loading
close
SON DAKİKALAR

İhbar doğruymuş!

Melih Aşık
Tarih: 30.10.2012

Melih Aşık yazdı, ''Dün AKP'yi özgürlükçü gören ve gösterenler bugün artık ülkede demokrasi var diyemiyorlar...''

Ankara Valisi Alaattin Yüksel’in “Provokasyon ihbarı aldık” gerekçesiyle önce yasakladığı... Mecbur kalınca kendi koyduğu yasağı çiğnediği dünkü Cumhuriyet kutlamasında gerçekten de provokasyon yapıldı. Ama kimliği meçhul (ya da malum) provokatörler tarafından değil, resmen ve alenen devletin güvenlik güçleri tarafından... Topluluk sakin şekilde Anıtkabir’e giden yolun açılmasını beklerken, yürüyüşü düzenleyenler polisle yolun açılmasını görüşürken polis aniden topluluğun üzerine gaz bombaları fırlattı. Yetmedi, panzerler su sıktı. Gençler yumruklandı. Topluluk can havliyle polisin üzerine yürüyünce bu defa kenara çekilip yolları açmak zorunda kaldılar.

Eğer polis Cumhuriyet’i savunmak için oraya toplanan sorumluluk sahibi yurttaşlara saldırı düzenlemeseydi tek bir olay çıkmayacaktı.

Ankara Valiliği yasak koymasaydı CHP taraf olmayacak, Ulus’ta belki beş on bin kişi toplanacaktı. Yasaklar ve iktidarın kışkırtması sonucu dün Ulus’ta birkaç yüz bin kişi toplandı. Gerek kalabalık, gerekse coşku yönünden dünkü eylemin 2007’de Tandoğan Meydanı’nda yapılan Cumhuriyet mitinginden aşağı kalır yanı yoktu. Fazlası vardı. Sindirildi zannedilen aydınlık insanlar, tehditlere rağmen 5 yıl sonra tekrar meydana çıktılar... Başkentte Cumhuriyet ve laikliğe bağlılıklarını haykırdılar.

Cumhuriyetçi gençlere illegal örgüt muamelesi yapan Ankara Valisi ile onu uzaktan yöneten iktidar, önce yasak ve saldırıya başvurup sonra da direnç karşısında yolları açınca hem “karizmayı çizdirdi” hem de “Yalancı Çoban” durumuna düştü.

Siyaset nedir? Birkaç adım ötesini görebilmek... Yine göremediler...

Cumhura saygı...

Başbakan Erdoğan iki yıl öncesine kadar:

- Cumhura hiçbir yer yasaklanamaz, cumhura saygısı olmayan cumhuriyetçi olamaz, diyordu...

Ankara Valisi 29 Ekim eylemini yasaklayınca ne dedi:

- Valilik şu anda kendi aldığı istihbaratlarla üzerine düşen görevi yapmıştır...

Alınan istihbarat neydi? Bunu kimse bilmiyor...

Yasak yalnızca Cumhuriyet kutlamasına konulmadı...

Bayramdan bir gün önce Atatürk anıtları önündeki törenlerde de anıta çelenk koyarsın koymazsın tartışmaları yaşandı, polisler anıta çelenk koymak isteyenlere karşı şiddet kullandı...

* * *

Yasaklar yalnızca Cumhuriyet kutlamasına yönelik değildir... Laik cumhuriyet bizatihi baskı altındadır. Şu anda 400’e yakın muvazzaf­­­­­­­ ve emekli subay hapistedir...

100’e yakın gazeteci hapistedir.

Yargı sistemi tamamen iktidara bağlanmıştır...

4+4+4 sistemiyle eğitim adeta Cumhuriyet öncesine döndürülmüştür...

Sonuç: Demokrasinin sadece adı kalmıştır...

Çünkü demokrasi treni laik cumhuriyet rayları üzerinde yürür... Ellerinde Türk bayrağını sallayan kitleler demokrasi bayrağını da sallamaktadır...

Birkaç yıl önce Cumhuriyet mitinglerinde meydanlara çıkan kitlelere darbeci damgası vuruldu AKP’nin yandaşları tarafından... Ancak geçen zaman cumhuriyet mitinglerinde meydana çıkan kitleleri doğruladı. Endişelerinin haklı olduğunu gösterdi...

Dün cumhuriyetçi kitleleri darbeci AKP’yi demokrat ve özgürlükçü gören ve gösterenler de bugün artık ülkede demokrasi var diyemiyorlar...

Özetle... Laik cumhuriyet, demokrasi, hukuk, özgürlükler, ulusal değerler, hepsi bir bütündür... İktidar hiçbiriyle barışık görünmüyor.

Ora

Mardin’den dün gelen haber:

“Mardin’in Nusaybin ilçesinde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı etkinliklerinden dönen öğrenci ve öğretmenlerin içinde bulunduğu otobüs ve araçlar taşlı saldırıya uğradı. Saldırıda 3 öğrenci ile 1 öğretmen yaralandı. Polis, öğrenci ve öğretmenlere taşlı saldırıda bulunanları yakalamak için başlattığı çalışmayı sürdürüyor...”

Diyelim ki polis saldırganları yakaladı. Ve onlar da polise:

- Abi siz Ankara’da Cumhuriyeti kutlayanlara saldırınca kabahat olmuyor da biz saldırınca mı kabahat oluyor? Derse polis ne diyecek?

Batı demokrasilerinde insanların bir araya gelip çeşitli konulardaki duygu
ve düşüncelerini yansıtmasına “bayram, kutlama, şenlik’’ falan denilirken aynı
şey bizim demokraside “sokağa dökülmek” diye nitelendiriliyor...
Haldun Ertem

Çoğul

Başbakan çok sık kullandı o sözcüğü: “İstihbaratlar”

Aslında imam hatipte okumuş olup Arapça ve Osmanlıca’ya aşina kişilerin bu sözcüğü kullanırken rahatsız olmaları gerekir...

Çünkü istihbarat bizatihi çoğul bir sözcük...

Sonuna “lar” eki koymaya gerek yok...

Aynen mevduat, icraat, teşkilat, mühimmat, tenzilat gibi...

Bu arada bizce...

Lise eğitimi sırasında gençlere bir miktar Osmanlıca da öğretilmesi gerekir.

Günlük dilde çok kullanılan sözcüklerin kökleri ve türeme biçimleri hakkında gençlere bilgi verilebilir. Örneğin haber, muhbir, muhabir sözcüklerinin hangi kökten türediğini bilen çocuk diyelim “muhaberat” sözcüğünü duyduğunda onun anlamını da çıkarabilir... Konu üzerinde durulmalı, deriz...

Bülent Arınç, Hac’da “Şeytanımızı taşladık” demiş.
Şeytan taşı yerken “Sen de mi Brütüs?” dedi mi acaba?
Fahrettin Fidan

Görüş

Yandaş medya dünün Cumhuriyet Bayramı olduğunu görmezden geldiği gibi yandaş televizyonlar da Cumhuriyet Bayramı törenlerini naklen yayınlamadılar. Nedir Cumhuriyet’e bunca düşmanlık?

Atatürk olmasaydı bu ülkede bugün Cumhuriyet olmayacaktı. Çünkü Kurtuluş Savaşı’nın bitiminde Atatürk dışında hiç kimseden Cumhuriyet sözü duyulmamıştı. Atatürk’ün en yakın arkadaşları bile savaş sonrasında iktidarın tekrar Osmanlı Hanedanı’na verilmesini savunuyorlardı.

Eğer Cumhuriyet ilan edilmeseydi Türkiye bugün Ürdün, Suriye, Mısır veya benzeri bir rejimle yönetiliyor olacaktı. Daha mı iyiydi?

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları