İstifa erdemi...
Melih Aşık diyor ki “İstifa erdemli ve onurlu bir davranıştır...
Eski TOKİ Başkanı yeni Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’a Samsun’daki sel felaketinin sonuçları yüzünden “istifa” çağrısı yapan yapana...
Türkiye’de kim ne zaman, neden istifa eder? Kim istifa etmez?
Öztin Akgüç Cumhuriyet’te bunu anlatıyor:
“İstifa erdemli ve onurlu bir davranıştır.
Ancak özgüveni, özsaygısı olan...
Liyakat ilkesine uygun olarak, nesnel ölçütlere göre belli mevkilere gelmiş olanlar...
Öngördükleri sonuçları alamadıkları veya engellendiklerinde istifa ederler.
Takla atarak, yalakalık yaparak, parti, cemaat, çevre, dernek desteği ile layık olmadıkları mevkilere atananlar, ne olursa olsun istifa etmezler.
Belli bir görevi en iyi şekilde, toplum ve ülke yararına gerçekleştirmek için değil, kişisel hesaplarla, beklentilerle, belki aşağılayıcı davranışlara da katlanarak, ödün vererek, o mevkilere geldiklerinden normal istifa yolu ile ayrılmazlar...”
İşi iyi yapmaktan çok çıkar trafiğini iyi yönetmek de kimi görevler için tercih sebebidir tabii.
Burası Türkiye...
Biat etmeyenin...
YURT gazetesi gözlerden kaçan bir yasa hazırlığına dikkati çekiyordu dün...
“Terörizmin Finansmanını Önleme Kanun Tasarısı” yasalaşırsa hükümetçe kurulacak özel görevli kurul, herhangi bir somut delile ya da yargı kararına dayanmaksızın sadece bir istihbarat raporuyla, belediyelerin, demokratik kitle örgütlerinin, işadamlarının mal varlıklarını dondurup, el koyabilecek. Somut delile de ihtiyaç yok, istihbari bir rapor yeterli oluyor. Bir firmanın elemanı terör suçlusu olarak yakalanınca firmanın hesaplarına el konabiliyor.
Bakan Egemen Bağış konuşmuş: “Bağımsız yargı hepimize lazım.”
Böyle bir şey söyleme gereği hissettiğine göre ortada kendilerini de rahatsız eden bazı durumlar var demektir...
Haldun Ertem
Yalvaç Ural
Yalvaç Ural’a...
Ne güzel dostumuzdun sen Yalvaç abi... Çocuklar gibi biz de seni çok sevmiştik... Ne kalender adamdın sen.. Aynı zamanda zarif bir feylesof, kötü gün dostu, içten bir arkadaş...
Gazeteyle yollarının ayrıldığını duyduk... Üzüldük... Sensiz gazete biraz daha neşesiz kalacak...
Elbet seni artık her gün göremeyecek olsak da dostluğumuz sürecek...
Ne diyor Haldun Taner, sanatının son demlerindeki Fasulyacıyan’ın ağzından:
- Zaten Aktör dediğin nedir ki? Oynarken varızdır, yok olunca sesimiz bu boş kubbede bir hoş seda olarak kalır. Bir zaman sonra da unutulur gider.
Gazeteci de aynen öyle Yalvaç abi... Eninde sonunda bir hoş seda... Unutma bizi...
KPSS kepeselik...
Yine KPSS... Yine ÖSYM... Yine Ali Demir... Yine kopya kuşkusu...
2010 yılında yapılan KPSS sorularını çalan organize suç örgütü hâlâ yakalanamadı? Başbakan Erdoğan MİT ve Emniyet’i bizzat görevlendirdiği halde çete ortaya çıkarılamadı.
O sınavda kopya çektiği belli kişiler adam gibi soruşturulmadığı gibi atamaları yapıldı, huzur içinde çalışıyorlar...
Ve o günden bu yana her sınavdan sonra kopya ve sahtecilik kokusu ortalığı kaplıyor.
ÖSYM Başkanı Ali Demir’in yaptığı açıklamalar da kuşkuları azaltmıyor arttırıyor.
Pazar günü yapılan KPSS sınavında 57 sorunun cevabı aynı gün Beyaz Kalem adlı site tarafından yayımlandı. ÖSYM’ye göre sınavdan çıkan öğrenciler akıllarında kalan soruları yazmıştı... Mucize o ki... 120 dakikada 120 soru cevaplamak zorunda olan adaylar, 57 soruyu ve cevap şıklarını birkaç imla ve noktalama farkı ile aklında tutmuş... Sonra da Beyaz Kalem sitesine aktarmıştı...
Geçiniz bir kalem...
CHP Milletvekilleri Veli Ağbaba, Ali Özgündüz ve Ali İhsan Köktürk olayın peşine düştüler. Bırakmamalılar...
CHP, “sosyal demokrasi”, “sosyal liberalizm”, “sosyalizm” ve “Atatürkçülük”e ait renkleri bir araya getirme kararı almış.
İyi de faşizmle komünizmin ne günahı var?
Oldu olacak onlara da yer açıverin...
Fahrettin Fidan
Polis Akademisi
Polis Akademisi Başkanlığı’na atanan Prof. Remzi Fındıklı’nın “Hasılı Kelam” (Sözün Özü) isimli kitabında yer alan ifadeler günün konusu... Prof. Fındıklı kitabı hakkında: “Denizde inci ararcasına uzun bir birikim titiz bir çalışma ve emeğin ürünüdür” diyor. Kitaptan birkaç inci seçelim:
“Laiklik din dışı bir hayat şeklidir.”,
“Fakirin aklı olsa, fakir olmazdı.”
“Dinsiz insan dengesiz insandır.”
“Erkeğin göbeklisi kadının da bebeklisi makbuldür.”
Polis şu veya bu biçimde suçlandığında genellikle söylenen şudur:
“Polisin eğitimi yetersiz.”
Polise yeterli eğitimin verilmesi için iyi seçim yapılmış...
Milliyet/Melih Aşık
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları