loading
close
SON DAKİKALAR

İlerlemiş yargı!

Melih Aşık
Tarih: 10.10.2013

Melih Aşık; 2003 tarihli CD’nin nasıl olup da 2006’dan sonra icat edilmiş karakterle yazılmasının merak edilmeyeceği...

Yargıtay’ın Balyoz kararı ülkemizin demokrasiden sonra yargıda da “ileri” aşamasına geçtiğinin resmen ve en üst düzeyde kanıtıdır... Nedir “İleri yargı” derseniz?

Sahte dijital kayıtların sahici sayılabileceği... 2003 tarihli CD’nin nasıl olup da 2006’dan sonra icat edilmiş karakterle yazılmasının merak edilmeyeceği... İddia sahibinin iddiasını ispatla değil, iddia olunanın masum olduğunu ispatla mükellef olduğu... Masumiyeti ispatı engellemek için her türlü yol ve yöntemin mübah sayıldığı... Talep edilen tanıkların dinlenmediği... Gizli tanık altında kim oldukları, hangi pazarlıklar sonucu oraya getirildikleri meçhul kişilere sonsuz iftira hakkının tanındığı... Teknolojiden birazcık nasip almış hemen herkesin rahatlıkla hazırlayabileceği ve sahteliği bilirkişi raporlarıyla ve içindeki çelişkilerle defalarca kanıtlanmış dijital verilerin delil ve karara esas teşkil edilip insanların sadece bu verilere dayanılarak mahkûm edilebildiği... Bir yargıdır “ileri yargı”...

Yapılmamış hatta teşebbüs aşamasına bile gelmemiş bir darbe yüzünden 237 üst rütbeli subay ölümcül hapis cezalarına çarptırıldı... 70’li yaşlardaki askerler için ölüm cezasıdır verilen.
Ordu davaya konu olan darbeyi yapmadı ama orduya ve hukuka karşı hayli ağır ve açık bir darbe yapıldı... Olay kısaca budur...



Dava taşı nedir?

Balyoz kararları kamuda türbanın serbest bırakılmasıyla aynı günlere denk geldi... Ön planda bir demokratikleşme söylemi pazarlanıyorsa da... Arka planda başka bir mücadelenin sürdürüldüğü kolayca görülüyor. Başbakan salı günü grup toplantısında diyor ki:

- Biz, öyle bir davanın mensuplarıyız ki bu dava adeta iğne ile kuyu kazılarak bu günlere ulaşmıştır.... Başımızı asla öne eğmeyecek, dava taşını gediğine koyana kadar mücadeleye devam edeceğiz.

* * *

Acaba bu dava taşı nedir? Ne zaman, ne şekilde gediğine konulacak?

Halen AKP milletvekili olan, geçmişte Tayyip Erdoğan’ın arkadaşı olup onun danışmanlığını da yapan Mehmet Metiner, 6 Temmuz 2003 tarihli Radikal gazetesinde diyor ki:

“Hiç kuşkusuz amacımız İslami bir devlet kurmaktı ve bu devlet eliyle toplumu İslamileştirmekti. İran’daki gibi bir devrimle de olsa, Pakistan’daki gibi bir askeri darbeyle de olsa fark etmezdi, yeter ki halkın çoğunluğunun Müslüman olduğu bu ülkede İslami bir devlet kurulsundu. Ama bizler Türkiye’de diğer ülkelerden farklı olarak bunun ancak parti yoluyla gerçekleşebileceğine inanıyorduk.”

Mehmet Metiner’in bu sözleri dava taşı konusunda da fikir veriyor sanırız...



İSYAN

Balyoz sanıklarının dünkü karar üzerine yayınladıkları bildiride dikkati çeken satırlar:
“Komşu ülkelerdeki insan hakları ihlallerini önlemeye çalışan ve onlar için hak hukuk ve özgürlük isteyen devletimiz maalesef kendi ordusuna da yapılan ihlalleri haksızlıkları ve hukuksuzlukları önleyememiştir.

Devletimizin bu düzmece davada TSK’ye karşı emperyalist ve cumhuriyet düşmanlarının kurduğu hain komployu görememiş olması kabul edilemez bir zafiyettir. Diğer taraftan devletimiz bu komployu görmüş ve sessiz kalmış ise durum daha da vahimdir.”



AKP’nin Çorum eski Milletvekili Ahmet Aydoğmuş
“Türklüğümün hiçbir faydasını görmedim” demiş.
Nasıl görsün!
Bu devirde “Türklük” değil “Türk düşmanlığı” para kazandırıyor
Akif Kökçe

* * *

Erdoğan “Meclis’teki grup toplantısı konuşmasında” dinleyicileri ağlatmış.
Ağlamak artık zor bir iş değil!
AKP’nin Cumhuriyeti ne hale getirdiğini düşünmek yeter!
Gülhan Elmas



CİLBAB

Gazetelerde dün başörtüyle göreve başlayan öğretmenlerin fotoğrafları vardı. Dikkati çeken bu öğretmenlerin başörtü dışındaki giysilerinin diğer hanımlardan farkının olmamasıydı... Vücut hatlarını gösteren giysilerdi bunlar... Rahmetli Doç. Bahriye Üçok ve Uğur Mumcu’nun yıllar önce yazdıkları aklımıza geldi... Eğer inanca dayalı bir giysi söz konusu ise türbanın yetersiz kalacağını, hanımların vücutlarını baştan aşağı örten ve hatları belli etmeyen “cilbab” giymeleri gerektiğini söylerlerdi... Elbet ne giyecekleri bu hanımların tercihidir. Biz geçmişi andık.



Zengin yaşamak zengin ölmekten iyidir.
Samuel Johnson

Melih Aşık - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları