Tarih:
07.05.2014
İki şapkalı başkan
Melih Aşık; Balyoz mahpusları, özellikle denizciler, çok güzel kitaplar yazıyor...
Balyoz mahpusları, özellikle denizciler, çok güzel kitaplar yazıyor...Son olarak elimize emekli Tümamiral Soner Polat’ın kitabı geçti...
Kaynak Yayınları’ndan çıkan “Yeniden Kazanmak” adlı kitap sadece davadaki gelişmeleri anlatmıyor, Türkiye’nin askeri ve siyasi sorunlarına ilişkin çok doğru görüşler de içeriyor... Bugün kitabın hemen başından magazinimsi bir konu aktaralım...
Tuğamiral Soner Polat 2007 - 2009 yılları arasında Akdeniz Bölge Garnizon Komutanı’dır.
Bir gün 6. Kolordu Komutanı Korg. Nejat Bek kendilerini Adana Orduevi’ne davet eder. Şimdinin Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel o dönemde 2. Ordu Komutanı’dır. Kitapta diyor ki:
“Ordu Komutanı (Necdet Özel), son derece sıcak, samimi ve neşeli tavırlarıyla canlı bir sohbet atmosferi yarattı. Bir ara kendisinin Galatasaray’ı tuttuğunu ancak aynı zamanda Fenerbahçe’nin Kongre üyesi olduğunu söyledi.”
Galatasaraylı bir Fenerbahçe Kongre üyesi... Tuhaf tabii!
Yemekte bulunan Galatasaraylı İl Jandarma Komutanı, Org. Özel’in ordu komutanı olmasına bakmayıp “Komutanım yakışmadı, hiç yakışmadı” diye tepki gösteriyor. Komutan duymazlıktan geliyor. Tümamiral Soner Polat, Necdet Özel’in eşi Kamuran Özel’in kendisini iyi yetiştirmiş, birikimli ve hoş sohbet bir hanımefendi olduğunu özellikle kaydediyor...
Kitaptaki siyasi değerlendirmeleri önümüzdeki günlerde aktaracağız...
Yüzde 99’un sesi
Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde Mehmet Ali Birand anısına İsveç Konsolosluğu’nda yapılan toplantıda Ahmet Altan’ın yaptığı konuşma hayli tepki gördü. Ne demişti Altan:
“Gazetecilik yüzde 99’u alçaklık ve korkaklık, yüzde biri ise dürüstlük ve cesaret olan bir meslektir. O yüzde birlik kısmıyla dünyayı da hayatı da değiştirmekte büyük rol oynar.”
Ahmet Altan’ın açıklamasının ardından Odatv’de Barış Pehlivan “Madem öyle sen bir alçaksın Ahmet Altan” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Ve sordu:
“Bunları söyleyen Ahmet Altan, daha dün Taraf’ta bizzat devletin kendisi haline gelen Cemaat’in sesi olduğunu, onların çıkarlarını koruduğunu unutturabilir mi?
Ahmet Altan, sen değil misin; Cemaat’in sızdırma yalanlarını, polis fezlekelerini, savcı iddianamelerini çarşaf çarşaf manşetlere taşıyıp, suçlanan kişilerin belgeli savunmalarına yer vermeyen?”
***
Hapisteki Balyoz mahkûmlarının kitaplarında da Taraf gazetesinin iki gülü, Ahmet Altan ve Yasemin Çongar’ın kulakları sık sık çınlatılıyor. Tek taraflı yalan haberlerle Balyoz davasında 237 subay ve generalin hapse atılmasına büyük katkıları oldu. Gazetecilik değil karanlık merkezlerin tetikçiliğini yaptılar. Meslektaşları olan bizleri bile ihbar ettiler. Şimdi de sıkılmadan gazetecilik dersi vermeye kalkışmazlar mı?
E bu kadarı fazla...
PKK “ulus devlet” kurmaktan vazgeçmiş. Haklılar! Bu devirde “din devleti” kurmak daha kârlı...
***
Berkin’i vuran polisler tespit edilmiş. Erdoğan “Çocuk katillerine en ağır ceza” diyordu, hodri meydan!
Akif Kökçe
TUR
Gazetemizin 64. kuruluş yıldönümünde 10, 20, 25, 30 yıllık çalışanlara ödülleri verildi. Çizer arkadaşımız Ercan Akyol 25’inci yıl ödülünü aldı. Londra muhabirimiz Nevsal Elevli 10’uncu, Kopenhag muhabirimiz İrfan Kurtulmuş 30’uncu yıl ödüllerini aldılar.
Gazetecilik giderek daha haşin bir rodeo oyununa döndüğü için... Böyle 20 - 30 yıl dayanan arkadaşlara elbet daha çok saygıyla bakıyoruz... 59. yılı deviren Sami Kohen’e tabii ayrı bir şapka çıkarmamız gerekiyor...
***
İrfan Kurtulmuş hazır gelmişken bir İstanbul turu da yapmış. Eşiyle Sultanahmet Camii’ni ziyaret etmişler. Kendisini rahatsız eden noktaları aktardı:
“Sultanahmet Camii giriş ve çıkış kapısı önüne konulan ve içinde birer memurun oturduğu bağış kulübeleri çok sakildi. Milyarlarca lira bütçesi olan Diyanet orada toplanacak teberrulara mı kaldı? Ayıpladık doğrusu.
Ayrıca içeri giren ziyaretçiler mihrap ve minberin çok uzağında, giriş kapısına yakın bir mesafede tahtadan yapılma setle engelleniyor... Ziyaretçi iç mekânın tadın varamıyordu. Bu arada tavandan sarkan kabloların görüntüyü bozduğunu eklemek gerekiyor.”
KUŞ
Adam büyük bir valizle gümrüğe gelmiş. Gümrükçü:
“Ne var valizde?
Adam: “Kuş yemi memur bey.”
Valizi açmışlar, içi 700 bin liralık Patek Philippe 5101G modeli kol saatleri ile dolu.
“Ulan hani kuş yemiydi” demiş gümrükçü..
Adam pişkin pişkin yanıtlamış:
“Valla ben kuşlara vericem abi, yerlerse...”
Cem Toker
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları