Hedefimiz IŞİD...
Melih Aşık: İşimiz zor mu zor, gelecek çok bulutlu!
Suriye operasyonu başladı. Dünyayı en çok ilgilendiren konu Türk ordusunun PYD/YPG ile mücadelesinden çok IŞİD ile mücadelesinin varacağı noktadır. Halen Suriye’deki kamplarda 2 bini yabancı ülkelerden, gerisi Suriye ve Irak’tan gelme 12 bin dolayında IŞİD militanının bulunduğu, bunların aileleriyle birlikte 80 bin kişilik topluluk oluşturduğu söyleniyor.
Trump ile varılan sözlü anlaşma sonucu bölgede tutuklu IŞİD militanları ve ailelerinin sorumluluğunu Türkiye üstlenmiş durumda.
IŞİD konusunu ABD’nin Türkiye’ye şart koştuğu sanılıyordu.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Washington Post gazetesine yazdığı makalede farklı bir bilgi verdi.
“Pazar günü Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir telefon görüşmesi yapan ABD Başkanı Donald Trump, DEAŞ ile mücadele operasyonunun liderliğini Türkiye’ye devretmeyi kabul etti” dedi.
Böylece Türkiye üçlü bir misyon yükleniyor...
1) Kendisine yönelik terör tehdidini ortadan kaldırmak
2) Bölgeyi temizleyip Suriyeli mültecileri yerleştirmek
3) IŞİD’i hapis ve kamplarda etkisiz halde tutmak
Doğrusu, hepsi birbirinden zorlu hedefler...
Örneğin Donald Trump, “sınırları aştığı takdirde Türk ekonomisini imha edeceğini” söylüyor. Bu sınırlar nedir? Sanılır ki ABD’nin kırmızı çizgisi PYD/YPG’nin güvenlik ve özgürlüğüdür. İyi de Türkiye YPG’ye dokunmadan kendi hedeflerine varamayacağına göre ABD ile ilişkiler nasıl şekil alacak, Trump nasıl bir tavır takınacak?
Öte yandan, 2 milyon Suriyeli sığınmacının 300 metrekare genişliğinde bahçeli evlere yerleştirilmesi güzel de bunun finansmanı nasıl sağlanacak? Yolu, elektriği, suyu, okulu, hastanesiyle iki milyonluk kent kurmak hangi parayla mümkün olacak? IŞİD’le uğraşmaya gelince... Kürt muhafızların şimdiden kamplardan ayrılmaya başladığı, IŞİD militanlarının kaçma hazırlığı yaptığı söyleniyor. Avrupa bu yüzden endişeli. Biz de endişelenmek zorundayız, çünkü ilk kaçacakları yer Türkiye’dir. Üstelik topraklarımızda barınan ve halen uykuda olan ama her türlü sabotajı yapabilecek yüzlerce, binlerce IŞİD militanı var. Dahası, bu kampların masrafı nasıl karşılanacak?
İşimiz zor mu zor, gelecek çok bulutlu!
LİMAN
İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan uçağa biniyorsunuz... Bilgisayarınızı açmanızı istemiyorlar, çantanızdaki parfüm ve benzeri sıvılarla ilgilenmiyorlar. Dönüşte Bodrum’dan uçağa binerken ise çantanızda getirdiğiniz 100 miligramı aşan sıvılara el koyuyorlar. Bilgisayarınızı çantasından ayrı geçirmenizi istiyorlar. Sebebi sorulunca, bunların Ulaştırma Bakanlığı’nın koyduğu koşullar olduğunu söylüyorlar.
Netice: Güvenlik aramalarının bir standardı yok. Güvenlikçiler farklı uygulama yapıyor.
Bu da uygulamanın ciddiyetine şüphe düşürüyor.
TOLSTOY
Paris’te yaşayan ünlü romancımız Nedim Gürsel halen yazmakta olduğu yeni kitabına “Son Fasıl” adını koyduğunu söylüyor. Kitabıyla ilgili şu bilgiyi veriyor:
“Kitapta beni etkileyen ünlü yazarların son günlerini ya da son anlarını anlatıyorum... Örneğin Tolstoy 80 yaşında karısından kurtulmak için evden kaçıyor ve bir tren istasyonunda ölüyor. Dev bir yazar, 80 yaşında, karısıyla sorunlarını hâlâ çözememiş ve kurtuluşu bir istasyona sığınmakta bulmuş. Bu konular ilgimi çekiyor.”
Tolstoy’un son günlerini bilmiyorduk. Öğrenmiş olduk.
Kadere bakın...
PANİK
İkinci Dünya Savaşı sıralarında Japon hükümeti halkı ABD’nin muhtemel atom saldırısına karşı hazırlarken sık sık “Kesinlikle panik yapmayın” diye uyarıyormuş. Ancak herhangi bir tedbir de alınmıyormuş.
Bir yetkiliye panik yapmamanın nasıl mümkün olabileceğini sormuşlar.
Demiş ki:
- Kefeninizi yanınıza alın. Evinizden yavaşça çıkın. En yakın mezarlığa gidin. Kefeni giyinin. Bir çukur bulup içine yatın. Bütün bunları sessizce yapın. Paniğe sebebiyet vermeyin...
Yöneticiler sağ olsun, böyle uyarılar yaparlar...
REHİN
Amerikan Genelkurmayı YPG’nin çoğunluğunu oluşturduğu SDG ile birlikte IŞİD’e karşı savaş açtı ve bu savaşı aylar önce kazanarak noktaladı. 12 bin militan kamplara sokuldu, aileleri civar bölgelere yerleşti.
İŞİD Suriye topraklarında İslam Devleti kurmak amacındaydı.
Hedefinde öncelikle Suriye vardı.
Peki... ABD ve SDG esir aldığı IŞİD militanlarını neden Şam’a teslim etmedi de kamplarda tuttu?
Bir biçimde kendi lehine kullanmak için olmasın!
Oyun içinde oyun...
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları