Milletin adı yoksa

* * *

Başbakan yine “Türk”ü yine milletin adı değil bir etnik gurubun adı gibi takdim ediyor. Oysa Anayasa 66. Madde şöyle diyor:
“Türkiye devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür”

Bu tanımı kabul etmez de “Türk”ü etnik grup kabul ederseniz ne olur?

Profesör Sibel Özel sonucu şöyle özetliyor:

“Hukuken Türk kelimesini tanımlayan 66. Madde, vatandaşlar arasında etnik kökene göre ayrım yapılmasını önlemektedir. Yahudi kökenli Türk vatandaşı, Ermeni, Kürt, Çerkez kökenli Türk vatandaşı ile Türkmen kökenli Türk vatandaşı arasında bir ayrım yoktur ve Türk kelimesi bütün vatandaşları (sonradan Türk vatandaşı olanlar dâhil) kapsayıcı ve bütünleştirici bir etki yapmaktadır.”

Anayasa’daki Türk sözcüğünü ırka indirgerseniz bir dağılmanın da ateşini yakacaksınız...



Marmaray’ın keşfi

Marmaray’ı keşfe çıktık dün... Kadıköy’den Kartal metrosuna girerken gazeteci dostumuz Garbis Özatay’la karşılaşınca yolculuğu birlikte yaptık. Kadıköy’den Kartal metrosuna iki uzun yürüyen merdivenle iniliyor. Peronda kesif bir tuvalet kokusu vardı. Garbis bu kokunun hiç gitmediğini, uzmanların bu kokuyu havalandırmanın olmayışına bağladığını anlattı.
Kartal metrosundan Ayrılık Çeşme’de inip yürüyen merdivenle yukarı çıktık. Araçla 2 dakikada alınacak yol tam 10 dakika sürdü.
Beş dakika Marmaray’ı bekledik. Tren hareket ettikten 12 dakika sonra Yenikapı’ya vardı. Varışta yanlış kapı açıldı, eğer insanlar kapılara dayanmış olsa sırtüstü yuvarlanırdı. Başka aksaklık olmadı. İniş çıkışları da hesaplayınca yolculuk Kadıköy’den itibaren 35 dakika tuttu.
Yenikapı’da inip Beyoğlu’na gidecek olanların yolun karşısına geçmesi için bir yeraltı geçidine ihtiyaç var. Onu yapmak akıl edilmemiş. O yüzden epey yürümek zorunda kaldık. Bu arada Aksaray’da müthiş bir kaos yaşanıyordu. Çünkü hem feribot hem Marmaray yolcuları Yenikapı’ya boşaldığından insanlar bir vasıtaya ulaşmak için adeta birbirini çiğniyordu. Diğer yandan istasyonlara araçlarıyla gelenlerin park imkânı yok denecek kadar azdı. Hatta yoktu.
Marmaray’ın daha çok işi var...



AKEME

Ertuğrul Günay hatırlattı... Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi 29 Ekim’de açılacaktı... Sabancı Vakfı’ndan 30 milyon lira yardım sağlanmıştı. Geçen nisanda inşaatı ziyaret eden İstanbul Valisi Mutlu çalışmaları övmüştü. Mayıs ayında Gezi olaylarıyla birlikte inşaat durdu. İki ay sonra bir önergeyi cevaplayan Kültür Bakanı Ömer Çelik, AKM’nin 2014 yılı 29 Ekim’ine yetiştirileceğini bildirdi. Ne var ki inşaatta hâlâ çalışma yok. İçinde çevik kuvvet üslenmiş durumda. Buradan anlaşılıyor ki yapının çökme ihtimali yok. Peki onarım neden yapılmıyor? Adında Atatürk ve Kültür sözcükleri bulunduğu için cezalandırılıyor olmasın!



Sosyal demokrat beceriksizliğinin
son örneği!
Türbanın önünü Kılıçdaroğlu açtı ama rantını Erdoğan yiyor...

* * *

Gezi eylemindeki sapanlı teyze “terörist” ilan edildi. Binlerce insanın katili PKK militanlarını affedince terörist sıkıntısı başladı doğal olarak...
Akif Kökçe



Netice

“AKP’nin mağduriyet kozu elinden alındı. Artık mağdur rolü oynayamaz. CHP türbana itiraz etmeyerek oyunları boşa çıkardı... Türban meselesi kapandı.”
CHP’liler böyle konuşuyor. Oysa sırada polis, asker ve yargıçların türbana girmesinin bulunduğunu Merve Kavakçı vakit geçirmeden açıkladı. Liberaller ise türbanın Meclis’e girmesinin bir özgürlük adımı olduğunu söylüyor. Okurumuz diyor ki:

- Eğer Yeni Osmanlı hedefine giden bir trendeyseniz atılan adımı özgürlük olarak niteleyebilirsiniz. Eğer çağdaşlığa giden yoldaysanız aynı şeyi söylemezsiniz.
Nazım Alpman dostumuz da şöyle bir tweet atmış:
“Kadınlar için örtünmek özgürlüktür! Bu sav doğru ise, dünyanın en özgür ülkeleri Suudi Arabistan ve Afganistan’dır.”

Melih Aşık - Milliyet