Tarih:
10.05.2016
Politik sefalet
Melih Aşık; CHP’nin 'Anayasa' diye bağırarak meydanlara çıkması gerekiyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu konuşuyor:“TBMM’de bir tiyatro oynanıyor, dokunulmazlık tiyatrosu. Emin olun hayatımda bu kadar saçma bir şey görmedim. Meclis çoğunluğu AKP’nin elinde, istediği zaman istediği kişinin dokunulmazlığını iki saat içinde kaldırır. Vatandaşlarıma sesleniyorum, bu dokunulmazlık tiyatrosuna inanmayın, milleti kandırmak istiyorlar.”
Bu konuşmayı hayretler içinde dinleyenlerin aklına gelen ilk soru:
- Eğer bu milleti kandırmak için düzenlenen bir tiyatro ise neden daha ilk günden olumlu oy vereceğinizi açıkladınız...
CHP Genel Başkanı belli ki tutarlı düşünme zorluğu içinde...
Türkiye’nin şu gün çok kritik sorunları var. En önemlisi Anayasa’nın askıya alınmış olması. Anayasa’ya bağlı ve tarafsız kalacağına yemin etmiş olan Cumhurbaşkanı, istifa ederek ayrıldığı partiyi dışardan yönetiyor, partinin liderini ve başbakanı azlediyor, yenisini atamanın çalışmalarını yapıyor. Neticede... Anayasa değişmeden başkanlık sistemi yürürlüğe konmuştur. Türkiye’nin en ciddi meselesi budur. Yarın külliye tarafından mesela CHP’nin lağvedildiği açıklansa Genel Başkan Kemal Bey ne diyecek? Kendisi Anayasa’ya aykırı dokunma yasasına oy vermiyor mu? Üstelik bugüne dek ne “Fiili olarak başkanlık sistemine geçilmiştir” ilanına itiraz etti, ne “parlamenter sistem bekleme odasına alınmıştır” açıklamasına...
CHP’nin “Anayasa” diye bağırarak meydanlara çıkması gerekiyor.
SOKAK
Toplumu sindirmek için devlet terörü bile yetmez oldu, sokak terörü başladı. Hürriyet gazete binasının, gazete yazarı Ahmet Hakan’ın, peşinden CHP Düzce İl Başkanı’nın, son olarak da Can Dündar’ın uğradığı silahlı saldırı sokak terörünün hızlandığını gösteriyor.
Nedir olayların ortak yönü... Birileri, yönetenlerin yarattığı durumdan vazife çıkarıyor, yukardan hedef gösterilen kişilere saldırıyor, suç işliyor ancak bu suçtan dolayı küçük bir ceza görse de sonradan ödüllendirileceğini biliyor. Bu saldırganlardan biri Spor Bakan Yardımcısı yapıldı malum. Bu kaos ters de tepebilir. Akıllarda bulunsun...
Londra Belediye Başkanlığını Müslüman aday kazandı.
Laiklik böyle bir şey işte…
Şeriatla yönetilen ülkede başka dinden değil, başka mezhepten adaylara bile izin yok!
Akif Kökçe
ANIT
Erzurum’un Oltu ilçesinde, M.Ö. 9’uncu yüzyıla ait olduğu tahmin edilen insan figürlü dikilitaşın üzerine birileri spiral boyayla “Devrimci sol” yazmış.
Belediye personeli de gelmiş, yazıyı makineyle tıraşlamış. Böylece taş üzerinde kalıcı hasar oluşmuş.
Bir ülkenin tarihi ve kültürel zenginliği o ülkedeki tarihi eserlerin çokluğu ile ilgili değildir. Ya neyle ilgilidir? Halkın o zenginliğin farkına varacak kültür sahibi olmasıyla...
HACIR
Halk TV’de pazar günü Gürkan Hacır’ın “Şimdiki Zaman” adlı programında Erol Mütercimler çok önemli bir iddia attı ortaya:
- Ahmet Davutoğlu görevden alınmadan 20 - 25 gün önce Pennsylvanya’ya bir elçi gönderdi, dedi...
Kimi gönderdi, neden gönderdi... Davutoğlu Gülen’den ve ABD’den medet mi umdu? Bekleyelim öğrenelim...
Paşa istifa ederse!
Şairimiz Nâzım Hikmet 1930 yılında Hür Adam gazetesinde “Fıkracı” imzasıyla düz mizahi yazılar yazıyor. 12 Aralık 1930 tarihli yazısında bakınız ne diyor:
“Bir mecliste münakaşa ediliyordu. Biri dedi ki :
- İsmet Paşa artık istifa etmelidir…
Öteki itiraz etti:
- İsmet Paşa istifa ederse onu yerine kimi getireceğiz? Meydanda kim var? Ha, söylesene!
***
Talat Paşa ne zaman sıkışsa etrafındakilere:
- Ben bu sadaretten istifa edip çekileceğim ama yerime kim gelecek? Meydanda kim var? Kimi getirebilirsiniz? dermiş.
***
Araplar Irak’ı zaptettikleri zaman mahalli maliye idaresine bir Musevi’yi getirmişler. Ve bunu merkezi hükümete şu suretle bildirmişler:
“Aradık taradık, maliye idaresine bu Musevi’den başka bulamadık… Eğer bu tayin tasvip olunmazsa onun yerine kimseyi getiremeyiz.”
Halife Ömer buna şu suretle cevap vermiş:
“ Ya Musevi ölürse?...”
***
Özetle... CHP’de bugün yaşanan “Parti lideri artık gitsin - Ama o giderse daha iyisi mi gelecek” tartışması yeni değil. Ta 1930’lara, oradan da 4 halife devrine kadar uzanıyor. Atatürk’ün sözü de buraya uyar: “Ehveni şer, şerlerin en kötüsüdür.”
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları