Tarih:
13.02.2014
Medya tutuklu
Melih Aşık; Urla villaları, Habertürk’e müdahale ve Sabah’ı satın almak için yandaş müteahhitlerin kurduğu havuz...
Gazeteci, Başbakan’a merak edilen üç konuyu soruyor...Urla villaları, Habertürk’e müdahale ve Sabah’ı satın almak için yandaş müteahhitlerin kurduğu havuz...
Başbakan önce gazeteciyi azarlıyor:
“Bu iddiaların hepsinin altında patronlarınız var. Bu iddiaların hepsinin altında dışa bağlı olduğunuz yer var.
Bu dışa bağlı olduğunuz yer size nasıl komut ediyorsa ona göre hareket ediyorsunuz...”
Söz villalara geliyor. Başbakan:
“Şahsımla bunun zerre kadar alakası yok...”
Oysa internette dolaşan ses bantlarında kendisinin tuvaletlerin biçimi konusunda bile villaları yaptıran Latif Topbaş ile yaptığı konuşmalar var.
Ayrıca iki villa hakkında kızı Sümeyye Hanım’ın yine Topbaş’la yaptığı konuşmalar internette görülebilir.
Söz Habertürk’e müdahaleye geliyor...
“Evet aradım. Başbakan’a karşı bu tür hakaretlerin yapıldığı bir konuşmayı kalkıp kendilerine söyledim.”
Oysa kaldırmasını istediği altyazı açık. Orada hakaretten eser yok. Bahçeli sadece Cumhurbaşkanı’nın Gezi olaylarına müdahalesini istiyor.
Sabah havuzu mu? Başbakan onu toptan reddediyor.
Başbakan’ın bu konuşmasını önceki akşam en az 20 kanal canlı yayınlıyor...
Ancak hakkındaki iddialar bir - iki kanaldan ancak yayınlanıyor.
İnternetteki kayıtları ise halkın çok küçük bölümü izliyor...
Sonuçta Başbakan’ın mağdur edildiği, Cemaat’in komplosuna kurban gittiği havası ağır basıyor.
Medya özgürlüğü olmadan özgür ve adil bir seçim beklenmemeli ülkede...
Medyayı esir alan kamuoyunu da esir alır... Almıştır da...
Kıbrıs’ta ne olur?
Kıbrıs’ta müzakereler kesilmişti... Ne zaman?
Kıbrıs’ta ne olur?
Kıbrıs’ta müzakereler kesilmişti... Ne zaman?
Kıbrıs Rum kesimi ve Yunanistan ciddi siyasi ve ekonomik güçlükler içerisine girdiği zaman...
Şimdi yeniden başladı... Ne zaman?
Türkiye iç ve dış siyasette bunalımlı bir döneme girince...
Onur Öymen, Batılıların taviz alacak zamanı bildiğini, ülkemizin güç durumda olmasını her zaman fırsat saydıklarını hatırlatıyor.
Ve şöyle devam ediyor:
“Diplomaside kuraldır, böyle önemli müzakereleri en güçlü olduğunuz zamanda yapacaksınız. Belli ki, bu kural şimdi sadece Rum - Yunan tarafı için geçerli. Diğer bir kural da taviz istediğiniz tarafı müzakerelerden önceki aşamada, ekonomik ve siyasi önlemler ve basın yoluyla yıpratacaksınız. Türkiye’ye yapılan da budur. Kredi notu düşürülüyor, Avrupa’dan soğuk rüzgarlar esiyor, ABD Başkanı ile görüşme kapıları uzun süredir kapalı. Bütün bunlardan sonra müzakereler başlar başlamaz Amerika’dan Türk Hükümeti’ne övgüler gelmesi anlamlı değil mi?”
Türk tarafının yıllarca üzerinde en büyük duyarlık gösterdiği konu tarafların egemen eşitliğiydi. Türk tarafının bundan vazgeçtiği anlaşılıyor. Şimdi üzerinde mutabakata varılan ilke “Tek devlet, tek vatandaşlık, tek egemenlik”tir... Türk tarafının böyle bir tavizi vermeyi kabul etmesi müzakerelerin nasıl sonuçlanabileceği konusunda fikir veriyor.
ADAY
Telefondaki ses:
ADAY
Telefondaki ses:
- Bizim belediye başkanı iş yapmıyordu yeni aday gösterilmesi iyi oldu, diyor...
- Peki siz yeni adayı tanıyor musunuz?
- Adını ilk kez duydum.
- Sizin ilçede mi yaşıyormuş?
- Hayır başka ilçede...
- Belediyecilik deneyimi var mı?
- Sanmıyorum avukat mı neymiş...
- Eskisinden iyi olacağını nereden biliyorsunuz?
- Bilemem. Peki ne yapmalıydı?
- Aday adayları bir yıl önceden projeleriyle partililerin önüne çıkmalıydı. Kendilerini ve projelerini parti üyeleriyle toplantılar düzenleyerek anlatmalıydı. Seçime birkaç ay kala da bütün üyelerin katılacağı bir ön seçimle esas aday seçilmeliydi.
- Neden bunu yapmıyorlar öyleyse?
- Neden bunu yapmıyorlar öyleyse?
- Demokrasi yerine başka çıkarlar devreye giriyor da onun için...
Osmanoğlu Hanedanı İstanbul’un yarısını istiyor.
Osmanoğlu Hanedanı İstanbul’un yarısını istiyor.
İstemeye Atatürk’ün kurtardığı İstanbul’dan değil İsrail, Arabistan, Yunanistan, Bulgaristan, Makedonya gibi eski Osmanlı topraklarından başlasınlar bakalım ne yanıt alacaklar?
Akif Kökçe
Acıklı!
Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda gözaltına alındığında Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ne demişti?
Akif Kökçe
Acıklı!
Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda gözaltına alındığında Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ne demişti?
“Bir İçişleri Bakanı’nın oğlunun gözaltına alındığını basından öğrenmesinden daha acıklı ne olabilir ki?”
Peki, önceki gün Kemal Kılıçdaroğlu’nun grupta açıkladığı tapeden neyi öğrendik? Muammer Güler’in, oğlunun gözaltına alındığını basından öğrenmediğini... Evinde polisler arama yaparken kendisini arayan oğluyla yaptığı telefon görüşmesinden öğrendiğini öğrendik.
Ama tabii bu da acıklı... Çünkü para sayma makinesi ile 1 trilyona polis el koydu...
Hükümetlerin iktidarda kalmak için meşru gerekçeleri azaldıkça, gayrimeşru gerekçeleri artıyor...
Gülhan Elmas
Melih Aşık - Milliyet
Gülhan Elmas
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları