loading
close
SON DAKİKALAR

İstenmeyen 'misafir'ler

Melih Aşık
Tarih: 27.08.2014

Mehveş Evin; Bu anlayış her yere nüfuz etti: Kamplarda uluslararası gözlemcilerin kalıp çalışmasına izin verilmedi.

Uluslararası gözlemciler iç savaştan kaçan Suriyelilerin Türkiye’ye sığındığı günden beri uyarıyordu:
Türkiye’de göçmen statüsü olmayan savaş mağdurları, “misafir” konumunda tutulduğu sürece büyük sıkıntılar yaşanacak...
Hem milyonlarca insanın takibini yapmak zorlaşacak, hem bu kontrolsüz kabul, toplumda ciddi çatışmalara neden olacak...
Hem de hiçbir statüsü bulunmayan, kimliği bile olmayan Suriyeliler, iş, eğitim, konaklama, sağlık hizmetlerinden mahrum kalacak.
Raporlar yazıldı, araştırmalar yapıldı, toplumda yükselen “Suriyeli ayrımcılığı”na dikkat çekildi...
Heyhat, dinleyen kim? “Böyyük Türkiye devletinin kimseye ihtiyacı yoktur” saikiyle uyarılar görmezden gelindi.

İslamcı örgütlere bırakıldı
Bu anlayış her yere nüfuz etti: Kamplarda uluslararası gözlemcilerin kalıp çalışmasına izin verilmedi. Ancak “insani yardım kuruluşu” kisvesi altında çalışan birtakım İslamcı örgütlere kapılar sonuna kadar açıldı. Başta İHH olmak üzere bu tip örgütler, Avrupa ve Katar merkezli Suriyeli “muhalifler”le işbirliği içindeydi. Sığınmacılara okuldan sosyal yardıma her ihtiyacı sağlamak, şeffaflıktan nasibini almamış dernek ve vakıflara bırakıldı.
Tüm bunları ocak ayında, Milliyet’teki “Suriyeli misafirler” yazı dizisinde ayrıntılarıyla yazdık. Kadınların imam nikâhı adı altında satılmasından fırsatçı ev sahiplerinin fahiş fiyatlar istemesine... Cihatçıların çocuklarına özel açılan okullardan sınırdan el kol sallayarak yapılan geçişlere... Toplumda yükselen “Suriyeli” fobisinin nedenlerinden mağdurların ucuz işgücü olarak kullanılmasına, pek çok soruna dikkat çektik.
Aradan geçti sekiz ay. Artık şehirlerde Suriyelilere yönelik saldırılar, olaylar tehlikeli bir boyut aldı.
En küçük bir kıvılcım, artık toplumu patlamanın eşiğine getiriyor.

Göç idaresi nerede?
Birkaç gün önce göç ve iltica alanında çalışan 15 sivil toplum örgütü, Suriyelilerin statüsü ile haklarını belirleyecek mevzuatın çıkarılmasını istedi.
Göç idaresi, aylardır açıldı açılacak deniyor. Mevzuatla kimsenin ilgilendiği yok. Geçici koruma yönetmeliği bile çıkarılmış değil.
Her şey, “Kervan yolda düzelir” hesabı, kendi haline bırakılmış vaziyette.
Gaziantep, Kilis, Hatay’daki gerginlikler İstanbul’a da sıçradı. İki çocuğun kavgası mahallelinin linç girişimine dönüştü. Dün Milliyet’in manşetine taşıdığı haber, toplumdaki huzursuzluğun hangi boyutlara geldiğini ortaya koyuyor.
Yetkililer daha ne olmasını bekliyor, bilmiyoruz. Hem kendi vatandaşını, hem sığınmacıları mağdur eden, “din kardeşliği” eksenindeki politikalarla hiçbir şey çözülmüyor.

CİHATÇI ÜSSÜ NERESİYMİŞ?

* Yeni Şafak, IŞİD’in merkez üssünün “Londra” olduğunu belirterek, Batı’nın “Türkiye’yi karalama kampanyası”ndan dem vuruyor.
* Neymiş? Daily Mail’in haberinde Gatwick Havaalanı’nda görüntülenen cihatçıları “Türkiye’den gelmiş gibi” göstermişler. İyi de adamlar zaten Antalya’ya uçmuş. Asıl sorun, Türkiye’den nasıl Suriye’ye geçtikleri değil mi?
* Eğer IŞİD konusunda ciddi bir adım atılacaksa, gazeteciler başta Hatay, havalimanlarındaki güvenlik kameralarına bir göz gezdirsinler. Yahut sınır illerinde söyle bir dolaşsınlar. Bakalım cihatçıların üssü neresiymiş?
* Bu tip yayınların amacını ve varoluş sebebini biliyoruz. Bari Musul’da hâlâ rehin tutulan vatandaşlar adına biraz utanın.

Mehveş Evin - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları