Tarih:
19.03.2017
Mantık aranıyor!
Melih Aşık: Erdoğan bir gün tramvaydan indi, onları çöp sepetine fırlattı.Şimdi yana yakıla muhalefet yapıyor, yangına benzin taşıdıklarının unutulmasını bekliyorlar...
Referanduma sunulacak anayasa teklifinin nasıl acele ve özensiz hazırlandığına bir örneği de gazeteci Gürkan Hacır veriyor.Anayasa malum; cumhurbaşkanı olmak için iki şart koşuyor...
Yüksekokul mezunu olması ve 40 yaşını geçmiş bulunması...
Yeni anayasada önemli bir de cumhurbaşkanı yardımcılığı öngörülüyor. Şu:
“Cumhurbaşkanının hastalık ve yurt dışına çıkma gibi sebeplerle geçici olarak görevinden ayrılması hallerinde, cumhurbaşkanı yardımcısı cumhurbaşkanına vekâlet eder ve cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır...”
Cumhurbaşkanı yardımcısı olmak için ön koşul mu?
Milletvekili seçilme yeterliğine sahip olması... Yani 18 yaşını doldurmuş ve ilkokul mezunu olması yeterli...
Cumhurbaşkanı 40 yaş üstü ve yüksek okul mezunu olacak...
Aynı yetkileri kullanarak ona vekâlet edecek yardımcısının 18 yaşında ilkokul mezunu olması yeterli. Üstelik halk tarafından seçilmemiş biri bu... Nasıl mantık bu?
? ? ?
CHP ve hayır diyen herkes FETÖ, PKK ve IŞİD ile aynı cephede gösteriliyor.
Biz HDP’li Altan Tan, Leyla Zana gibi isimlerin “Evet” makamında konuştuklarını görüyoruz da terör örgütleri adına söz söyleme konumunda olan herhangi bir kişinin “Hayır” dediğini duymadık... Serpil Çevikcan arkadaşımızın dünkü yazısında şu satırlara dikkat:
“Ak Parti, sadece, ‘evet’ tarafında olduğunu açıklayan partilerden değil hemen her partiden anayasa değişikliğine destek geleceğine inanıyor.
Son seçimde yüzde 10.5 oranında oy alan HDP’den yüzde 4’lük bir ‘evet’ bloğunun çıkabileceği hesaplanıyor...”
Ne diyor devlet büyükleri:
“Bu ülkeyi bölmek, parçalamak isteyenler hayır diyor.”
Oysa aksine... Onların bir bölümü “evet” diyor. Ortada hayır diyen yok!
EYY HOLLANDA, diye başlayan ateşli konuşmaların sonunda bu ülkeye nasıl bedel ödetileceğini merak ediyorduk. Öğrendik, rahatladık...
Gurbetçilerimize “3 yerine 5 çocuk” yapmaları talimatı verildi!
Hollanda yandı, derken bir yandan da Süleyman Soylu’nun şu nezih demeci ilgi çekti:
“Ayda 15 bin mülteciyi gönderelim de akılları şaşırsın...”
Bir dostumuz hatırlattı:
“Suriye’den cebinde parayla gelen kim varsa Avrupa’ya geçti. Türkiye’de kalanlar meteliksiz garibanlar. Bütün sınırları da açsan hiçbiri Avrupa’ya gidemez...”
? ? ?
İdam muhabbeti dün yeniden başladı. Cumhurbaşkanı şehit ailelerine bakarak dedi ki:
- Şu anda karşımda şehit aileleri var. Gazi aileleri var, hiç merak etmeyin. 16 Nisan’dan sonra parlamento inanıyorum ki, inşallah onlarla ilgili idam talebinizin de gereğini yapacaktır.
Bu sözler tutulursa... İdam cezası çıkarılırken geriye de yürütülecek. Hukukun bir temel ilkesi daha ayaklar altına alınacak... Umarız bu da boş bir vaat olarak kalır...
İLAHİ
Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül çağrı yapıyor:
“Siyasetin öncü isimleri, AK Parti’nin akil isimleri, medyanın ‘keskin’ kalemleri, kamuoyunun kanaat önderleri, AK Parti hükümetleri döneminde en çok kazananlar, sizler neredesiniz? Neden meydanlarda yoksunuz? Bu nasıl bir suskunluk?”
Sorunun cevabı az çok belli...
Demek ki onların da “evet” demeye dili varmıyor. Bütün yetkilerin Reis’te toplanması içlerine sinmiyor ki, evet dememek için ortalarda görünmemeye gayret ediyorlar.
“Hayır” demesi beklenen ünlü isimler de pek görünmüyor ortalarda...
Ağızdan çıkacak bir tek kelimenin kallavi korku yarattığı bir dönemdeyiz.
“Atatürk’süz Çanakkale afişi” bastıran TSK yetkilileri!
Aç kalınca inançlarını yiyen canlılar gibisiniz...
? ? ?
“Faşist” Hollanda’da Türklerin kurduğu parti 3 milletvekili çıkardı!
İleri demokrasiyle yönetilen ülkemizdeki seçim barajı olsa avuçlarını yalayacaklardı…
Akif Kökçe
LAYK
Bir zamanlar laikçi teyzeler vardı!
Laikçi teyzeler 2007’de cumhuriyet mitinglerinde ellerindeki bayrakları sağa sola sallarken, “Türkiye laiktir, laik kalacak” diye tempo tutarken... Kâh darbeci diye suçlanırdı, kâh statükocu diye alaya alınırdı... Öte yanda “entel bacı”lar, entel gazetelerde, bütün edebiyat ve sözcük hünerlerini kullanarak AKP’nin nasıl da demokrat ve özgürlükçü olduğunu halka anlatmakla meşguldüler.
Kendi gelecekleri ile AKP’nin geleceğini kaynaştırmışlardı.
Erdoğan bir gün tramvaydan indi, onları çöp sepetine fırlattı.Şimdi yana yakıla muhalefet yapıyor, yangına benzin taşıdıklarının unutulmasını bekliyorlar...
Bir ara şu “Laikçi teyze”lerden de özür dileseler iyi olacak.
Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül çağrı yapıyor:
“Siyasetin öncü isimleri, AK Parti’nin akil isimleri, medyanın ‘keskin’ kalemleri, kamuoyunun kanaat önderleri, AK Parti hükümetleri döneminde en çok kazananlar, sizler neredesiniz? Neden meydanlarda yoksunuz? Bu nasıl bir suskunluk?”
Sorunun cevabı az çok belli...
Demek ki onların da “evet” demeye dili varmıyor. Bütün yetkilerin Reis’te toplanması içlerine sinmiyor ki, evet dememek için ortalarda görünmemeye gayret ediyorlar.
“Hayır” demesi beklenen ünlü isimler de pek görünmüyor ortalarda...
Ağızdan çıkacak bir tek kelimenin kallavi korku yarattığı bir dönemdeyiz.
“Atatürk’süz Çanakkale afişi” bastıran TSK yetkilileri!
Aç kalınca inançlarını yiyen canlılar gibisiniz...
? ? ?
“Faşist” Hollanda’da Türklerin kurduğu parti 3 milletvekili çıkardı!
İleri demokrasiyle yönetilen ülkemizdeki seçim barajı olsa avuçlarını yalayacaklardı…
Akif Kökçe
LAYK
Bir zamanlar laikçi teyzeler vardı!
Laikçi teyzeler 2007’de cumhuriyet mitinglerinde ellerindeki bayrakları sağa sola sallarken, “Türkiye laiktir, laik kalacak” diye tempo tutarken... Kâh darbeci diye suçlanırdı, kâh statükocu diye alaya alınırdı... Öte yanda “entel bacı”lar, entel gazetelerde, bütün edebiyat ve sözcük hünerlerini kullanarak AKP’nin nasıl da demokrat ve özgürlükçü olduğunu halka anlatmakla meşguldüler.
Kendi gelecekleri ile AKP’nin geleceğini kaynaştırmışlardı.
Erdoğan bir gün tramvaydan indi, onları çöp sepetine fırlattı.Şimdi yana yakıla muhalefet yapıyor, yangına benzin taşıdıklarının unutulmasını bekliyorlar...
Bir ara şu “Laikçi teyze”lerden de özür dileseler iyi olacak.
Melih Aşık-Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları