loading
close
SON DAKİKALAR

İzmir’in malı

Melih Aşık
Tarih: 17.09.2014

Melih Aşık; AKP iktidarı CHP’li belediyeleri zayıflatmak ve gözden düşürmek için her fırsatı kullanıyor. İşte son örneği...

AKP iktidarı CHP’li belediyeleri zayıflatmak ve gözden düşürmek için her fırsatı kullanıyor. İşte son örneği...
Büyükşehir yasasıyla İl Özel İdareleri lağvedildi. Özel idarelerin sahip olduğu taşınır ve taşınmazlar eğer o kentte belediye AKP’nin elindeyse belediyeye devrediliyor. Eğer belediye CHP’nin elindeyse mal mülk devlet kuruluşlarına aktarılıyor.
Bu adaletsiz uygulamanın en parlak örnekleri Eskişehir, İzmir gibi CHP’li belediyelerde yaşanıyor.
İzmir’de Balçova Termal Tesisleri, Kaya Termal Otel, Şaşal Kaynak Suyu, Selçuk Havaalanı, Pınarbaşı Yarış Pisti, Kutlu Aktaş Barajı, Sümerbank Basma Fabrikası, Tavşan Adası gibi değerli tesis ve araziler hazineye aktarıldı.
İzmir Belediyesi Sümerbank arazisinde Batı Anadolu Medeniyetleri Müzesi kurmak istiyordu. Bir bölümüne de Kongre Merkezi ve otel planlanıyordu...
Kaya Termal Otel’in 250 bin liralık aylık geliri köylerin eksikleri için kullanılacaktı.
Ne var ki yükte ve pahada ağır ne varsa devlete devredildi.
İzmir Belediye başkanı Aziz Kocaoğlu’na soruluyor:
- Balçova Termal, Sümerbank Arazisi, Pınarbaşı Pisti gibi Özel İdare’nin gözde malları neden size verilmedi?
- Bu tesisleri büyük ihtimalle özel kişilere satacaklar...
İzmirlinin malını özel sektöre satıp parasıyla borç kapatacaklar. Bazı tesislerin kime gideceği de muhtemelen kararlaştırılmıştır. Konu şu anda idare mahkemesinde. İzmirliler mahkemenin adil bir karar vermesini, özel idare mallarının belediyeye yani halka devredilmesini bekliyor...

Müracaat yokmuş!

Adamlar hiç de gizli kapaklı yapmadılar. Günler, hatta aylar öncesinden bu öğretim yılında Kürtçe eğitim veren okullar açacaklarını söylediler. Binaları dikip, içlerini okul için ne gerekiyorsa o şekilde donattılar. Ve söyledikleri gün de açılışını yaptılar. Valiliklerin mühürlediği, okulu açanların mühürleri söküp içeri girdikleri bu okullarla ilgili önce Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, ardından Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın söyledikleri özetle neydi?
Okul açmanın şartları varmış... Hiç kimse kendi kafasına göre okul açamazmış. O şartlardan biri izin için devlete müracaatmış... Ama o bile yapılmamış.
Adamların yapmak istedikleri şey baştan kanunsuz. Anayasa’ya da yasalara da aykırı. İzin için başvursalar alacakları yanıt belli... Zaten amaçları, “Devlet de kimmiş? Ben yaptım, oldu” deyip de emrivaki ile sonuç almak. Ses duyurmak. Durum buyken siz kalkmış, müracaattan, izinden söz ediyorsunuz.
En güzeli ise Başbakan Davutoğlu’nun geçen cumartesi günü gazetecilerle yaptığı toplantıda söyledikleri:
“Şubat 2012’den bugüne gelin, aldığımız mesafe olağanüstüdür. Bölgede, Irak ve Suriye’de etnik ve mezhebi çatışma tırmanırken biz içeride çözüm sürecini yürütüyoruz. Şu anda Ortadoğu bölgesinde tek bir başarı öyküsü vardır, o da Türkiye’nin yönettiği çözüm sürecidir. Başka bir başarı hikâyesi yok maalesef. Keşke olsaydı.”
Bu beyler hangi ülkede yaşıyor acaba?

İLAÇ

SGK ilaçta taban fiyat uygulamasına geçti. Doktor reçeteye hangi ilacı yazarsa yazsın devlet o guruptaki en ucuz ilacın fiyatını baz alarak ödeme yapıyor... Doktor X ilacı yazdı diyelim. Fiyatı 10 lira... O ilacın en ucuz muadili ise 5 lira... SGK eczaneye 5 liraya ödüyor. Eczane üstünü hastadan istiyor.
Eczacı Füsun Hanım “İlginçtir, o en ucuz ilacı da satalım diye arıyoruz çoğu zaman depolarda bulunmuyor” diyor... Peki içeriği aynı olsa da o en ucuz ilaç ile daha pahalısı arasında etkinlik farkı yok mu? Olmaz olur mu diyor eczacı dostumuz... Biri ucuz hammaddeden, diğeri pahalı hammaddeden yapılıyorsa... Aradaki kalite farkı iki ilacın etkinliğini de farklı hale getirecektir...

AKP’li yöneticilerin çocuklarına bırakacağı miras arttıkça.. Gelecek nesillere bırakacağı miras azalıyor..
Akif Kökçe
***
Üç tarafı denizlerle, kalan sınırları da Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), IŞİD ve PYD - PKK ile çevrili bir ülke bizim vatanımız!
***
Yapılan son kamuoyu yoklamasına göre KAMU OYULMUŞTUR!
Erdinç Utku

ÇİÇEK

AKP’li eski Bakan Zafer Çağlayan ile ilgili yolsuzluk ve rüşvet söylentileri karşısında hükümetin, partisinin hatta Meclis Başkanlığı’nın sessiz kalmasını eleştirmiştik.
Meclis Başkanı Cemil Çiçek arayarak Meclis Başkanlığı’nın milletvekilleri üzerinde yetkisi ve sorumluluğunun olmadığını anlattı. Meclis Başkanlığı milletvekillerinin amiri değildir, diye konuşan Cemil Çiçek “Milletvekillerinin çalışma ve hareketlerini kontrol etmek imkânımız da yoktur” diye devam etti... Cemil Bey’in söylediği özetle... Meclis Başkanlığı Meclis çalışmalarının düzenli geçmesi, itibarının korunması için gerekli önlemleri alıyor. Ama siyasi partiler ve milletvekillerinin işine karışmıyor.

Melih Aşık - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları