Kürt jeopolitiği

Melih Aşık; Dicle ve Fırat hem İsrail hem Ortadoğu için hayati önemdedir. Bu bölgenin de Kürtlerin elinde bulunmasında Batı bu yüzden hayati yarar görüyor...

Emekli General Nejat Eslen, Güneydoğu sorununda meselenin bam teline dokunuyor:
- Batı destekli Kürt jeopolitiğini tartışmaların merkezine almazsak hiçbir yere varamayız, diyor...
Daha çok PKK’lı öldürmenin bir anlam ifade etmediğinin üzerine basıyor.
Özetle diyor ki:
- Kuzey Irak’ta Kürtler zengin petrol yataklarının üzerinde oturmaktadır... Ancak denize uzaktırlar. Denize çıkmaları için Suriye’nin kuzeyi yani Türkiye’nin güneyinde bir koridoru ele geçirmeleri gerekmektedir. Suriye’de Kürtlerin önemi burada yani bu koridoru ellerinde tutmalarındadır. Türkiye’de ise Kürtler Ortadoğu’nun su kaynakları üzerinde oturuyorlar... Dicle ve Fırat hem İsrail hem Ortadoğu için hayati önemdedir. Bu bölgenin de Kürtlerin elinde bulunmasında Batı bu yüzden hayati yarar görüyor. Irak, Suriye ve Türkiye Kürtlerini bu amaçlar doğrultusunda kullanıyor.
Emekli General Nejat Eslen, esas sorulması gereken sorulara geliyor:
- Biz bu Batı destekli Kürt jeopolitiğine nasıl karşı dururuz... Nasıl tedbirler geliştirebiliriz. Bu jeopolitiği boşa çıkarmak için nasıl politikalar oluşturabiliriz... Bizim üzerinde durmamız gereken budur... PKK bir araçtır... Maniveladır... Esas büyük planı gözden kaçırmamak lazımdır.

BASKI
Basın bugüne dek görülmemiş bir baskı hatta saldırı altında...
Vergi incelemeleri, para cezaları RTÜK baskıları bugüne dek görüldü.
Bugüne dek görülmemiş olan.. AKP Milletvekili Boynukalın’ın liderliğinde bir grubun Hürriyet binasına saldırması, polisin olay sırasında ortada görünmemesi, bu baskının aradan 48 saat geçmeden tekrarlanması, polisin tekrar umursamaz davranması... Daha da vahim olanı Milletvekili Boynukalın’ın AKP kongresinde alkışlarla divan üyeliğine seçilmesi... Parti tarafından açıkça desteklenmesidir.
Bir yandaş gazetenin yayını üzerine Doğan Grubu’nun terörle suçlanması da yeni bir aşamadır. İktidara basın yoluyla muhalefet artık terör suçu sayılıyor! Bu noktaya da geldik.

Yolsuzluklar, Cemaat, PKK, Suriyeli göçmenler…
Türkiye “düşman ülkelerle” değil,
iktidarın neden olduğu sorunlarla uğraşıyor…
Akif Kökçe

CENGİZ
Yeşil alanlarla ilgili dünkü yazımın bir yerinde, bugüne dek yazılanlardan yola çıkarak “Boğaz’daki Hüseyin Avni Paşa Korusu’na Cengiz İnşaat girdi. Girer girmez tarihi köşkü yaktı. Şimdi oraya rezidans yapmayı planlıyor” demiştik. Bu konuda Cengiz İnşaat bir açıklama yaptı. Diyorlar ki:
“Köşkün tarafımızdan yakıldığına yönelik tek bir resmi rapor, tutanak veya hukuki bir tespit bulunmamaktadır. İtfaiye raporunda yangın sebebinin belirlenemediği açık olarak ifade edilmektedir.
Cengiz İnşaat’ın koruya rezidans yapma gibi bir düşüncesi yoktur. Cengiz İnşaat, Köşk’ü aslına uygun restore edecek ve İstanbul’a yeniden kazandıracaktır.”

Bayrak sorunu...
“Kürtler sanki bayrağa saldırmış gibi ‘Bayrağı al da gel’ dediğin zaman faşizmi, insanlardaki ırkçılığı tetiklersiniz.”
Selahattin Demirtaş “Bayrağını al da gel” mitingine bu sözlerle karşı çıktı.
Önce şunu söyleyelim: Kürt kökenli halkımız tabii ki Türk bayrağına düşman değildir, düşman olan ayrılıkçılardır.
HDP de dahil, şimdiye kadarki bütün Kürtçü partilerin mitinglerinde, yürüyüşlerinde, kongrelerinde Türk bayrağı görmenin neredeyse imkânsız olduğu... Yasal olarak mecbur kaldıklarında ise bayrağımızı kerhen astıkları bilinmektedir...
Güneydoğu’daki Kürtçü eylemlerde eylemcilerin ilk yöneldiği yerlerden birinin Türk bayrağı asılı direkler olduğunu kaç kez izledik televizyonlardan? Daha geçen yıl, Diyarbakır’da kışlaya bile saldırıp direkten bayrağımızı indiren kimdi?
Demirtaş, Türk bayrağına “Devlet bayrağı” adı verilmesini önermedi mi?
Kürtçülerin tek sorunları bayrağımızla mı? Daha iki ay önce, 25 dönem TBMM’nin açılış töreninde İstiklal Marşı’na eşlik etmeyen tek parti ve o partinin Eş Genel Başkan’ı kimdi?
Siz yaşadığınız ülkenin ulusal değerlerini reddediyorsanız... Hangi paydada birleşecek, nasıl birlikte yaşayacaksınız... Ortada ırkçılığı da aşan bir şovenizmin varlığı görülüyor.

Melih Aşık - Milliyet