Patriot dramı...
Melik Aşık yazdı, Komşuya posta koyarken atacağı füzelere karşı koruma silahınız olmadığını akıl edememişsiniz...
Kendinizi Ortadoğu’nun lideri ilan ediyorsunuz. Öküze özenen kurbağa misali şişindikçe şişiniyorsunuz. İlk postayı komşunuz Suriye’ye atıyorsunuz. Liderine “seni devireceğim” diye meydan okuyorsunuz. Karşı taraf biraz diklenince küçücük ülkeden ürküyor, NATO’yu “aman yardım” diye imdada çağırıyorsunuz. Komşuya posta koyarken atacağı füzelere karşı koruma silahınız olmadığını akıl edememişsiniz. Yana yakıla patriot istiyorsunuz. Patriotlar geliyor. Parasını size ödetiyorlar. Ama tetiği size vermiyorlar. Bu silahları bambaşka amaçlar için de kullanabilirler. O yüzden komşularla kanlı bıçaklı oluyorsunuz. İran, Rusya, Irak, Suriye sırayla posta atıyor. Yutkunuyorsunuz. Karizmanız dibe vuruyor. Çok muhtemel bir İran-İsrail savaşında ilk hedef olmayı garantilemişsiniz. Halkınızı topun ağzına koymuşsunuz. Ne adına? Soruya mantıklı yanıt alamıyorsunuz.
* * *
Antalya’da geçen hafta yapılan Güvenlik ve İşbirliği toplantısında önemli konuşmalar yapıldı. Eski NATO Askeri Komite Başkanı ve Almanya eski Genelkurmay Başkanı Klaus Naumann orada dedi ki:
- Patriotlarla birlikte gönderdiğimiz askerlerin kimyasal silahlara karşı özel giysileri vardır. Bölgedeki Türk askerlerinde de bu giysilerden bulunması lazımdır...
Naumann, bir tank fiyatına bölgedeki askerlere yetecek koruyucu malzeme alınabileceğini sözlerine ekledi.
Bizim askerlerin korunmasını kimse söz konusu etmediği gibi sivil halkın kimyasallara karşı korunması için alınan bir önlemi de şimdiye dek hiç duymadık. Asker ve bölge halkı Allah’a emanet edilmiştir.
Bütün bunlar ne adına? Kim yanıt verecek soruya?
Bir kasıtlı haber
Zaman gazetesinde bir kasıtlı haber yayımlandı.
İnternet andıcı davası nedeniyle mahkeme, Genelkurmay’dan harddiskleri istemiş.
Harddiskleri inceleyen Naip Hâkim Hüsnü Çalmuk, sonucu bir raporla mahkemeye bildirmiş.
Gazete diyor ki:
“Hazırlanan raporda, öncelikli olarak bazı üst düzey gazeteciler ile askerler arasında sıkı bir ilişkinin olduğu belirtiliyor. Genelkurmay Bilgi Destek Dairesi tarafından hazırlanan makalelerin de bu isimler üzerinden kamuoyuna ulaştırıldığının altı çiziliyor. TSK tarafından gönderilen metinlerin, bazı köşe yazılarından birebir çıktığı savunuluyor.”
Raporu inceleyen Avukat Hüseyin Ersöz Zaman’ın haberiyle ilgili şu açıklamayı yaptı:
“Haberde bazı gazetecilerin isimleri verilmek suretiyle Genelkurmay’ın yönlendirmesi ile haberler kaleme aldıkları ifade edilmiştir.
Ancak haberin aksine rapor içeriğinde bu yönde bir bilgi bulunmamaktadır.
Naip Hakim Raporu’nda Genelkurmay Bilgi Destek Şubesi içinde ‘ELMEK’ adı verilen bilgi notları kaleme aldığı, bu yazıların bir kısmının ise akademisyen ve hukukçular tarafından yazıldığının anlaşıldığı ifade edilmiştir.
Bu yazıların köşe yazarlarına e-mail yoluyla sahte isimler ve e-mail adresleri kullanılarak gönderildiği belirtilmiştir.
Yani gazetecilerde, bu e-maillerin sıradan bir vatandaştan geliyormuş algısı yaratılmıştır.
Rapor içeriğinde ‘ELMEK’ adı verilen söz konusu yazıların, gazeteciler tarafından haberleştirilmesi yönünde bir talimat ise bulunmamaktadır...”
Zaman gazetesi raporu çarpıtarak ve yorumlar ekleyerek suça dönüştürmüş... Birileri de bu yalanları alıp televizyon ekranlarında laf diye anlatıyor. Ayıptır...
Dünyanın yüzde 23’ü Müslümanmış.
Şeeeyyy... Bu yüzde 23’ün içinde hırsızlar, uğursuzlar, ihaleye fesat karıştıranlar, çocuk tacizcileri yoktur inşallah!
Fahrettin Fidan
Yangaz
Başbakan Erdoğan, Göktürk 2 uydusunun uzaya fırlatılmasını izlemek üzere ODTÜ’ye geliyor. 3600 polis, 105 koruma aracı 20 zırhlı araç ve 8 TOMA eşliğinde ODTÜ’ye gelen Başbakan Erdoğan’ı protesto eden öğrencilere polis gaz bombalarıyla saldırıyor. ATV ana haberinde olay şöyle veriliyor:
“Uydu atılmasına karşı çıkan bir grup ODTÜ’yü savaş alanına çevirdi.”
Sabah gazetesi de Çin füzesiyle uzaya uydu gönderilmesini şöyle manşetliyor:
“Uzay Gücü Türkiye”
Altında başka bir haber:
“İşte Almanya’dan gelecek Patriot”
Uzay gücü Türkiye’nin Patriot alacak parası yok neticede...
Prof. Dr. Haberal
“2009’dan beri suçumu öğrenemedim” diyor.
Ergenekon davasında yalnızca tanıklar değil, suç da gizli!
* * *
Yabancı askerler Şanlıurfa, Gaziantep ve Kahramanmaraş’ta konuşlanacak.
İnsaf yahu!
Şanlı, Gazi, Kahraman unvanları bu şehirlere
yabancı askerleri kovdukları için verilmemiş miydi?
Akif Kökçe
Adalet
Rutkay Aziz, Taner Barlas ve Ümit Denizer’den oluşan “Perdeci Oyuncuları” adını Muhsin Ertuğrul’un yazılarına attığı “Perdeci” imzasından alıyor. Ümit Denizer tarafından kaleme alınan ilk oyun önceki akşam Trump Towers’ta ilgiyle izlendi.
Tek perdelik oyunda tarih de siyasallaştırılarak “adil yargılama”dan mahrum bırakılan üç vaka ele alınıyor: Sokrates, Galileo, Sacco ile Vanzetti. Zaman içinde yargılayan merciler değişiyor; M.Ö. 5. yüzyılda Atina’da, Beş Yüzler Meclisi, 1633 yılında Roma’da, Engizisyon ve 1927 yılında Boston’da bir mahkeme, yargılayan rolünde... Her üç davada ortak çiğnenen ise “adil yargılanma” hakkı...
Ne var ki yıllar hatta yüz yıllar da geçse sanıkların suçsuzlukları ortaya çıkıyor. Çünkü eninde sonunda adalet duygusuyla hareket eden erdemli yurttaşların iradesi ağır basıyor...
Asker vesayetinin kalkmasından doğan boşluğu ne doldurdu?
Polis vesayeti...
Haldun Ertem
Milliyet/Melih Aşık
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları