Tarih:
12.10.2013
İftiraya davetiye
Melih Aşık, Avukat Turgut Kazan, Balyoz kararıyla ilgili yazıp çizenlerin yüzde 95’inin konudan hatta hukuktan habersiz olduğuna işaret ediyor.
Avukat Turgut Kazan, Balyoz kararıyla ilgili yazıp çizenlerin yüzde 95’inin konudan hatta hukuktan habersiz olduğuna işaret ediyor. Örneğin Radikal’de yazan bir hukukçu, iki gündür yazılarında “Yargıtay’ın kısa kararı” ve “Yargıtay gerekçeli kararı”ndan söz ediyor... Turgut Kazan diyor ki:- Yargıtay’ın kısa kararı olmaz... Gerekçeli kararı da olmaz... Yargıtay’ın sadece “kararı” olur...
Kimi köşe yazılarında CD, DVD gibi dijital veriler sahte de olsa 2003’teki plan seminerinin bir darbe teşebbüsü olduğu öne sürülüyor...
Oysa hem mahkeme hem Yargıtay kararı dijital veriler üzerine kurulu...
Darbe teşebbüsünden söz edilebilmesi için... Darbe hareketinin başlaması... Bu hareketin sanıkların elinde olmayan nedenlerle başarıya ulaşamaması gerekiyor. Oysa ortada dışarıdan etkilerle önlenmiş bir icra hareketi görünmüyor.
Dijital verilere dönersek... Bu davada Yargıtay, dijital verilerin üzerindeki muhtemel oynamaları dikkate almadan doğruluğuna karar verdiğinden... Boğaziçi’nden Prof. Cem Say diyor ki:
- 9. Daire’nin 9 Ekim’de imza attığı “Dijital delil benim için kutsaldır, ne derse inanırım” doktrininin akıl almaz bir iftira çağını başlatmasına kimse engel olamaz. Artık ülkede kimse güvende değil, çünkü herkesin hasımlarını hapse göndermek için rahatça kullanabileceği Yargıtay onaylı bir yöntem mevcut...
İki demokratik haber
CHP Antalya Milletvekili Av. Gürkut Acar, CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın soruşturma sürecinde el konulan bilgisayarının neden 4 yıldır iade edilmediğini bir önergeyle Adalet Bakanı’na sordu... Bu konu bir süre önce Mustafa’nın eşi Gülşah Balbay’la yaptığımız konuşmada da geçmişti. O zaman Gülşah Balbay çok ilginç bir şey söyledi:
- Vermiyorlar ama verseler de istemeyiz...
- Neden?
- Çünkü içine bir şey yerleştirmediklerinden emin olamayız...
***
Grup Yorum, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden Harbiye Açık Hava Tiyatrosu’nu kiralıyor... Parasını yatırıyor... Konser 12 Ekim akşamı verilecek... Biletler satılıyor. Derken konsere üç gün kala İBB’den kiralama işleminin iptal edildiği bildiriliyor. Gelen yazıda gerekçe aynen şöyle belirtiliyor:
“Basında ve sosyal medyadaki haberler üzerine kiralama amacı dışına çıkılacağı ve provokasyon ihtimali ile istenmeyen olayların vuku bulacağı, etrafa zarar verileceği, bölücü ve yıkıcı, siyasi içerikli faaliyetlerde bulunulacağı endişesi taşımaktadır...”
Sizde bu kafa varken... Hangi demokrasi?
KÖK
Erciyes Üniversitesi personel alım ilanı veriyor... 20 hemşire, 5 sağlık teknikeri yanında 1 mühendis de alınacak... Mühendisin üniversitelerin makine mühendisliği bölümünden mezun olması şart... Ayrıca, “Mekanik Tesisat Uzmanı Mühendis belgesine sahip olmak”, “Asansör Avan Proje Hazırlama Mühendisi yetki belgesine sahip olmak” gibi koşullar da aranıyor... Aranan bir diğer koşul mu? Şu:
“Kamu kurum ve kuruluşlarının Kök Hücre GMP Laboratuvarı’nda çalışmış olmak. En az 300 saat eğitim almış olmak vs...”
Makine mühendisinin Kök Hücre Laboratuarı’nda işi ne?
Belli ki geçmişte tesadüfen kök hücre konusunda çalışmış bir makine mühendisi var... İşe o alınacak.
Sayın rektör ne diyor acaba bu işe?
SORU:
- Yargıtay’ın 50’den fazla subayın mahkûmiyetini bozması adalet terazisinin hassas tarttığını göstermiyor mu?
CEVAP:
- O suçsuzluğu anlaşılıp mahkûmiyeti bozulanlar da 3’er yıl hapis yattı... Terfileri önlendi... TSK’’yle ilişikleri kesildi...
Bu mu adalet...
HİKMET
Bakanlar Kurulu, BM Güvenlik Konseyi kararı doğrultusunda, Taliban’ı ve Gülbeddin Hikmetyar’ı terörist ilan etti ve mal varlıklarını dondurdu...
Milli Eğitim Bakanı bu kararı imzalarken ne düşündü acaba?
Çünkü daha 3 hafta önce ilkokulların açılışında dağıttıkları kitapta Taliban ve Hikmetyar’a övgüler düzülüyor:
“Adı Gülbeddin Hikmetyar, liderimiz bizim. Allah adıyla konuşur, Allah için savaşır en önde. Ona zor değil kafasını kırmak zalimlerin, daha çocukken başladı bu işe...” diye satırlar yer alıyordu...
Bakan kendi imzasıyla “terörü övdüğünü” kabul etti. Kitaplar ise çocukların ellerinde... Ne olacak o kitaplar? Toplamayacaklar mı?
Melih Aşık / Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları