Tarih:
21.12.2014
Haydi eyi booza
Melih Aşık; Eyi booozaaa... Yıllardır hatta yüzyıllardır duyulan bir ses bu. Şehrin en eski sesi...
Kış mevsimiyle birlikte sokakların derinliklerinden bozacının sesi duyulmaya başlandı: Eyi booozaaa... Yıllardır hatta yüzyıllardır duyulan bir ses bu. Şehrin en eski sesi...Bozanın kimi çeşitleri uyuşturucu niyetine içilirmiş eski zamanda.
Evliya Çelebi’ye göre boza müptelalarına asla köpek saldırmazmış... Zira fermante edilmiş darıdan üretilen boza aşırı tüketenlerde ödem ve gut hastalığına dolayısıyla yürüme zorluğuna yol açıyor, onları ellerinde değnekle gezmeye mecbur bırakıyormuş...
İki tür boza varmış Osmanlı’da... İçimi olağan görülen tatlı, alkolsüz boza..
Ve Şeyhülislam Ebussuud Efendi’nin de caiz görmediği fermante edilmiş boza...
Gerisini “Osmanlı İstanbulu’nun Toplumsal Tarihi” adlı kitaptan okuyoruz:
“Ebussuud Efendi ve onun gibi düşünenlere göre içki içme sorunu sırf alkol tüketimiyle ilgili bir mesele değildi. Önemli olan içkinin nerede ve nasıl tüketildiğindeydi. Bütün günü bir bozahanede oturup - ne kadar masum bir içki olursa olsun - boza içip tavla ya da satranç oynayarak ve çene çalarak geçirmek uygun bir davranış değildi. Ancak genelde olan buydu, zira boza müptelaları, sabahtan akşama kadar buralarda oturup içiyorlardı.”
16. yüzyıl şairlerinden Gelibolulu Mustafa Ali’ye göre bozahaneler ayak takımının rağbet ettiği yerlerdi. Gelibolulu okurlarını uyarmayı ihmal etmiyor:
“Bozahane erazilun yeridur
Bozasın içme bozma kendini”
(Yani: Bozahane rezillerin yeridir / Bozasını içme bozma kendini)
Şimdilerde iyi bozayı İstanbul Fatih’te Vefa Bozacısı’nda bulabilir, üstüne tarçın serperek veya leblebi eşliğinde içebilirsiniz...
Leziz fikirler 2
CHP’li divan üyeleri M. Rıza Yalçınkaya ve Malik Özdemir, Meclis’e bağlı İstanbul’daki saraylarda bulunan restoran ve kafeteryaların yandaşlara nasıl peşkeş çekildiğine ilişkin iddialarını bugün de iki yeni örnekle sürdürüyorlar.
“Yıldız Parkı içindeki Yıldız Teras Kafe’nin her türlü mal ve hizmet alımının konsinye usulüyle DP Genel Başkanı iken AKP’ye transfer olan Süleyman Soylu’nun akrabası Mehmet Soylu’nun Nezih Restoran adlı firmasından yapılmasına karar vermişler. Ancak böyle bir firma ne Ticaret Sicili Gazetesi’nde ne de İstanbul Ticaret Odası’nın kayıtlarında yer almaktadır. Ayrıca Beşiktaş Belediyesi tarafından sözleşmede belirtilen şirketin işyeri adresinde de Mehmet Soylu ve Nezih Restoran adına herhangi bir belge düzenlenmediği anlaşılmıştır. Mehmet Soylu, Yıldız Teras Kafe işini aldıktan altı ay sonra Vera adında bir şirket kurmuş ve şirketin adresi olarak da Yıldız Teras Kafe’yi göstermiş.
Aynı şekilde Dolmabahçe Sarayı’nın kafeteryasının mal ve hizmet alımı konsinye usulüyle, Ticaret Sicili Gazetesi’nde iştigal alanı inşaat olarak belirtilen bir şirkete verilmiş. Şirket Dolmabahçe Sarayı işini aldıktan aylar sonra unvan değişikliği yaparak adına ‘Gıda’yı eklemiş...”
Bu ihaleler Meclis Başkanlığı’nın kurduğu bir komisyon tarafından yürütülüyor.
CHP’li vekiller bu konuda bir araştırma önergesi vermeye hazırlanıyor.
MARAŞ
Bundan 36 yıl önce Maraş’ta Cumhuriyet tarihinin en büyük katliamlarından birini yaşadık. 150’den fazla masum vatandaşımız yalnızca Alevi kimliklerinden ötürü katledildi, yüzlercesi yaralandı.
Alevi örgütleri, yitirilen insanları anmak için miting izni istemişti. Maraş Valiliği izin vermedi. Buna rağmen yarın için miting kararı alındı. Aleviler koro halinde şunu söylüyor:
- Maraş’ı unutturmak istiyorlar. Ama halk izin vermeyecek...
Bu arada... AKP sık sık Dersim’i dile getiriyor. Özürden söz ediyor. Ne var ki, Maraş veya Sivas gibi katliamlar karşısında takındığı duyarsız tavır, AKP’nin Dersim’le ilgili duyarlığının da pek içten olmadığı izlenimini doğuruyor.
Gülen hakkında “Silahlı terör örgütü kurma” suçuyla yakalama kararı çıkartıldı.
Yakalanırsa açılım yapılarak kendisiyle müzakerelere başlanacaktır.
Akif Kökçe
İLAHİ
“Hamile kadınların sokakta gezmesi doğru değil”, “Çalışan kadın yuvasını dağıtıyor” gibi sözleri çok konuşulan ilahiyatçı Ömer Tuğrul İnançer dozu artırdı, Habertürk’teki son röportajında evlenmeden hamile kalanları “or...” ilan etti... Tuğrul İnançer, Mevlana uzmanı olarak tanınıyor. Bir okurumuz soruyor:
- Bu zat Mevlana’yı okuyup bu sonuçları mı çıkarmış...
Doğrusu bu nokta biraz karmaşık. Belirtelim ki... Mevlana da kadına pek dostane bakmamaktadır. Mesela şu sözler onundur:
“Kadının hilesine son yoktur.”
(Mesnevi, Cilt 6 Beyit 4475)
“Kadınlara danışın, sonra onların söylediklerinin tam tersini yapın. Kuşku yok ki, onlara aykırı hareket etmeyenler helak olurlar.”
(Mesnevi, Cilt 1 Beyit 2956)
“Dünyanın sorunu; akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.”
Bertrand Russel
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları