Paket - Maket

Melih Aşık, Paket: ''Türkiye’yi prangalarından kurtaracağız...'' gibi iddialı sloganlarla açıldı...

Paket: “Türkiye’yi prangalarından kurtaracağız...” gibi iddialı sloganlarla açıldı. En önemli iki maddesi kamuda türban ve anadilde eğitim idi. Başbakan dedi ki:
- Özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitim verilmesini mümkün hale getiriyoruz.
Yani İngiliz, Fransız, Alman kolejleri gibi özel Kürt kolejleri de olacak artık...
Aynı Başbakan geçen ağustos ayında tam tersini söylemişti. 16 Ağustos’ta Türkmenistan dönüşü uçakta Hürriyet temsilcisi Metehan Demir, Başbakan’a soruyor:
- Pakette anadilde eğitimin önü açılıyor deniyor. Ne boyutta düzenleme?
- Hayır yok. Özel okullarda da yok. Biz, ülkemizi bölecek konular üzerinde adım atamayız. Zamanlama çok önemli. Zamanlamayı iyi yapmazsanız ülkemize yazık edersiniz. Biz zaten okullarda anadili öğrenme imkanı sağladık. Ama anadil ile eğitimin önünü açarsanız resmi dili zedelersiniz.
Altı hafta önce ülkeyi bölecek bir adım 6 hafta sonra pakete girmiş.
Burada önemli olan anadil konusu değil. Önemli olan Başbakan’ın 6 hafta önce söylediği sözden çarketmesi. Terör örgütüne “bastırırsan bizden her türlü tavizi alırsın” cesaretini vermesi...
PKK terörü bu hatalar yüzünden ülkeyi teslim aldı...
Paketin özeti mi... En güzel yorumu Yard. Doç. Fatih Yaşlı yapıyor:
“Yeni rejimin yeni resmi ideolojisine uygun yasal düzenlemelerin adı demokratikleşme olmuş.”

Sinsi paket!

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Demokratikleşme Paketi”nde önümüze koyduğu seçim sistemiyle ilgili iki seçenek; birincisi barajın yüzde 5 olduğu, her bölgeye 5 milletvekilinin düştüğü daraltılmış seçim bölgesi sistemi... İkincisi barajın görüntüde sıfır, gerçekte yüzde 10’dan da çok daha yüksek olduğu dar bölge sistemi.
Tecrübeyle sabittir ki, her ikisinde de sistem en büyük avantajı en büyük partiye sağlıyor. İkinci ve sonraki partiler derece derece hak ettiklerinden daha az milletvekili çıkarıyor. Uygulandığında karşımıza çıkacak manzara az çok belli; Güneydoğu‘daki milletvekillerini BDP, diğer bölgelerdekini AKP alacak... Geriye ne kalırsa CHP ve MHP’ye onlar kalacak.
İkisine de mi karşısınız? O zaman demek ki bugünkü antidemokratik yüzde 10 barajlı sistemi istiyorsunuz!
Siyasi partilere devlet yardımının yüzde 7’den yüzde 3’e indirilmesi, ilk bakışta olumlu. Küçük partiler, örneğin İP biraz gayretle bu oranda oya ulaşırsa Hazine yardımından yararlanabilecek. O takdirde İP’nin oyları CHP gibi partilere gitmeyecek.

TÜRBAN

Demokrasi paketinde yer alan... Oy verme hakkına sahip herkesin, yani kamu görevlilerinin siyasi partilere üye olabilmesi ilk bakışta olumlu bir adım. Peki ya Türkiye gerçekleri açısından bakıldığında durum nedir? Gayet açık... İktidar partisine üye olanların başına devlet kuşu konacak, muhalefet partilerine üye olan sürgünlerden sürgün beğenecek... Asker ve polisler de bu hakka sahip olacak mı? O zaman tam şenlik... Bu arada... Kamu kuruluşlarında türbanlı memurelerin el üstünde tutulacağı, ayrıcalıklı muamele göreceği, türbansızların pek itibar görmeyeceğini şimdiden tahmin edebilirsiniz...
Bunlar demokrasiyi geriletecek kararlar...

Demokratikleşme paketinden
“Q, W, X”
harfleri çıktı...
Kutlu’yu “Qutlu”, Vedat’ı “Wedat”, Aksel’i “Axel”
olaraq yazınca
tam demoqrat olacağız demeqtir...
Aqif Qokche
***
Osmanlı’nın “tokatı” ile övünenler,
Cumhuriyet’in emperyalizme
attığı meşhur “tekmesini” niye küçümser acaba?
Akif Kökçe

Doktor

Tanışıklığımız da olan biyokimya uzmanı genç doktor hanım telefonda büyük mutluluk içinde şu müjdeyi verdi:
- Devlet hastanesine atandım çok mutluyum...
- Sizin zaten işiniz vardı, özel hastanede değil miydiniz?
- Evet özeldeydim, devlete geçtim.
- Özel devletten daha iyi değil mi?
- Nerdeee... Her şey karmakarışıktı. Paramızı zamanında alamıyorduk...
- Devletin maaşı daha düşüktür herhalde...
- Hayır devletin maaşı da özelden iyi... Sanırım dönerle birlikte 7 bin liranın üzerinde maaş alacağım...
Özelleştirmeyi savunan zevat bu tabloya ne diyecek acaba?

Melih Aşık / Milliyet