Haydi Kızlar Eve!

Tarih: 24.02.2012

8 yıllık kesintisiz eğitime karşı olan AKP iktidarı şimdi ne oldu da bu eğitimi 12 yıla çıkarmaya soyundu da bunun için kanun teklifi hazırladı?

8 yıllık kesintisiz eğitime karşı olan AKP iktidarı şimdi ne oldu da bu eğitimi 12 yıla çıkarmaya soyundu da bunun için kanun teklifi hazırladı? Eğitim İş Genel Başkanı Veli Demir bu sorunun yanıtını şöyle veriyor:

“Teklifle 8 yıllık kesintisiz eğitimin yerine 4+4+4’ten oluşan kademeli geçiş sistemi getiriyor. Bu sistem ile ilköğretim 4 yıl birinci kademe, 4 yıl ikinci kademe olacak.

Öğrenci isterse ilk 4 yıllık eğitimden sonra ikinci 4 yıllık eğitimi okul dışında alabilecek. Bu durum, özellikle de Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde kız çocuklarının okuldan uzaklaştırılmasına neden olacaktır. Teklif ile hedeflenen amaçlardan biri de çocuklarımızı ilk 4 yıldan sonra imam hatip okullarına yönlendirmektir.”

Hakan’dan kontratak!

Hakan Şükür kendisine yönelik eleştirilerden etkilenip spor yorumculuğunu bırakacak mı? Hiç öyle bir havada görünmüyor. Tam tersine karşı hücuma geçti.

Kendisine yönelik sert eleştiriler yapan CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce’ye bir ihtarname gönderdi... ASPET avukatlık bürosunca hazırlanıp Kadıköy 24. Noterliği aracılığıyla gönderilen ihtarnamede Hakan Şükür’ün yorumculuk yapmasının Meclis İçtüzüğü’ne aykırı olmadığını belirttikten sonra şöyle denildi:

“Bu sebeplerle; müvekkilin şahsı ve spor yorumculuğu hakkında hukuka aykırı açıklamalarınıza ivedilikle son verilmesini, işbu ihtara rağmen benzer ifadelerin tekrarı durumda yasal yollara başvuracağımızı ihtiran bildiririz.”
Keşideci Vekili: Av. Haydar Mete

Konu memleket meselesiyse “Ben bilmem, büyüklerim bilir.”
Konu cebe para indirmekse “Büyüklerim bilmez, ben bilirim...”
Hakan Şükür

Özerk yapı...

AKP’ye yakın bir gazete olan Yeni Şafak’ta Ali Bayramoğlu ilginç yazılar yazıyor... Kendisi de iktidara yakın bir yazar olan Bayramoğlu:

“Balyoz, Kafes gibi davalardaki şüpheli deliller emniyet ve yargı içinde bağımsız hareket eden bir grubun sorumluluğunda” diyor.
Ali Bayramoğlu’na göre “emniyet ve yargı içindeki özerk bir yapı” kuşkulu deliller üreterek bu davaların yönünü tayin etmektedir.

İktidar canibinden ilk kez böyle bir itiraf geliyor...

Bugüne dek bu tez Balyoz ve Ergenekon sanıkları ile avukatları tarafından öne sürülmekteydi.
Celal Ülgen, Hüseyin Ersöz gibi avukatlar devlet içinde sahte kanıt üreten bir şebekenin varlığından söz ederler. Balyoz, Kafes gibi davalardaki kanıtların düzmece olduğunu söylerler.

Ne var ki, düzmece kanıtları imal ettiği söylenen “özerk yapı”nın üzerine gidilmediği gibi, generaller, albaylar, gazeteciler, aydınlar, yazarlar o kanıtlarla aylar hatta yıllardır hapiste tutulmaktadır. Kanıtların incelenmesini istediklerinde de “davanın sonunu bekleyin” yanıtı alınmaktadır...

O “özerk yapı”nın ürettiği kanıtlar önce gazetelere sızdırılır, iddianameler o kanıtlara göre oluşturulur, yaratılan havayla köşeye sıkıştırılan yargıçlar da tutuklama kararı vermekten ya da tahliye taleplerini reddetmekten başka çare bulamaz... Çark böyle dönüyor... Günün birinde bu davaların pek çok sanığına muhtemelen “pardon” denilecek. Ama o gün nice hayatlar sönmüş, pek çok kişi için iş işten geçmiş olacak..

A. Kabir

Anıtkabir ziyaretçi istatistiklerinin yayınından vazgeçilmesi konusu sonunda Meclis’lik oldu. CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle verdiği önergede;
- Alınan bu kararın gerçek gerekçesini,
- 30 Ağustos resepsiyonlarının iptal edildiği, Atatürk fotoğraflarının valilik sitelerinden kaldırıldığı, Gençliğe Hitabe’nin kaldırılmasının tartışılmaya açıldığı, Milli Eğitim’de Atatürk ile ilgili tartışılır kararlara imza atıldığı bir dönemde Anıtkabir ziyaretçi istatistiklerinin kaldırılmasının tesadüf olup olmadığını,
- Kaldırılan istatistiklerin yeniden yayınlanıp yayınlanmayacağını, sordu.
Bizim Genelkurmay’dan alamadığımız yanıtı bakalım Ali Özgündüz Başbakan’dan alabilecek mi.

Aziz Yıldırım savunmasında,
“Ben Atatürkçüyüm” demiş.
Öyle ise “şike”den değil Ergenekon ya da Balyoz’dan yargılanması gerekir!
Fahrettin Fidan

Polis

Yer Antalya: Celal Gökçe adlı adamın elinde silah var sağa sola ateş de ediyor.
Bölgenin Emniyet Müdürü Uğur Gökcan olay yerine geliyor, adamı ikna etmeye çalışıyor.
Adam onun yanında da yere ateş ediyor.
Merhum müdür adamın üstüne atlıyor. Boğuşma başlıyor.
Öteki polisler de yardıma geliyor ama maalesef gencecik müdür şehit oluyor.
Bu konularda deneyimli gazeteci arkadaşımız Tuncer Bahçıvan diyor ki:
“Silahlı adamın üstüne asla gidilmez!
Silahı bırak dersin, uyarırsın bırakmazsa nişan alır tetikte ekipleri beklersin.
Adam hâlâ silahı bırkamıyorsa hele de ateşe devam ediyorsa, çeker uzaktan vurursun...”
Her gece izlediğimiz Amerikan filmlerinde polisler değil silah tutan, üzerinde silah bulunma ihtimali olan kişileri bile yere yatırıp etkisiz hale getirmeden yanına yaklaşmıyor. O kadarını bilelim artık.

Yandaş medya 40 yıllık Esad’a niye Esed diyor?
Bunlar farklı kişiler!
Erdoğan’ın
“Dostum” dediği kişi Esad,
“Düşmanım” dediği kişi Esed...
Gülhan Elmas

“Yoksa kanun yap kanun!”
Der imiş Enver Paşa.
Biz ona güler iken
Tıpkısı geldi başa.
Mim Karaveli