loading
close
SON DAKİKALAR

O hep Genç’ti!

Melih Aşık
Tarih: 24.01.2016

Melih Aşık; Kavga insanıydı, mücadele adamıydı, inançlı, inatçı ve renkli bir insandı. Adeta ''tek kişilik muhalefet partisi''ydi.

Kavga insanıydı, mücadele adamıydı, inançlı, inatçı ve renkli bir insandı. Adeta “tek kişilik muhalefet partisi”ydi. Cumhuriyet değerlerine ne kadar sıkı bağlı olduğunu:
- Beni Türk bayrağına sarın, Tunceli’ye gömün, vasiyetinden de anlayabilirsiniz.
Sabahattin Önkibar’ın bir TV programında Sırrı Sakık, Kamer Genç’e hücum eder:
- Siz Atatürk’ü savunarak soykırıma uğrayan Dersimli Kürtlere ihanet ediyorsunuz.
Kamer Genç güler:
- O kullandığınız cümlede birkaç tane büyük yalan var.
S. Sakık: Ne imiş o?
K. Genç: Birincisi Dersim bir ilin değil bölgenin adıdır ve benim ilim Cumhuriyet ile beraber Tunceli olmuştur.
İkinci husus Dersim’de olanlar soykırım değil yeni kurulan bir devletin başkaldıranlara karşı önlem almasıdır. Bir başka yanlışınız ise Tunceli asla Kürt değildir. Biz Hazar kökenliyiz. Dilimiz de sizden farklı yani ne Kırmançi ne de Zazaca konuşuyoruz.
S. Sakık: Seyid Rıza’ya ne diyeceksin?
K. Genç : İngilizlerin oyununa gelmiştir. Tuncelililerin o dönem önderi, Atatürk’ün yoldaşı olan Diyap Ağa’dır... O yıllarda Şeyh Said ve Seyid Rıza’yı kullananlar şimdi PKK’yı kullanıyor.
Kamer Bey’in şu sözü de alkışlanacak güzelliktedir:
- Ben Atatürk ve Cumhuriyet sayesinde okuyup milletvekili oldum. Cumhuriyet olmasa kuldum.
Kamer Genç’in partisinde Tunceli ile Dersim arasındaki farkı bilmeyenler var malum. Onları bir kenara bırakıyor, Kamer Genç’i saygıyla uğurluyoruz...


Uğur’dan bugüne!
Hayatımızın her günü ölüm haberleriyle geçiyor. Bir de ölümsüzlerimiz var. Uğur Mumcu’nun öldürülmesinin 23. yılındayız. Uğur hangi kaygıları duyuyor, Türkiye’ye hangi uyarıları yapıyorsa hepsi gerçekleşti. Buyrun onun uyarılarından bazılarını sıralayalım:
- Çağdaş demokrasilerde düşünce suçuna rastlanmaz. Zararlı düşünce, tehlikeli düşünce yoktur. Doğru düşünce, yanlış düşünce vardır. Düşüncelerin doğruluğu ya da yanlışlığı ancak özgür bir ortamda ölçülüp tartılır. (Cumhuriyet, 1977)
- Laiklik ilkesi siyaset, ticaret, tarikat üçgeninde adım adım yok edilmektedir.
(Cumhuriyet, 1985)
- Demokrasinin, özgür düşüncenin, hoşgörünün ve bilimselliğin tek bir anahtarı var: “Laiklik” (Cumhuriyet, 1989)
- Okumayan, yazmayan, düşünmeyen toplumlar içten içe çürürler. Türkiye böyle bir sürece sokulmuştur. İş bitirmeye köşe dönmeye koşullandırılmış bir toplum eninde sonunda bu hovardalığı faturasını öder. Gidiş o gidiştir... (Cumhuriyet, 1985)
- Kürt sorunu azınlık şovenizmi, ayrımcılık ve terör ile değil: demokrasinin yerleştirilmesi ve insan haklarının Edirne’den Ardahan’a kadar her yerde uygulanması ile çözülür. (Cumhuriyet, 1989)
- Ortadoğu siyasetinde kimin kiminle ne zaman dost ne zaman düşman olacağı bilinmez. Çünkü Ortadoğu kum ve petrolden oluşan bir çamurdur (Cumhuriyet, 1991)
- Bugün çağdaşlık konusunda elle tutulur ne kalmışsa hepsi Atatürk döneminin eseridir. (Milliyet, 1992)


DORSAY

Sinemanın soylu yazarı Atilla Dorsay Emek Sineması yıkıldığı takdirde Sabah’taki köşesini bırakacağını ilan etmişti. Emek Sineması’na kazma vurulduğu gün köşesini terketti.
Emek binası yenilendi, binanın üst katlarına eski salonun bir taklidi yapıldı.
Şimdi Atilla Dorsay’a deniyor ki:
- Köşeni boşu boşuna terk ettin, bak yıkılan sinemanın yerine yenisi yapıldı...
Atilla Dorsay ise Medyatava’nın yaptığı röportajda diyor ki:
- Bu gibi restler sembolik jestlerdir. Kültürel bir simge haline gelmiş, bir kentin ayrılmaz parçası haline gelmiş bazı yapılar için, icabında Gezi Parkı’nda iki üç ağaç için olduğu gibi bu tür eylemlere girişmek gerekir. Bizim gibi kamuoyuna mal olmuş insanların da bu konuda öncülük etmesi gerekir.
Atilla Dorsay ve diğer aydınlar ayaklanıp farkındalık yaratmasa Emek Sineması yeni binada yine yerini alacak mıydı? Kuşkudayız.
Dorsay’ı kutluyoruz...


ADLER
Alfred Adler’den küçük bir hayat dersi:
“Bir kimse kurduğu dostluklara sahip çıkmasını beceremiyorsa nedeni dostları üzerinde hegemonya kurmak istemesidir.
Böyleleri yalnızca kendilerini düşünür, kişisel üstünlüklerini kanıtlamayı amaçlarlar.”


AK
Bazı kalemler CHP’ye yönelik eleştirilerimize bakarak bizim için sözü üstü kapalı “AKP dostu” demeye getiriyorlar. Canları sağ olsun da... CHP iktidarı sıkıştırıyor olsa biz de bu partiyi muhalefet yaptığı için eleştiriyor olsak bu sitemler haklı olabilir. Oysa yazılarımız açık; CHP’yi muhalefet yaptığı için değil, yapmadığı için eleştiriyoruz. İktidarı zorlamayan, 6 seçim kaybetmiş olup önümüzdeki seçimde de yüzde 25’in üzerinde oy alamayacağı kesin bir lideri eleştirmek mi AKP’liliktir? Desteklemek mi? Kararı okurlara bırakıyoruz...

Melih Aşık - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları