Tarih:
12.01.2013
Paris bilmecesi...
Melih Aşık yazdı, ''Ankara 'silah bıraktırma' konusunda ABD'yi ikna etti mi acaba? Edebilir mi?''
Paris’te biri PKK kurucusu üç kadının Kürdistan Enformasyon Bürosu’nda ölü bulunması üzerine Türkiye’de “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz” ilkesinin ne kadar uzağında bulunduğumuz bir kez daha görüldü. Haberle ilgili elde bilgi olmadan AKP sözcüsü Hüseyin Çelik “İç hesaplaşma” lafını ortaya attı. PKK tarafı ise aynı anda “Derin devlet” teşhisini koyuverdi. Kimse Fransız polisinin yapacağı soruşturmanın sonucunu beklemeye niyetli görünmüyor.Fransız polisi derken... Fransa PKK’yı terörist ilan eden AB’nin bir üyesi. Kentin orta yerinde bir PKK bürosu açılıyor. Ancak bu büroya yönelik bir koruma olmadığı gibi giren çıkanı gözleyecek bir kamera sistemi de kurulmamış... Siyasi cinayetleri çözmekte usta bir ülke mi diye sorarsanız... Tam tersine... 1975 yılında Asala’ca şehit edilen büyükelçimiz İsmail Erez’in katillerini henüz bulabilmiş değil Fransız polisi... Biz yine de son olayı aydınlatmalarını bekleyelim...
* * *
Biliyoruz ki... Büyük devletler terörü yıllardır Türkiye üzerinde baskı oluşturmak ve bölgede ikinci İsrail kıvamında bir Kürt devleti kurmak için kullanıyor. ABD Irak’ı yıllarca kana boğdu. PKK’ya dokunmadı. Batı ülkeleri teröre karşı savaşı destekliyor. Ancak Türkiye’ye sürekli savaşma anlaş tavsiyesinde bulunuyor. Neden? Çünkü PKK’yı kullanıyorlar.
Hal böyle olunca... Diyelim ki PKK liderleri silah bırakmaya karar verdi. Acaba onların arkasındaki ABD ve diğer Batı ülkeleri buna “he” der mi? İzin verir mi?
Hal böyle olunca... Diyelim ki PKK liderleri silah bırakmaya karar verdi. Acaba onların arkasındaki ABD ve diğer Batı ülkeleri buna “he” der mi? İzin verir mi?
Ankara “silah bıraktırma” konusunda ABD’yi ikna etti mi acaba? Edebilir mi?
Bir adam öldü...
Vapurumuz Kadıköy’den kalktı, 12.40 sularında Beşiktaş’ta Barbaros iskelesine yanaşıyorduk ki... İskele tarafından “Denize adam düştü!” çığlıkları geldi. Koşuşmalar oldu. Her kafadan bir ses çıkıyordu. Kalabalığı yarıp yaklaştık. İskele ile vapurun arasındaki yarım metre enindeki alanda bir adam çırpınıyor, boğulmamak için iskeleden sarkan dev lastiğe tutunmaya çalışıyordu. Ancak vapurla iskele arasına sıkışma ihtimali de var. Kaptan o yüzden gemiyi iskeleden uzaklaştırmak için uskurları çalıştırdı. Ne olduysa o anda oldu. Uskurlar çalışınca vapur biraz açıldı ama vapurla iskele arasında çok güçlü bir akıntı oluştu. Ve akıntı lastiğe tutunmaya çalışan adamı aldı iskelenin altına doğru sürükledi. Adam bir daha görünmedi. Devamını ajanslardan okuduk... Cesedi yarım saat sonra bulunmuş. Bir belediye işçisiymiş, adı Haydar Kayır, yaşı 43... Talihsiz adam herhalde işe yetişmeye çalışıyordu.
Düşündük ki... Vapurlardan iniş - binişlerde yolcunun her an denize düşme ihtimali bulunduğuna göre... Halat görevlilerine mutlaka kurtarma dersleri verilmeli. Çımacının hemen yanında bir cankurtaran simidi ile kısa bir halat bulunmalı. Ki denize düşen adamın hemen arkasından onu atarak yukarı çekmeyi sağlasın... Bizim vapurda simit vardı ama hayli uzaktaydı.
İkincisi... İskelelerde vapurdan inenlerin ayak bastığı yer kalın saclarla kaplanıyor. Yağmurda fevkalade kayganlaşıyor. O yüzden iskelelerin ilk ayak basılan kenarları lastik gibi kaymayan maddelerden yapılmalı... Bir süre ceza uygulanarak vapur yanaşmadan atlamayı caydırıcı kampanya da düşünülebilir... Tabii Şehir Hatları’nda insan hayatına önem veren birileri varsa...
Tekel
Üsküdar Belediye Meclisi’nin aldığı ilginç kararı Meclis’in CHP’li üyelerinden Doğan Tekel haber verdi:
- Kararın saçmalığına tepki gösterdik ama onaylanmasına engel olamadık, dedi...
Nedir karar?
Her türlü dini kurum, mabet ve eğitim kurumuna 100 metreden daha az mesafede içkili mekan açılamıyor malum... Bu uygulama uzun süredir devam ediyor.
Üsküdar Belediye Meclisi’nin aldığı kararla... Artık dini kurum, mabet ve eğitim kurumlarına 100 metredan az mesafedeki bakkal, büfe, market gibi işyerlerinde “tekel maddesi” satışı yapılamayacak. Yeni ruhsat verilmeyeceği gibi bu konumdaki işyerlerinin ruhsatları da iptal edilecek.
Kararda “tekel maddesi” dediği için... Bu karara göre içki yanında sigara satışına da izin verilmeyecek gibi görünüyor. Üsküdar öyle bir ilçe ki... Okul ve camiler arasında 100 metre mesafe bulmak neredeyse mümkün değil. Bu durumda özellikle merkezde içki satan bakkal, büfe, market bulmak artık imkansız hale geliyor. Gidişata bakın!
TeVe!
Başbakan Erdoğan, Öcalan’ın İmralı’daki hücresine TV cihazı konması talimatı verdiğini açıkladı... CHP milletvekili Ömer Süha Aldan diyor ki:
- Prensipte televizyon yasağı yoktur. Parasını kendisi vermek şartıyla tutuklu ya da hükümlüler hücre veya koğuşlarına televizyon alabilirler. Anlaşılan Öcalan’a belli sebeplerden yasak konmuş. Yasağı savcı koyar. Avukatların yapacağı haklı görürse yargıç kaldırır. Konulmuş bir yasak varsa, Başbakan emirle bu yasağı kaldıramaz. Yargıcın yetkisini üstlenmiş olur.
Şanlıurfa’da
bir köy kontör dolandırıcılığından köşeyi dönmüş.
Rahmetli sağ olsaydı ne derdi? Benim köylüm
işini bilir!
* * *
Fazıl Say’a destek vermek suç olmuş.
Bunlar daha iyi günlerimiz: Yakında selam vermek bile
suç olur!
Fahrettin Fidan
Esed
Okurumuz Ali Doğak diyor ki:
- Başbakanımız Afrika gezisindeki basın toplantısı sırasında birden fazla kere Suriye Devlet Başkanı’ndan “Beşar Esad” diye söz etti.
Neden uzun süredir demeçlerinde “Esed” derken birden “Esad” demeye başladı?
Acaba Suriye Devlet Başkanı’nın adı yurtiçinde “Esed”, yurtdışında “Esad” mı?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları