Tarih:
22.02.2015
Mahmut Esat Bey
Melih Aşık; Biz birbirimize saygı duymazsak, başkasından bize saygı göstermesini bekleyemeyiz.
Medeni Kanun başta olmak üzere çağdaş yasaları Türk hukuk sistemine kazandıran Mahmut Esat Bozkurt’un heykeli, geçtiğimiz salı günü, Medeni Kanun’un kabulünün 89. yılında, doğum yeri olan Kuşadası’nda açıldı. 1924 - 30 yıllarının Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt Cumhuriyet’i kuran kadronun en parıltılı isimlerindendir.Mahmut Esat, 1924 Anayasası’nın yapılmasında da görev almıştır.
O günlerde Mustafa Kemal, Devlet Başkanı’na veto ve gerektiğinde Meclis’i feshetme yetkisinin verilmesinin yararlı olacağını söylemektedir. Bu yetkileri çağdaşlaşma hamlesinin sürdürülmesinde şart olarak görüyordu.
Bir gün Anayasa Komisyonu Başkanı Yunus Nadi Bey, Gazi’yi ziyarete geldi.
- Mahmut Esat Bey ile Şükrü Saracoğlu, Cumhurbaşkanı’na Meclis’i fesih yetkisi verilmesini kabul etmiyorlar...
- Neden?
- Milli egemenliğe aykırı buluyorlar.
Gerisini bu konudaki araştırmalarıyla tanınan Doç. Hakkı Uyar’dan dinleyelim:
“Atatürk, itiraz gerekçelerini dinlemek üzere bu milletvekillerini Çankaya Köşkü’ne davet etti. Mahmut Esat Bey o tarihte henüz bakan değildi. Mustafa Kemal iki vekilin gerekçeleri dinledikten sonra, ikna oldum, diyerek Cumhurbaşkanı’na Meclis’i feshetme yetkisi veren maddenin metinden çıkarılmasını istedi. Atatürk, bir anlamda kendisinin Meclis’i feshetme yetkisini elinden alan Mahmut Esat Bozkurt’u bu olaydan altı ay sonra Adalet Bakanı yaptı.”
Günümüzde iki iktidar milletvekili liderlerine böyle bir öneride bulunamayacağı gibi eğer bulunursa bırakın bakan yapılmayı, herhalde siyasi hayatı bitirilir...
Çünkü malum; diktatörlük tarihe karıştı artık ülkede demokrasi var!
Sola aforizmalar...
“Sola ve solun birliğine dair aforizmalar...”
İnönü Alpat’ın sendika.org’daki yazısı bu başlığı taşıyor. Ürettiği kimi aforizmalar şöyle:
- Biz birbirimize saygı duymazsak, başkasından bize saygı göstermesini bekleyemeyiz.
- Biz birbirimizi yok sayarsak, medyanın bizi yok saymasına itiraz edemeyiz.
- Biz birbirimizi incitirsek, devletin bizi öldürmesine ses çıkartamayız.
- Biz birbirimizin güçsüz düşmesini beklersek, asıl güç kaybedenin biz olduğumuzu fark edemeyiz.
- Biz birbirimize düşmanca yaklaşırsak, başkalarından dostluk bekleyemeyiz.
- Biz birbirimize eleştirel yaklaşamazsak, eleştiri hakkını yitiririz.
- Biz birbirimizin olumsuzluklarını yüzümüze vurmazsak, kötülükleri ortadan kaldırma kararlığını sergileyemeyiz....
- Biz birbirimizle ilişkimizi tabular çerçevesinde kurarsak, egemenlerin kutsallarına el değemeyiz.
- Biz birbirimize gerçekleri söylemezsek, gerçeği arayamayız.
- Biz birbirimizi kandırmaya devam edersek, asıl kendimizi kandırdığımızı bilemeyiz.
- Biz birbirimize el vermezsek, dayanışma iddiasında bulunamayız.
DÜNYA
Okumuz Mehmet Karakaya anımsatıyor...
Sovyetler’in dağılmasından sonra Turgut Özal tarafından ortaya atılan heyecan verici bir slogan vardı:
“Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar Türk dünyası”
Arnavutluk ve Bosna’dan Asya’daki Türk cumhuriyetlerine kadar uzanan bir Türk ve Müslüman dünyası kuruluyor, açıkça söylenmese de liderliğine Türkiye yakıştırılıyordu.
Sloganı Süleyman Demirel de zaman zaman dile getirirdi:
“Adriyatik’ten Çin Seddi’ne Türk dünyası”
Hayali bir slogandı ama en azından teorik olarak mantıksız durmuyordu.
Bugün bırakın Çin Seddi’ni... Kimse gönül rahatlığı içinde :
“Edirne’den Kars’a Türk dünyası” bile diyemiyor.
Büyük hayallerden yola çıktık, nerelere geldik!
Tehditleri hep iktidar alıyor ama nedense
öldürülen hep halkın çocukları oluyor!
***
Meclis’te iktidarın uyguladığı şiddete bakılırsa,
muhalif partiler “kadın” değil, “boksör ve karateci” kotası uygulamalı...
Akif Kökçe
VAKA
Kadıköy’de gazeteci Nuh Köklü’nün bir dükkân sahibi tarafından öldürülmesiyle ilgili haberlerden biri gündemin içinde kayboldu. Olay yerinin yanı başında bir kız öğrenci yurdu vardır. Cumhuriyet muhabiri Erk Acarer’in konuştuğu o yurdun müdürü:
“Pek çok öğrencinin,
olayı telefon kamerasıyla görüntülediklerini, sonrasında polislerin, savcılık izni olmadan öğrenci telefonlarını toplayıp, karakola götürdüğünü, telefonların, içindeki görüntülerin silinmiş olarak geri getirildiğini” anlatıyor.
Muhabir Acarer soruyor: “Polis, Erdoğan’ın yaratmaya çalıştığı esnaf tipini ve katili koruyor mu?”
Olay “Yeni Türkiye”de insan hakları, hukuk ve demokrasinin vardığı noktayı gösteriyor.
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları