Özalizm ne idi?
Melih Aşık; Bir gün Semra Hanım devasa bir markete gitti. Nereden haber almışlarsa iş adamları o markete ondan evvel vasıl olmuşlardı. Marketteki manzara şöyle idi: Semra Özal önden yürüyor, heyet arkadan onu takip ediyordu.
Cüneyt Ülsever’i son olarak Hürriyet Gazetesi yazarlığıyla tanıyoruz. Daha önce uzun yıllar bankacılık yapmış, bir ara ANAP’ta çalışmış, Turgut Özal’ın yakınında bulunmuştur. Cüneyt Ülsever anılarını “Hatırladığım Kadarıyla Hatırladığım Şekliyle HAYATIM” adlı kitapta topladı. Renkli anılar ve olaylarla dolu bu kitaptan bir bölümü aktaralım. Turgut Özal, başbakanlık döneminde Davos toplantılarına katılmaktadır. Eşi Semra Hanım yanındadır. Cüneyt Ülsever Davos’ta gördüğü sahneleri şöyle aktarıyor: “... Davos’ta bir gün bir lokantada Andreas Papandreu’yu iki- üç arkadaşıyla yemek yerken gördüm. Bir öğle yemeğinde keyifle şarap içip, balık yiyorlardı. Samimi hareketlerinden yakın arkadaş oldukları çok belli oluyordu. Masada kahkahalar, şakalaşmalar gırla gidiyordu. Yunanistan Başbakanı’nın etrafında ne bir iş adamı ne de korumalar veya bürokratlar vardı. Düşündüm. Bizim Başbakan tek başına adeta tuvalete bile gidemiyor. Etrafı sürekli ama sürekli iş adamları, bürokratlar ve bir sürü korumayla dolu oluyor. Ben o güne kadar Ortadoğu’nun sınırlarının Türkiye’nin güneydoğusundaki sınırlarda başlar sanıyordum. O gün anladım ki, Ortadoğu Türkiye-Yunanistan sınırından başlıyor.
***
Semra Hanım nereye gitse yanında büyük bir iş adamı heyeti bulunuyordu. Bir gün Semra Hanım devasa bir markete gitti. Nereden haber almışlarsa iş adamları o markete ondan evvel vasıl olmuşlardı. Marketteki manzara şöyle idi: Semra Özal önden yürüyor, heyet arkadan onu takip ediyordu. Özal ne zaman bir ürüne baksa bir hırkayı eliyle yoklasa, hırka yerine konulur konulmaz hemen bir iş adamı hırkayı alıyor ve kasanın yolunu tutuyordu. Her bir iş adamı böylece sıralarını savdılar. Dikkat ettim, dışarıda iş adamının aldığı “hediye” bir yetkiliye teslim ediliyor, iş adamı yetkiliye kendi adını ve aldığı hediyeyi not aldırıyordu!”
***
Türkiye oralardan geçip geldi…
FETİH
Hâlâ süren bir tartışma… İstanbul, Fatih Sultan Mehmet tarafından fetih mi edildi işgal mi edildi?
Orta yol...İstanbul’u Fatih Sultan Mehmet fethetti, gecekondu ağaları, rantiyeler, yapsatçılar ve aç gözlüler işgal etti…
BEYAZ
Ülkemizde otomobiller en çok hangi renktedir?
Dikkat etmemiştik, öğrendik: Beyaz renkteymiş... Son yıllarda beyaz renk azalmasına rağmen halen trafikteki otomobillerin yüzde 40’ı beyazmış. Neden?
Çünkü beyaz otomobiller daha ucuz... Başka renk vuruldu mu fiyat artıyor...
Halkımız arabaya binlerce lira sayarken tasarrufu renkte yapıyor, renk zevkinden vazgeçiyormuş. Kimileri de beyaz rengin kir göstermediği, bu yüzden tercih edildiği iddiasında. Batı ülkelerinde ise beyaz araçlar azınlıktaymış...
Bunları Mehmet Ali Kılıçbay dostumuzun sosyal medyadaki notundan öğreniyoruz...Otomobil kültürümüzü bilvesile artırıyoruz…
RUHBAN
Fener Rum Patriği Bartholomeos’un ekümenik sıfatıyla İsviçre’deki Ukrayna konferansına katılması tartışılırken...
17 Haziran tarihli bir gazetedeki habere emekli diplomat Tugay Uluçevik dikkat çekiyor...
Bartholomeos konferans sırasında Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile de görüşmüş...
Haberde görüşme ile ilgili şöyle deniyor:
“Yunan hükümet kaynaklarına göre, “Görüşmede, Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden faaliyete geçmesi ile ilgili olarak, son dönemdeki olumlu hareketlilik için duyulan memnuniyet dile getirildi.”
Anlaşılıyor ki, Heybeliada Ruhban Okulu konusunda da Yunanistan ve Patrikhane’yi umutlandıran gelişmeler var.…
NOT
Muhalefetin görevi iktidara akıl öğretmek mi, yoksa bir iktidar programı hazırlayıp iktidarı o yoldan sıkıştırmak ve kendine çekidüzen vermeye zorlamak mı?
Karar vermeli…
ŞEHİR MÜZESİ
‘Haydarpaşa Dayanışması’ geçen pazar günü 649. eylemini yaptı. Tarihi garın korunması için bir araya gelen yurtsever insanlar, tam 11 yıldır her pazar günü garın önünde “Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak” diye haykırıyor, kentin bu önemli simgesini dirençle savunuyorlar.
Onarımı nihayet bu yıl bitecek olan Haydarpaşa’nın tekrar gar olması ne kadar mümkün bilemiyoruz… Ancak İstanbul’un en büyük ihtiyaçlarından biri şehir müzesi olup, Haydarpaşa Garı böyle bir müze için çok uygun bir yapıdır. İstanbul’un anılarını taşıyan eserler zaman içinde ufalanıp gidiyor. Böylesine bir tarih mirası ancak bir şehir müzesi ile korumaya alınabilir. Haydarpaşa Garı bu açıdan ele alınmalı, şehir müzesi olarak düşünülmeli... Ekrem İmamoğlu’nun şehir müzesi vaadini hatırlatırız…
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları