Tarih:
15.06.2012
OdaTV duruşması
Ey vicdan.. Geldinse kapıya üç defa vur... Pazartesi günü o sesi duymak için mahkeme salonunda olacağız...
OdaTV davasında tutuklu gazeteciler Soner Yalçın, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Müyesser Yıldız önümüzdeki pazartesi günü tekrar yargıç önüne çıkıyor...Değerli meslektaşlarımız 491 günü (17 ayı) dört duvar arasında, özgürlüklerinden mahrum geçirdiler... Halen tecritteler.
OdaTV’den dün geçen haberde deniyor ki:
“OdaTV ile ilgili 134 sayfalık iddianamede; 361 kez ‘haber’ kelimesi, 280 kez ‘kitap’ kelimesi, 53 kez ‘yazı/köşe yazısı’ kelimesi, 26 kez ‘röportaj’ kelimesi ve 5 kez ‘makale’ kelimesi geçiyor.
Sadece bu rakamlar bile, yargılananın gazetecilik olduğunu gösteriyor...”
Peki, iddianamenin dayandırıldığı dijital verilerin hukuki ve bilimsel durumu ne?
“3 ayrı Türk üniversitesi (Yıldız Teknik, ODTÜ, Boğaziçi) ve 1 ABD’li adli bilişim şirketi (Data Devastation) hazırladıkları
4 bilimsel raporda; söz konusu dijital verilerin virüslü olduğunu, arkadaşlarımıza ait olmadığını net bir dille kanıtladı.
Sonuç olarak; deliller sahte ama gazeteciler tutuklu.”
Yalçın Küçük hoca ile Hanefi Avcı da bu davada yargılanıyor.
Aynı davada yargılanan Nedim Şener, Ahmet Şık, Sait Çakır, Coşkun Musluk, Doğan Yurdakul daha önce tahliye
edildiler. Ne oldu? Terörist faaliyetlerine mi raslandı? Kanıtları mı yok ettiler? Kaçtılar mı?
OdaTV’ye gelince... Yayınını sürdürüyor... Hapisteki mensupları da zaman zaman oraya yazı yazıyor... Yayınlar, ne
halkı tahrik ediyor ne yasa dışına çıkıyor... Kısacası iddiaları destekleyen bir gelişmeye hiç rastlanmadı.
Ne diyeceğiz bu durumda?
Ey vicdan.. Geldinse kapıya üç defa vur... Pazartesi günü o sesi duymak için mahkeme salonunda olacağız...
Başbuğ’u dinlerken...
Başbuğ’u dinlerken...
Silivri’de TBMM heyetiyle görüşen eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, diyor ki:
“Haftada bir Başbakan’la görüşmeler yapıyorduk. Cumhurbaşkanı’yla görüşüyorduk. Devleti beraber yönettik. Nasıl oluyor da devleti yönetirken yasa dışı örgüt kurmuşum, bundan devletin haberi olmaz mı? Ben gündüz Genelkurmay
Başkanlığı yapıp gece silahlı terör örgütünü mü yönettim?”
Askeriyede ünlü sözdür: “Askerlikte mantık yoktur” derler...
Başbuğ, mantık olmayan kurumun başından geliyor. Anlattığına bakılırsa.. Yargıda askeriyedeki kadar da mantık yok... Konuşma engelli vatandaşın slogan atmaktan 25 yılla yargılandığı bir ülkedeyiz sonuçta.
* * *
Ceza yasasının hazırlanmasına katkıda bulunan isimlerden Prof. İzzet Özgenç’i dinliyoruz...
“Bir kamu kurumunda hiyerarşinin gerektirdiği ilişkilerin örgüt sayılamayacağını” söylüyor. Bunun “örgüt suçu” değil, “iştirak halinde işlenmiş suç” olduğunu kaydediyor... Ne İzmir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve arkadaşları ne de İlker Başbuğ terör suçundan yargılanamaz bu mütalaaya göre... Davalar özel yetkili değil normal mahkemede görülmek durumunda... Ama kime anlatacaksınız?
İstanbul’da saat 22.00’den sonra havai fişek yasaklanmış.
İstanbullular da Melih Gökçek gibi fişekleri gündüz vakti patlatırlar artık...
Haldun Ertem
Sıvış
Esad rejiminin Halep’te 2 gündür yığınak yaptığını söyleyen Hillary Clinton, bunun Türkiye için kırmızı çizgi olabileceği uyarısında bulundu. Hillary Cilinton Türkiye’yi resmen kışkırtıyor...
İstanbul’da saat 22.00’den sonra havai fişek yasaklanmış.
İstanbullular da Melih Gökçek gibi fişekleri gündüz vakti patlatırlar artık...
Haldun Ertem
Sıvış
Esad rejiminin Halep’te 2 gündür yığınak yaptığını söyleyen Hillary Clinton, bunun Türkiye için kırmızı çizgi olabileceği uyarısında bulundu. Hillary Cilinton Türkiye’yi resmen kışkırtıyor...
Oysa dün açıklanan ANAR anketinde halkın yüzde 56’sı Suriye’ye müdahaleye karşı çıktı. Aklı başında hiç kimse bizi ilgilendirmeyen ve dünya savaşına kadar uzanacak bir belaya balıklama atlamak istemez. Ama halk devre dışı bırakılırsa o başka. Aklımıza Birinci Dünya Savaşı öncesi geliyor. Alman yanlısı birkaç kişinin halktan ve meclisten habersiz Alman Büyükelçiliği ile kafa kafaya verip ülkeyi savaşa sokması. O hava esiyor...
Abdullah Gül’e
Abdullah Gül’e
“Türk Dili Ödülü” verilmiş.
Wooaavvv! Zupppeeerrr! Çaaakkk dostum!
Fahrettin Fidan
Göç - ük
Göç - ük
Yaz kararnamesi, kış kararnamesi derken yargı hallaç pamuğu gibi atılıyor...
Yaz kararnamesi ile 2335 hakim ve savcının yerleri değişiyor...
Ne demek bu? Tenzil ve terfiler bir yana... Yüzlerce yargıç ve savcı ailesinin bir kentten ötekine göçü demek. Evlerin boşaltılması, yeni evlerin tutulması, taşınma derdi, çocukların okulu, ailelerin parçalanması... Savcı ve yargıçlar bildiği dosyalardan ayrılacak, yüzlerce yeni dosyanın içine düşecek... Bu kadar çok tayinin yapılması (olağan tayinler hariç) bir önceki tayinlerde isabetsizlik olduğunu da göstermiyor mu? Önceki tayinler isabetli yapılsa bu kadar büyük bir kitlenin atanması gerekir miydi? Yargı Sen Genel Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu geçen yıl Ankara’dan İstanbul’a gönderilmişti. Bu defa Çankırı’ya atandı. Adalet en çok Adalet Bakanlığı’nda aranır olduysa, gerisini hesap edin...
Akil
Akil
CHP’nin akil adamlar önerisi üzerine Radikal gazetesi akil adam önerileri yapmaya başladı...
İsimlerden bazıları şunlar:
Yaşar Kemal, Sezen Aksu, Cem Boyner, Leyla Zana, Orhan Miroğlu, Mehmet Bekaroğlu, İshak Alaton, Rakel Dink, Ahmet Türk, İsmail Beşikçi...
Önerilen isimler arasında bugüne dek terör örgütü PKK’yı kınamış üç isim sayabildik..
Akil adamları seçecek akil adamları bulmak lazım önce... Diye düşünüyoruz...
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları