Sürmekte olan anayasa çalışmaları sizin istediğiniz şartlara uygun mu?” sorusuna yüzde 49,9 “hayır” cevabı verirken, yüzde 33,1 “kısmen”, yüzde 17 ise “evet” diyor.
“Ülkenin resmi dili ne olmalıdır” sorusuna çok büyük bir kesim (yüzde 85) “Yalnızca Türkçe olmalıdır” diyor.
“Temel eğitimde eğitim dili ne olmalıdır?” sorusuna yüzde 73’lük kesim “Yalnızca Türkçe olmalıdır” yanıtı veriyor.
Görüşülen kişilerin yüzde 84’ü “Cumhurbaşkanı, Hükümet, Ordu dahil hiçbir kurum yargı denetimi dışında bırakılmamalıdır” ifadesine katılıyor.
Anket gösterdi ki... Halkın Atatürkçü, demokrat, uzlaşmacı, yurtsever eğilimleri ağır basıyor... Meclis’te Anayasa hazırlayan komisyon ise başka telden çalıyor.
“Haberi at işi kap”
Gazetecilerin hocası Dr. Haluk Şahin yararlı bir kitap yazdı; Kim Korkar Soruşturmacı Gazeteciden...
Araştırmacı gazetecilik, soruşturmacı gazetecilik gibi kavramları güzelce izah eden Haluk Şahin, bugüne dek gözden kaçan bir noktaya da değiniyor...
“Sansür yolsuzluğu” diye bir kavram ortaya atıyor...
Sansür yolsuzluğunu Haluk Hoca, “Haberi at, ihaleyi kap” ya da “gazeteciyi at, işi kap” diye özetliyor.
Son yıllarda bazı gazete ve televizyonlar olumsuz haber yayınlamayarak, olumlu haberleri çoğaltarak devletten iş kapmaya çalıştı... Bazıları da aynı amaçla iktidarın hoşlanmadığı gazeteci ve televizyoncuları işten çıkarıyor... Kimi patron bunu fahiş vergi cezalarından kurtulmak için yapıyor. Kimi patron ise yağlı ballı ihaleler almak için...
Yolsuzluk çizelgelerine doğrudan girmeyen bu yöntemlerin de yolsuzluk olduğunu kaydediyor Haluk Hoca...
Diyor ki:
- Yolsuzluk kamu parasının ve gücünün keyfi olarak kötüye kullanılması ise medya patronlarına yandaş editoryal politikaları karşılığı ihale vererek, iş yaratarak çıkar sağlamak da bu tanıma uyuyor. Kamu gücü ve parası, siyasal çıkar sağlamak amacıyla bir ödül ve tehdit aracı olarak kullanılıyor.
- Yolsuzluk kamu parasının ve gücünün keyfi olarak kötüye kullanılması ise medya patronlarına yandaş editoryal politikaları karşılığı ihale vererek, iş yaratarak çıkar sağlamak da bu tanıma uyuyor. Kamu gücü ve parası, siyasal çıkar sağlamak amacıyla bir ödül ve tehdit aracı olarak kullanılıyor.
Örneğin filanca ihaleyi alma şansı olmayan bir medya patronu iktidarın istediği temizliği yaptıktan sonra o ihaleyi alıyor, onu almasa bile bir sonraki için sıraya giriyor. Kötüye kullanılan para halkın parası. Sabote edilen sistem demokratik sistem...
Kapalı kapılar ardında kotarıldığı için bu tür yolsuzluk davalara konu olmuyor... Neredeyse olağan karşılanıyor...
Soru: Türkiye, NATO’dan niye savunma amaçlı Patriot füzesi istemek zorunda kaldı?
Yanıt: Saldırı füzelerinin hedefi haline gelecek bir dış politika
izlediği için...
Haldun Ertem
Göztepe
İstanbul Büyükşehir Meclisi Göztepe Parkı’na cami izni verdi. Başarısızlıklar ve yolsuzluklar arttıkça dindar görünme çabaları artıyor.
Göztepe Parkı, Bağdat Caddesi kenarındaki tek yeşil alan. O alanı betonlayacaklar şimdi...
Oysa Göztepe Parkı’na yürüyüş mesafesinde Çiftehavuzlar’da koskoca bir cami mevcut.
Bu arada Büyükşehir Belediyesi Göztepe Parkı’nı altüst ediyor.
Parkı yeniliyoruz, diyorlar...
Kadıköy Belediyesi parkta ne yapıldığından habersiz.
Büyükşehir’i halka şikayet ediyor...
Halk ne mi düşünüyor? AKP’ye oy vermedi diye Kadıköylülerin cezalandırıldığını...
Filmin adına “Muhallebicinin intikamı” diyebilirsiniz...
Orman Bakanı Veysel Eroğlu, “İstanbul’un suyu 2071’e kadar bitmez” demiş.
İstanbul bittikten sonra su bitmese
ne olur ki!
Fahrettin Fidan
Anday
Türkiye Yazarlar Sendikası, Melih Cevdet Anday’ı önümüzdeki Çarşamba günü ölümünün onuncu yılında, uzun zaman yaşadığı Büyükada’da anıyor.
TYS, Büyükada Belediyesi, Milas Ören Belediyesi ve Adalar Müzesi işbirliğiyle 28 Kasım 2012 çarşamba günü düzenlenecek “Melih Cevdet Anday Günü” şairin mezarını ziyaretten sonra sinevizyon gösterisiyle ve bir panelle sürecek.
Etkinlikte ayrıca onuncu yıl anısına hazırlanan “Melih Cevdet Anday Armağan Kitabı” da okurla buluşacak.
Buluşma yeri: Büyükada Belediyesi önü, saat 11.00
Değerli şairi “Yalan” adlı şiiriyle analım...
“Ben güzel günlerin şairiyim...
Saadetten alıyorum ilhamımı... Kızlara çeyizlerinden bahsediyorum...
Mahpuslara affı umumiden... Müjdeler veriyorum...
Babası cephede kalan çocuklara...
Fakat güç oluyor bu işler. Güç oluyor yalan söylemek...”
Bu nasıl bir
ikiyüzlülükse;
insan yiyen
balıklara “katil balık” derken,
balık yiyen
insanlara “afiyet olsun” diyoruz...
Akif Kökçe
Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları