Tarih:
05.06.2013
İlkbahar havası...
ayata ve geleceğe sahip çıkan bir yiğit gençlik, “Yetiştik işte biz” diyerek koşa koşa çıktı ortaya...
“Gençlik ve aşk kokan bir ilkbahar havası esiyor bugünden geleceğe doğru...” demiş bir dostumuz geçtiği satırlarda...Son 10 yılda inşa edilen korku imparatorluğunun içinden böylesine duyarlı, cesur, zeki bir gençliğin çıkacağını doğrusu kimse tahmin edemedi... Edemezdi de...
Yalanla uyutulamayan... Çağdışı zorlamalara boyun eğmeyen... Hayata ve geleceğe sahip çıkan bir yiğit gençlik, “Yetiştik işte biz” diyerek koşa koşa çıktı ortaya...
Bundan sonrası mı? Gençlik bundan sonraki yolunu da mutlaka bulacaktır. Aydın Engin dostumuz en kötü olasılığı kaydetmiş:
“...Gezi eyleminin sonunda hükümet değişmeyecek. Olası bir seçimde belki AKP yine oyların yarısını alarak iktidar olacak.
Ancak Türkiye’nin çoğunluğunu oluşturan gencecik kadın ve erkekler daha gelişkin, daha derin ve daha güçlü bir demokrasinin taşıyıcı gücü olacaklar.
Başlayan ve süren Gezi eylemleri sanıyorum gençleri itiraz etmenin, direnmenin, karşı koymanın, koyun değil yurttaş olmanın tadıyla, onuruyla ve bilinciyle tanıştırdı.
E bu da iyidir. Hem de çok iyi...”
Demokrasi ve hukuk yolundan ayrılmadan bugünü ve geleceği, doğayı, kenti, tarihi, soyluluğu sonuna kadar savunacak bir gençlik... Kolları sıvamaktadır... Onlara güveniyoruz...
Şimdi reklamlar
Garip bir reklam veren-vermeyen mevzusu da girdi gündeme... Başbakan, bazı gazete ve televizyonlara reklam vermeyen aracı kuruluşları araştırdıklarını, gerekeni yapacaklarını açıkladı. Kendi ifadesine göre... Bazı firmalara neden reklam vermediklerini sormuş. Onlar da “Bizim haberimiz yok, reklamları aracı kuruluşlar dağıtıyor” demişler. Başbakan ajansları ideolojik davranmakla suçladı. Kim reklam alamayanlar? Mesela Star ve Kanal 24’ün Başkanı Mustafa Karaalioğlu bir süre önce “Neden bize reklam vermiyorsunuz” diye şirketleri adeta tehdit eden yazılar yazmıştı...
***
Başbakan, Fas gezisine çıkarken de bazı firmaların, televizyonlara ve gazetelere verdiği reklamları iptal etmesini eleştirdi. Dedi ki:
- Yerli ve yabancı firmalar bunu, bu olaylarla bağlantılı olarak yapıyorlarsa, bunun bedelini onlar da çok ağır olarak öderler.
Halk TV, Ulusal Kanal gibi muhalif kanallar zaten reklam almazlar. Bu kanallara reklam vermeye de kimse cesaret edemez. Başbakan’ın savunduğu ve reklam istediği kanallar kendisine yandaş kanallardır. Böylece şirketlerin mali gücü iktidarın siyasi gücünü arttırmaya yöneltiliyor.
Var mı dünyada böyle demokrasi?
Esat
Ankara’da birbirine yakın iki semt vardır; Küçük Esat ve Büyük Esat... Bu semtlere adını veren Esat kimdir, neyin nesidir, kimse bilmez. Bu isimlere bir anlam da verilmez. Daha doğrusu verilemezdi. Artık verilebilir. Semtler anlam kazanıyor.
Büyük Esat deyince akla gelen kişi malum; halkının en küçük demokrat gösterisinde üzerine en şiddetli şekilde varan Ortadoğu lideridir. Peki Küçük Esat kim? Bunu bulmayı da sizlere bırakıyoruz... Fazla yorulmayacaksınız...
Tweet
Tweet
- İstesek interneti keserdik...
Bülent Arınç
- İstesek bir kaşık suda boğardık.
İ. Melih Gökçek
-İstesek bir milyonu sokağa dökeriz.
RTE
Onlara ne kadar teşekkür etsek azdır... Bakın bize ne büyük iyilikler etmişler...
Bazen, insan kazanmayı reddetmelidir, özellikle doğaya karşı..!
Murat İldan
NTV
Doğuş grubunun medyadan sorumlu CEO’su Cem Aydın, NTV çalışanlarını haber merkezinde toplayarak bir konuşma yaptı, Gezi olaylarını görmezden geldikleri için özür diledi:
“Hata ettik, özür dileriz. Bundan sonra işimizi en doğru şekilde yapacağız” dedi.
NTV’nin sahibi Doğuş grubunun iktidarla akçalı ilişkileri var. En son Galataport ihalesini aldı.
O yüzden iktidar yanlısı yayın yapıyor. İster istemez insan merak ediyor:
Gezi olayları gençlerin zaferiyle bitmese gene özür dileyecekler miydi?
Acaba durum şu fıkrayla mı izah edilir...
Temel uzun süre hasta yatan İdris’i ziyaret etmemiş. Günün birinde karşılaşmışlar. İdris, “Neden ziyaretime gelmedin?” deyince Temel mahcup konuşmuş: “İyileşeceğini sanmaydum!”
Milliyet/Melih Aşık
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları