loading
close
SON DAKİKALAR

Sahteyi görmediler

Melih Aşık
Tarih: 29.01.2014

Melih Aşık; Sahteliği TÜBİTAK raporuyla iki hafta önce açıklanan 5 no’lu harddiski Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın kurduğu bilirkişi heyeti ‘üç yıl önce’ inceledi...

Sahteliği TÜBİTAK raporuyla iki hafta önce açıklanan 5 no’lu harddiski Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın kurduğu bilirkişi heyeti ‘üç yıl önce’ inceledi... Ve 14 Ocak 2011 tarihli raporunda şöyle dedi:
“5 numaralı harddiskte mevcut manipülatif dosyaların tamamının 28 Temmuz 2009’dan sonraki bir tarihte ve sistem tarih/ saati değiştirilmiş başka bir bilgsayardan aktarılarak kaydedildiği kanaatine varılmıştır...”
Özetle... 5 no’lu harddiskin sahteliği bundan üç yıl önce kesinleşmişti...
Ayrıca aynı doğrultuda 20’nin üzerinde rapor vardı. Mahkeme bu raporları kaale almadığı gibi avukatların harddiski TÜBİTAK’ta inceletin talebine de yanıt vermedi...
TÜBİTAK’ın “sahtedir” raporu ancak üç yıl sonra, Balyoz sanıkları hüküm giydikten sonra Poyrazköy mahkemesinin talebi üzerine gerçekleşti. Eğer rapor dava sırasında verilse tertibi bozabilirdi.
Balyoz ve benzeri davalarda mahkemeler sanıkların lehine olabilecek kanıtları değerlendirmediler. Kilit tanıkları dinlemediler. Lehte kanıtlar ancak sanık yakınları ve avukatların çabaları sonucu ortaya çıkabildi.
Çok açık ki, kumpası kuran merkezin polis ve medya gibi yargıda da uzantıları vardı.
Adil yargılama yapan yargıçlar HSYK tarafından görevden alındı. Geri kalanlar kasıtlı yargılama ve kararlarla masum insanların yıllardır hapiste kalmasını sağladılar.
Sanık avukatlarından Salim Şen önceki akşam CNN’de bu savcı ve yargıçların yargılanması gerektiğini söyledi. Gelecek ne gösterir bilinmez...
Ama kumpasın kurbanları hâlâ hapiste...



Kaza: “Geliyorum”

Dostumuz, Kayseri’de 21 yolcunun ölümüyle sonuçlanan otobüs kazasından bir gün sonra Ankara’dan Bandırma’ya otobüsle gidip gelmiş. Yolculuk sırasında ve molalarda şoförlerle trafik kazaları üzerinde sohbet etme imkânı bulmuş. Dinlediklerinden sonra çok çok zorunlu kalmadıkça otobüs yolculuğu yapmamaya karar vermiş. Nedenini şöyle anlatıyor.
“Birkaç firmada çalışanlar hariç, otobüs şoförleri adeta evlerinde yatak yüzü görmeden yaşıyorlarmış. Örneğin Erzurum’dan hareket eden bir şoför İstanbul’a vardıktan bir - iki saat sonra yeniden yola koyuluyor, İzmir’e ya da Antalya’ya gidebiliyormuş. Orada da birkaç saatlik istirahatten sonra bu kez ver elini Karadeniz bölgesi olabiliyormuş. 10 - 15 günü bulan bu tür nonstop yolculuklar topu topu iki şoförle yapılıyormuş. Yolculuklar sırasında nöbetleşe otobüsün bagaj bölgesinde hücre gibi bir yerde uyuyorak istirahat edebiliyorlarmış. Tabii ki bu şekilde istirahat veya uyku asla yatakta yapılan istirahatın, uykunun yerini tutmuyormuş.”
“Kayseri’deki kaza sonrası tek konuşulan şey otobüsün arka tekerleklerinde kar lastiği olmasıymış. Evet, lastik önemliymiş ama asıl önemli olan kaza anında şoför kaç gündür yollarda, dolayısıyla uykusuz olduğuymuş.”



10 yıl nerede suç varsa “Ergenekon yaptı” diye geçti. Şimdi bir 10 yıl da nerede suç varsa “paralel devlet yaptı” diye geçer... Sen de yan gelir yatarsın... Ne âlâ memleket...
Demet Özel



HOROZ!

Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onuruna verdiği yemekte AB’ye üyeliğimizden söz ederken açıkça dedi ki:
“Bütün kriterlerini yerine getirseniz de AB üyeliğiniz Fransa’da yapılacak referandumda halkın vereceği karara bağlıdır...”
Yani... Havada bulut, AB’yi unut!
(Bu umutsuz gerçek daha önceki AB Bakanımız Egemen Bağış’ı da üzüntüye sevk etmiş, AB’ye karşılık İran’la ilişkilere ağırlık vermiş, Zarrab’la konuyu görüşürken yanlış anlaşılmış, rüşvetten kabine dışına atılmıştı. Ah bu AB...)



AKP,
“Cemaat tehlikeli bir yapılanma içinde” diyor!
Ne oldu? Yıllardır “Tehlikenin farkında mısınız?” diyenlere
“şizofrenik” diyorlardı...

* * *

Türkiye
“kısmen özgür” ülkeler arasında
yer almış.
Öyle!
Vatandaş için olmasa da
AKP’liler için “hukukun bile çiğnendiği”
özgür bir ülke...
Akif Kökçe



GS
Galatasaray en ünlü ve pahalı futbolculara sahip. Ama ligin öteki takımlarından farklı bir futbol oynamıyor... Neden? Çünkü yerli futbolcular Drogba ve Sneijder gibi isimlerin şöhreti altında ezildiler. Takım yavaşladı. Drogba ile Sneijder de bir süre sonra uyuklayan futbola uyum sağlayınca ortaya bu mehter takımı çıktı. Ne mi yapmalı? Şöhrete prim vermemeli, oyuncuları birbirine ezdirmemeli. Hele Hollandalının son maçta yaptığı gibi ünlülerin genç futbolculara bağırıp çağırmasına hiç izin vermemeli... Drogba ile Sneijder’i sezon sonunda göndermeli. Ahenkli bir takım oluşturmalı.



DELİ
Akıl hastanesinde delinin biri “Ben peygamberim” diye nutuk çekiyor, bir başka deli de “İnanmayın, o sahte peygamber” diye ortalıkta dolaşıyormuş...
İkinci deliye:
- Neden arkadaşına sahte peygamber diyorsun, diye sormuşlar...
- Yeryüzüne öyle bir peygamber göndermedim ki, demiş.

Melih Aşık - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları