Meclis’i açarken!
Melih Aşık: Diyeceğimiz, yardım kampanyalarında heyecanla öne atılıp görkemli rakamlar açıklayan kuruluşlar var ya... Bunların hepsi değilse de bazılarının vaadi lafta kalır. Bir süre sonra da unutulur.
23 Nisan 1920 günü Millet Meclisi’nin ilk toplantısına gelen milletvekilleri araçlarını nereye mi park etmişler? Bahçe duvarındaki parmaklığa... O zaman malum; kimsede araç yok. Birçok milletvekili Meclis’e atla geliyor. Atları da bahçe duvarındaki parmaklığa bağlıyorlar!
İlk Meclis’te mebuslar okul sıralarında oturuyorlar. Elektrik olmadığı için salon bir kahvehaneden alınan bir veya birkaç gaz lambasıyla aydınlatılmış.
Birkaç gün sonra duvarlara şu ilanlar asılmış:
“Meclis binası içinde tavla ve her türlü kumar oynamak yasaktır.”
Birinci Meclis yurdun dört bir yanından davet edilen halk temsilcilerinin katılımıyla toplanmış. Toplantılara katılanların 65’inin başında fes ve sarık, yaklaşık 50’sinin başında ise o dönemde ilericilik simgesi sayılan kalpak varmış. Buradan muhafazakârların çoğunlukta olduğu anlamı çıkıyor. Zaten cuma günü dualarla açılan bu Meclis’in görüntüdeki amacı da padişahı ve hilafeti kurtarmaktır.
Mustafa Kemal böyle bir Meclis’le Kurtuluş savaşını başarıya ulaştırıp içinden bir Cumhuriyet ve demokrasi projesi çıkarmıştır. Savaşların ve diktatörlüklerin çağında parlamenter rejim kurulmuş, Meclis duvarına “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir” şiarı işlenmiş, demokrasiye giden yolun taşları döşenmiştir. Bir mucizedir.
REKLAMA DİKKAT
2004 yılında Müslüman halkın yaşadığı Endonezya’ya bağlı Ache’de büyük bir deprem ve tsunami felaketi meydana gelmişti. Bir televizyon kanalında görkemli bir yardım kampanyası düzenlendi. Başbakan Erdoğan’ın da katıldığı kampanyada büyük holdingler teker teker ekranda göründü ve büyük yardımlar açıkladılar. Doğal olarak halktan alkış aldılar.
Bu holdinglerden birinin CEO’suna iki ay sonra sorduk:
- Vaat ettiğiniz yardımı ödediniz mi?
- Kimse bizden bir şey istemedi, biz de bir şey vermedik, dedi.
Diyeceğimiz, yardım kampanyalarında heyecanla öne atılıp görkemli rakamlar açıklayan kuruluşlar var ya... Bunların hepsi değilse de bazılarının vaadi lafta kalır. Bir süre sonra da unutulur.
O yüzden kampanyalara yapılan yardımların makbuzu yayınlanmalı veya rakamlar internet sitelerinde ilan edilmelidir.
Açıkgöz kuruluşların bedava reklamına izin verilmemelidir.
NİSAN
Türkiye’nin ilk milli bayramı 23 Nisan’dır. Bu mutlu gün 23 Nisan 1921 tarihinde yani Millet Meclisi’nin birinci yıl dönümünde bayram ilan edildi. 1925 yılına kadar Türkiye’nin tek bayramı idi.
1925 yılında çıkarılan kanunla Cumhuriyet Bayramı devlet törenlerinin yapılacağı bayram olarak kabul edildi. 23 Nisan’ın pabucu bir anlamda dama atıldı. Sonradan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlanır oldu.
DİRENİŞ
Çanakkale Hıfzıssıhha Kurulu karar aldı: “Orman Bölge Müdürlüğü’nün izni olmadan ormanlık alanlara girilmesi, konaklanması, gecelenmesi, drone uçuşu, gösteri, toplantı, program yapılması” yasaklandı. Orman Bölge Müdürlüğü de bu karara dayanarak Kirazlı’ya gelerek Kaz Dağları için tutulan çadırlı nöbetin bitirilmesini istedi.
Kaz Dağları direnişçileri, 270 gündür yani 9 aydır Kirazlı’da gece gündüz nöbet tutuyor. 5-6 kişilik grup her gün altın madeni sahasını dolaşarak Alamos adlı şirketin ağaç kesmeye ya da maden çıkarmaya devam edip etmediğini kontrol ediyor. Tabii izolasyona ve sosyal mesafe kurallarına da sıkı sıkıya riayet ediyorlar. Şehirlerde insanlar serbest dolaşırken, onların dağ başındaki hayatları neden sakıncalı bulundu, pek anlaşılmadı!
Bu arada “drone uçuşu”nun da yasaklanması ilginç değil mi!
ÇİYA
Kadıköy çarşısında Gaziantep yemekleriyle ünlü ÇİYA Lokantaları’nın sahibi Musa Dağdeviren, Kovid-19 sebebiyle aynı cadde üzerindeki 3 lokantasını kapattı. Depodaki tüm erzakı çalışanlarına dağıttı. Ve onları tam ücretli izne çıkardı.
Musa Bey, şimdi, civardaki sağlık çalışanlarına sıcak ekmek, taze yemek pişirip ulaştırmak çabası içinde. Musa Bey kuvvetli bir alkışı hak ediyor.
ERİK
Küçük bir çocuk manavdan can eriği almış. Erik tartılırken yaşlı başlı adam nasihat vermeye başlamış:
- Oğlum, henüz eriğin mevsimi değil. Çok yersen dokunur. Sağlığına dikkat etmen lazım.
Çocuk:
- Amca biliyon mu, benim dedem 105 yıl yaşadı.
- Çok mu erik yerdi peki?
- Yok amca, kendini ilgilendirmeyen şeylere hiç karışmazdı!
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları