Tarih:
14.11.2014
Özür ve öfke
Melih Aşık; Genel Başkan Kılıçdaroğlu, Tanrıkulu, Bekaroğlu gibi isimleri bu konuşmaları yapmak için mi yönetime getirdi acaba?
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun bir tv programında Dersim olayları hakkında:“Ben CHP adına, Genel Başkanım adına o zaman acı çeken herkesten özür diliyorum” demesi parti içinde öfke yarattı. Şahin Mengü, Dilek Akagün Yılmaz, Ali Rıza Öztürk gibi milletvekilleri yanında eski milletveki Onur Öymen de tepkiliydi. Dedi ki:
- CHP’nin kuruluşundan bu yana sebebi ne olursa olsun hiçbir parti yöneticisi Atatürk’ü ve Atatürk dönemini suçlamamıştır. Özür dilemek bir şuç işlendiğini kabul etmek demektir. Kim suç işlemiştir? Ayaklanmacılar devlete saldıracak, askerimizi öldürecek, köprüleri yıkacak, devlet dairelerini tahrip edecek ve siz ayaklanmacıları değil de, ayaklanmayı bastıran devleti suçlayacaksınız. Tabii ki bastırma sırasında bir takım aşırılıklar olmuş olabilir. Ama bu konuyu tarihçilere bırakmak gerekir. Tarihten, bugünün siyaseti için malzeme çıkarılmasına izin veremeyiz.
- Genel Başkan’ın tavrı ne olmalıdır?
- Hiçbir genel başkan şimdiye kadar hiçbir parti yöneticisinin Atatürk’ü suçlamasına izin vermemiştir. Ben Sayın Genel Başkanın bu konuşmayı kınamasını ve Atatürk’ten özür dilemesini bekliyorum.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, Tanrıkulu, Bekaroğlu gibi isimleri bu konuşmaları yapmak için mi yönetime getirdi acaba?
ÖZÜR
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da yardımcısı Tanrıkulu gibi Dersim’le ilgili özür dilemeyi düşünüyor mu? Hayır... 2008 yılında Genç Bakış programında bu sorulunca Kemal Bey’in cevabı:
- Ben Tuncelilliyim yani o coğrafyadan gelen birisiyim. 1938’de bir acı olay yaşanmıştır ama bu acı olayın tarihteki yerini ve konumunu çok iyi değerlendirmek lazımdır. O coğrafyada isyan olmasın diye özel bir yasa çıkarılmıştır. Dersimliler vergi ödemesin diye... Yine okullaşma başlatılmıştır ama sonuçta o coğrafyada bir isyan çıkmıştır ve isyan bastırılmıştır. Dolayısıyla özür dilemek veya dilememek gibi değil o günün koşullarında olan bir olaydır dolayısıyla bu olayı öyle Cumhuriyet tarihinin çok derin ve karanlık bir olayı gibi algılamamak gerekir.
Cidde’de bire bir aynısı yapılan Hazreti Muhammed’in evinin küçüklüğü ziyaretçileri hayrete düşürüyormuş.
İslamcı geçinen liderler niye İslam Peygamberini örnek almıyor acaba?
Akif Kökçe
Gökçek klasiği!
Ankara’da Büyükşehir Belediyesi’ne ait otoparkların toplam araç kapasitesi 5 bin 312. Belediye, daha doğrusu Melih Gökçek bu otoparkları kendisi işletmek varken kiraya vermeyi tercih etmiş. Nasıl bir ihale ve kira bedeliyle mi? CHP milletvekili Aykut Erdoğdu anlatıyor.
“İhale Yasası’na göre kiralamayı şeffaf ihale yoluyla yapması gerekirken bunu yapmamış. O yetmezmiş gibi sözleşmeleri, kendisinden sonra gelecek belediye başkanlarının da elini - kolunu bağlayacak şekilde 25 yıl gibi uzun bir süreliğine yapmış. O da yetmemiş, park yerlerini komik fiyatlarla devretmiş. Kiralama işinde yolsuzluk ve usulsüzlükler için Truva atı olarak kullandığı belediyeye ait ANFA şirketini aracı yapmış. Otomobil başına günlük 55 kuruştan ANFA’ya kiraladığı yerleri ANFA üzerine 10 kuruş koyarak 65 kuruştan üçüncü şahıslara, yani yandaşlara kiralamış. Üçüncü şahıslar 65 kuruşa aldıkları yerleri halka on kat pahalıya kiralıyorlar. Aradaki fahiş kârın tamamını kendi ceplerine mi atıyorlar yoksa birileriyle paylaşıyorlar mı bilemiyorum! Belediye’nin bu işten 25 yıl sonunda uğrayacağı zarar 2 milyar lira civarında olacaktır. Benzer durum bilboardlarda da yaşanıyor....”
Peki ne olacak? Hiç.. Melih Gökçek, etkili ve yetkilileri hoşnut ettiği için ne siyasi ne hukuki sorgulamaya muhatap olmaz. İşi götürür.
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları