Tarih:
21.05.2014
Hesabı ödeyiniz!
Melih Aşık; Bu arada denetimle görevli müfettişler soruşturuluyor mu? Hiç duymuyoruz...
Soma Faciası’nın ardından toplumun gösterdiği duyarlık, dayanışma, yardımlaşma, özveri olağanüstü güzel... Ama insan bu çabaları görünce düşünmeden edemiyor.. Neden bu dayanışma ve duyarlığı facialar oluşmadan göstermiyoruz... Neden çalışan kesimlerden gelen uyarıları, şikâyetleri gereğince dinlemiyor, gereğinin yapılması için çaba göstermiyoruz... Neden bilim ve teknolojiye gereken önemi vermiyoruz.Bundan öncesini yeterince izlemedik, en azından sonrasını izleyelim...
Hukukçular uyarıyor... Savcılığın soruşturmayı kasıt değil de “Bilinçli taksir” suçlaması üzerine kurması madenci şirketin davayı küçük cezalarla atlatmasını sağlayacak. Barolar konuyu izlemeli.
Bu arada denetimle görevli müfettişler soruşturuluyor mu? Hiç duymuyoruz...
Başbakan ne diyor:
“Dicle’nin kenarında kurdun kaptığı koyun, benim mesuliyetim altındadır.”
Güzel laf... Peki sonuç?
- Devlet maden ocaklarıyla ilgili gerekli kuralları yaşama geçirmiş midir?
- Devlete ve maden sahiplerine sorumluluk getiren ILO 176 numaralı sözleşmesini Türkiye niçin imzalamamıştır?
- İşveren Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği’nin gerektirdiği önlemleri almış mıdır?
- Bu madende denetim yapanlar ayrıntılı teftiş raporları yazmışlar mıdır?
- Bu raporlarda saptanan eksiklikler işveren tarafından giderilmiş midir?
Bu soruların yanıtları kimde?
Soma’da 301 günahsız aile hükümetin ve maden sahibinin ihmaller dizisi sonucu babasız kaldı. Bunun hesabını herhalde Yılmaz Özdil değil... Başbakan verecek...
Söze düşen acı!
Kemal Kılıçdaroğlu, dünkü grup toplantısını Soma’daki maden kazasında ölen 301 işçinin adını tek tek sayıp “hakkınızı helal edin” diye noktaladı.
Matem gününün anlamına ters düşmemesi için Başbakan veya bir başkasına yönelik tek kelime eleştiride bulunmadı.
Tayyip Erdoğan’a gelince... Kelime seçiminde özenli davranmaya gerek görmedi.
Konuşmasında kullandığı bazı sözcükleri dikkatlere sunalım:
“Şerefsiz, edepsiz, ahlaksız, alçak, zavallı, haysiyetsiz, kirli eller, kirli zihniyet, vicdanınıza beton dökülmüş, utanmaz, hain, zelil, sefil, insan müsveddesi, dalkavuk, yazıklar olsun, sürüngen, utanmaz, nebbaş, mezar soyguncuları...”
***
Bu arada Başbakan’dan beklenen ancak hâlâ dile getirmediği bir özür borcu var.
Mesela:
“Soma’da 301 işçimizin ölümünde maden sahibi kadar, onu denetlemekle yükümlü hükümetin de ihmali var.
O yüzden babasız bıraktığımız çocuklar ve dul bıraktığımız anneler ile ölenlerin yakınları ve tüm Soma halkından hükümetimiz adına özür dilerim.”
Bu satırları okuyunca böyle bir özür dilemek Başbakan’ın aklına gelir mi?
Yoksa bize dünkü konuşmasında yer alan yukardaki sıfatlardan birini mi layık görür?
ÖNLEM
İzmir’deki Soma protestoları sırasında polis tarafından itilip kakılan önce 10, sonra 13 yaşında olduğu açıklanan A.K. adlı çocuk dün gözaltına alınarak adliyeye sevk edildi.
Devlet şiddetine hedef olan A.K. şu gerçeklerin su yüzüne çıkmasını sağlıyor;
- Toplumdaki haksızlıklar 13 yaşındaki bir çocuğu bile isyan ettirip sokağa döküyor.
- Diğer göstericileri yakalamayan devlet 13 yaşındaki çocuğu yakalayarak gücünün ancak ona yettiğini gösteriyor.
- İktidar demokratik gösteri hakkını kullanan 13 yaşındaki bir çocuktan korkuyor.
- Kentin vali ve emniyet müdürü 13 yaşındaki çocuğu yakalamayı asayiş başarısı sayıyor.
- İktidar, “El âlem bize ne der” diye düşünemeyecek kadar şaşkınlık yaşıyor.
Bu iktidarın nükleer santral kurup işleteceğini düşünsenize... Değil ülke Avrupa’nın yarısı gitti demektir!
Demet Özel
MAF
Başbakan tarafından markette tokatlandığı öne sürülen Taner Kurucan, önce Başbakan’ın kendisine tokat vurduğunu söyledi, sonra iki kez ifade değiştirdi, sonunda sözü “Başbakan vurmadı korumalardan beni korudu”ya bağladı.
Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk, Taner’le son konuşmayı yaptı... Taner dedi ki:
“Başbakan bana tokat attı. Korumalar dövdü. Ailemi korumak adına, onların başlarına bir şey gelmemesi için farklı konuştum”
Manisa’da AKP’li bazı kişiler ona “Başbakan malzeme yapılmak isteniyor. Bu konuda en azından sizin, ailenizin geleceği etkilenmemeli.” demişler.
Delikanlı TV’de mafya filmlerini çokça izliyor olmalı ki, verilen mesajı şıp diye anlamış.
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları