Orhan Kural
Melih Aşık: Elektrik fiyatını vatandaşa bırakmak yeni bir vaat.
Profesör Orhan Kural’ı, eşsiz bir dünya dostunu kaybettik.
1998’de Türkiye Gezginler Kulübü kurucusu oldu.
Kurduğu topluluklarla yaşamı boyunca 100’den fazla ülkeyi ziyaret etmişti.
Müthiş bir sigara düşmanı daha doğrusu temiz hava dostuydu.
Yaşanabilir bir çevre için hiçbir kavgadan kaçınmadı.
Kaldırıldığı hastanede koronavirüsten yaşamını yitirdi.
Henüz 70 yaşındaydı; tıbbın ne yapıp edip onu yaşatması gerekirdi. Olmadı.
Bir konferansının tutanakları elimizde. Ramazan günü yaptığı konuşmada diyor ki:
“Türkiye, Dünya Guinness Rekorları’na göre en çok ekmek israf eden ülke. Günde 22 bin kişi açlıktan ölürken Türkiye’de her gün 6 milyon ekmek çöpe atılıyor. Bu, milyonlarca aç insana yapılan bir haksızlıktır. İsraf dinimizde haramdır, şeytanla iş birliğidir.
Yıllardır verdiğim ve bir dünya rekoru olan (dünyada 63 ülkede ve 81 ilimizde) beş bin konferansla bunları anlatıyorum.
Sofranızda ekmek bırakırken lütfen vitrinlere bakarak yutkunan çocukları, Suriyeli mültecileri unutmayın. Lütfen bundan böyle birbirinizle yediğiniz yemeğin resmini özellikle ramazan ayı süresince paylaşmayın.”
Orhan Kural’ı saygıyla uğurlarken, kızı, değerli sinema yazarı Nil Kural ve tüm yakınlarına başsağlığı diliyoruz.
AYAKÜSTÜ VAATLER
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu son grup toplantısında Mardin’de elektrik faturalarının milleti perişan ettiğini ifade ettikten sonra:
“CHP iktidarında, elektriği vatandaşa istediği koşullarda vereceklerini, gerekirse devletleştireceklerini” kaydetti.
Elektrik fiyatını vatandaşa bırakmak yeni bir vaat.
Peki, bu ve benzeri vaatler hangi programda yer alıyor? Bir partinin kurultayca hazırlanan programı olur. Bu programda gelir kaynakları belirtilir. Para nereden gelecek nereye gidecek? Ayrıntılarıyla anlatılır. Ondan sonra bu program uyarınca vaatlerde bulunursunuz. Vatandaş da programı ölçer biçer inceler. Aklı yatarsa oyunu size verir.
CHP’nin böyle bir programı yok. Projeleri yok. Mucize yaratacak kadroları yok. Vaatleri zengin. Ama kaynağı belli değil.
Bir de elektrik şirketlerini devletleştirme vaadi çıktı ortaya. Bunlar böyle ayaküstü konular olabilir mi?
AYFON
İstanbul Bahçelievler Belediye Başkanı Dr. Hakan Bahadır, yeni yıl öncesi Belediye Meclis üyelerine ufak! bir jest yapmış. Her birine fiyatı 11 bin lira olan Pro 11 model cep telefonu hediye etmiş. Parayı tabii ki cebinden değil, belediyenin kasasından ödemiş.
CHP Bahçelievler İlçe Başkanı Özgür Çelik, kendi üyelerinin de “hediye”yi kabul ettiklerini duyunca her birini aramış. Böyle bir “hediye”nin etik olmadığını söyleyerek iade etmelerini istemiş. Aldığı cevap:
“Biz telefonları zimmet karşılığı, görev süremiz bitince iade etmek koşuluyla aldık. O yüzden iade etmeyi düşünmüyoruz.”
Üyeler sıkı sıkıya yapışmış Pro 11 telefonlara. Gerçi ellerindeki Iphone 6 veya 7 modelleri falan aynı işi görür ama Pro 11 daha fiyakalı. Uzaktan bakıldığında da cesametinden son model olduğu anlaşılıyor. Kimse alamaz onu ellerinden.
BİZ
Türkiye ile ilgili siyaset analizlerini, sağ sol tartışmalarını, eğilim araştırmalarını okurken aklımıza hep Amerikalı yazar John Steinbeck’in Amerikan toplumuyla ilgili tespiti gelir:
“Sosyalizm köklerini Amerika’da bulamaz; çünkü fakirler burada kendilerini sömürülen bir sınıf olarak değil, geçici olarak sıkıntı yaşayan milyonerler olarak görmektedir.”
Türk toplumuna da bir an bu mercekten bakar mısınız?
AHLAK
Sosyal medya çalkalanıyor. Kemal Kılıçdaroğlu demiş ki:
“Sen asıl vergiyi alınması gereken yerlerden alacaksın. Uyuşturucu ticareti yapan adamdan vergi alacaksın, organ ticareti yapan adamdan alacaksın.”
Kılıçdaroğlu gerçekten böyle mi söylemiş?
Hayır. Konuşma bandını izledik. Kemal Bey şöyle diyor:
“...Uyuşturucu paraları, organ ticareti yapanların paraları, fuhuş üzerinden para kazananlar, insan ticareti yapanlar kazandıkları paraları Türkiye’ye getirirlerse sıfır vergi, şu kendisini muhafazakâr olarak tanıtan partiye bakın...”
CHP lideri iktidarı eleştiriyor. Lafın yarısını kesip tersyüz etmişler. Böylece herkesi yanıltıyorlar.
PEYNİR
Ulusal Süt Konseyi tarafından süt üreticilerine bir tavan fiyat konulmuştu: 2 lira 30 kuruş. Yem ve diğer girdilere sık sık zam yapıldığı halde süt taban fiyatı bir yıl boyunca sabit tutuldu. Enflasyon üreticinin sırtına bindirildi. Önümüzdeki ay başından itibaren süt taban fiyatı 2 lira 80 kuruşa yükseltiliyor. Süt fiyatı sabit tutulmasına rağmen peynir, yoğurt gibi ürünlere bir yılda yüzde 50 dolayında zam yapan sütlü mamul üreticileri bu küçük artışı da fiyatlara bol bol yansıtacaktır kuşkusuz. Çünkü onlar örgütlüler. Anti tekel yasalarını aşmayı da iyi biliyorlar.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları