loading
close
SON DAKİKALAR

Kadınlara hitabe

Melih Aşık
Tarih: 27.10.2013

Melih Aşık; Şahin Erkenez geçen hafta erkeklere hitabe yazmıştı... Bu hafta da eşitliği sağlamak için kadınların kulaklarını çınlatıyor.

Şahin Erkenez geçen hafta erkeklere hitabe yazmıştı... Bu hafta da eşitliği sağlamak için kadınların kulaklarını çınlatıyor...

* Pazardan süt alıp yoğurt yapmıyorsan, o marketlerden aldığın katkısının ne olduğu belli olmayan, yoğurt kılığındaki ürünü yiyeceksin, sevgili tembelciğim!

* “Memelerim sarkacak!” diye çocuğunu emzirmezsen o çocuk yaşam savaşına zaten yenik başlayacak, Ajda Pekkan akıllım.

* “Salça yap” demiyorum ama memleketinde elleri öpülesi kadınlarımızın yaptığı salçalardan satın almıyorsan, kanserojen içeren katkılı salçaları hem yiyecek hem de yedireceksin mutfak güzeli...

* “Erişte yap” demiyorum ama en azından marketten makarna alacağına köy pazarından erişte satın al be kadın... Erişte ne mi? Annene sor, kayınvalidene sor, mahallendeki yaşlı ebeye sor. Sorgusuzum...

* Dört tane biberi, üç tane salatalığı hazır sirkeye koyup turşu yapmak zahmetine katlanmıyorsan önüne konan o hazır ne olduğu belli olmayan turşuları zıkkımlanacaksın, içinde koruyucu olduğu için miden ağrıyacak, sen de kocanın başını ağrıtacaksın geçimsizim.

* Yaz aylarında 5-10 kg biber alıp kurutup sofralık biber yapmazsan Avrupa kapılarından dönen alfatoksinli kiremit tozlu ve boya katkılı toz biberleri ziftleneceksin, tembel uyuşuğum.

* Limon, şeker ve suyu karıştırıp limonata yapmıyorsan kolon kanseri yaptığı kesinleşen mısır şekeriyle hazırlanan boyalı suları, kolaları içeceksin... Afiyet olsun beslenme özürlüm.

* Gerçek balımız yerine salt ucuz diye Çin’den gelen balı yedirirsen çocuğuna o çocuk hem fiziksel hem de ruhsal olarak eksik gelişir daha doğrusu geliş(e)mez, gözleri bile çekik olur yahu. Ucuzcu meraklım!

* “Bizim zamanımızda” diye başlayan ak saçlı, pamuk elli, bal dilli, nur yüzlü, güzel gözlü büyüklerin sözünü kesip “geçti sizin zamanınız, şimdi her şeyin hazırı ve kolayı var” dersen hazır ve kolayın sana hazırladığı sonuçlara katlanırsın. Çok bilmişim!

* Sabahları zeytinli peynirli, ballı, yumurtalı, kahvaltı yerine kedi çanağında süt ile karıştırdığın Amerikan mısır gevreği mama ile kendini ve çocuğunu kandırmaya devam edersen hastalık için çok beklemeyeceksin tembel tenekem.

* Un, yumurta, şekeri karıştırıp bir kek dökmezsin, çocuğunun eline cips ve şekerleme verirsin ondan sonra “bu çocuk obez oldu!” diye doktora götürürsün. Doktor çocuğuna ne yapabilecek sanıyorsun? Tıp özürlüm!

* “Tembel Avrat” reyonundan ayıklanmış yıkanmış sebze almanı kabul ettim de, kuru soğanın küp şeklinde doğranmış ve dondurucuda korunanını satın almanı nasıl anlayayım be kadın...

* Evin önünde motosiklet eksik olmuyorsa, pizzacının, köftecinin, hamburgercinin, pidecinin, dönercinin motosikletlerinin biri gelip öteki gidiyorsa, hayatında bir eksiklik olduğunu sen düşünmezsen kocanın ve çocuğunun düşüneceğini idrak etmez misin, hazırlopçum...

Bir bilmecem var

Avukat Turgut Kazan bir bilmece soruyor:
“Bir gazete yazarının bundan sonra yazacağı yazılarda kendisine yapacağı saldırıların önlenmesi için mahkemeden tedbir kararı isteyen gazeteci kimdir?”
Turgut Kazan ödülünü de açıklıyor:
“Cevabı bilecek olan kişi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ifade özgürlüğü ve tedbirle ilgili kararlarını” kazanacak...
Soru anlaşıldı mı? Biraz açalım... Bir gazeteci mahkemeye başvuruyor... Falanca yazarın hakkımda olumsuz yazı yazması önlenmeli, diyor... Yazılmamış yazı nasıl önlenecek, bilinmez... Ama bunu mahkemeden isteyen bir gazeteci var sonuçta..

DAMAT

İki genç gazeteciyi, Sema Tokat ile Ayhan Tokatlı’yı önceki gün evlendirdik. Kendilerine ömür boyu mutluluk ve istedikleri sayıda çocuk diliyoruz.

Gelelim sadede... Çiftimiz evlilik öncesi gelin ve damat kıyafetiyle resim çektirecek mekân arıyor. Tarihi mekân diye Haydarpaşa Garı’na gidiyorlar. Gar artık bomboş. Tren kalkmıyor. İzin isteğine karşılık oradaki görevliler:

- Müdüriyetten izin kâğıdı alacaksınız, diyorlar, bunun için de 265 lira yatırmanız gerekecek...

Küçüksu Kasrı’nda fotoğraf çektirmek istiyorlar... Bedeli 1500 lira...

Saltanat Kayığı da dekor olabiliyor. Ama 650 euro bayılırsanız...

Sistem damatları soymak üzerine kurulmuş anladık... Ama bu kadarı da ayıp değil mi?

İktidarın Kuzey Irak’taki çuval olayına niye tepki göstermediği anlaşıldı! Türk askerinin başına Amerikalılar çuval geçirirken kendileri de çorap örüyormuş...

***
Helal Seks Shop açılmış. Helal faiz çoktandır yürürlükte...
Bir de “helal içki” uygulaması başlarsa, dinen hiçbir yasak kalmayacak demektir...
Akif Kökçe

P. OTEL

Tarihi Park Otel uzun yıllar sonra yeniden açıldı...

Tarihi otel 1978’de yıkıldıktan sonra yerinde devasa bir yapı yükseldi. Boğaz’dan İstanbul’a bakıldığında insana mide bulantısı veren bir görüntü kirliliği oluştu. Büyükşehir Başkanı Nurettin Sözen uzun bir hukuk mücadelesi sonucu 1993’te bu heyulanın 12 katını yıktı. Oteli yanındaki Alman Konsolosluğu seviyesine indirildi.

İstanbul bu yüzden Nurettin Sözen’e büyük bir teşekkür borçludur.

Zamane yöneticileri de ara sıra İstanbul’da silueti bozan yapıları yıkmaktan söz ediyorlar. Henüz bir çivi sökemediler!

DİK

Başbakan kendisine diktatör diyenlere meydan okuyor:

“Beş ay sonra seçimler var. Bu ülkede bir diktatör varsa buyursunlar bu diktatörü sandık yoluyla indirsinler.”

Beyefendi güzel söylüyor da... Diktatör sandık yoluyla inmez ki...

Evet, diktatör seçim yapar... Ama seçimin sonucunu önceden hazırlar. İletişim araçlarını ayarlar, yargıyı kendine bağlar, oy verme sistemini kontrolüne alır... Seçim yapılır...

Diktatör koltukta kalır...

Melih Aşık - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları