Seçim endişesi
Melih Aşık; Netice: Silahı meşrulaştırmayacaksınız. Kanun dışına çıkanları ve onlara göz yumanları halkın gözünde mahkûm edeceksiniz. Siyasetçiye düşen budur.
Havada ağır bir seçim kokusu var. Bayramlaşmalar dâhil her türlü sohbet:
- Seçime ne diyorsun, kim kazanacak? sorusuyla bitiyor.
Tabii cevabı kimse bilmiyor.
Ancak şiddet kokulu olaylar belli bir tedirginlik yaratıyor.
Bazı parti binaları önünde patlayan silahlar. Kimi sözlü saldırılar.
Adıyaman’da Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik sözlü saldırı ve ardından Kemal Bey’in cevabı dikkat çekiciydi. CHP Lideri:
- Acılı insanlardan her türlü tepki beklenir, hoşgörülü olmalıyız, tarzında sözlerle bu olayı tatlıya bağlarken siyaset dünyasına da örnek oldu.
Kurşunlu saldırılara verilen “Korkmuyoruz” yanıtı ise bu denli tutarlı görünmedi.
Korku insani bir duygudur. İnsan korkar. Sık sık “Korkmuyoruz” demek de, karanlıkta ıslık çalmak gibi, bir biçimde korku içerir. Karşı tarafla “korkup korkmama” çizgisinde konuşmak yerine hukuk ve demokrasiyi vurgulamak daha etkilidir.
Yılların diplomatı Onur Öymen diyor ki:
- Korkmuyorum demek yerine susmanız bile daha etkili olur. Susarsanız karşı taraf acaba ne tepki gösterecek, ne karşılık verecek diye bir tedirginlik ve şüphe içine düşer. Buna Batılılar “benefit of doubt” derler. Yani kuşkudan yararlanma. Siyasetçilerin bu kadar sosyal psikoloji bilmesi beklenir.
Netice: Silahı meşrulaştırmayacaksınız. Kanun dışına çıkanları ve onlara göz yumanları halkın gözünde mahkûm edeceksiniz. Siyasetçiye düşen budur.
OKUMANIN FAYDASI!
23 Nisan aynı zamanda Dünya Kitap Günü idi. Cervantes ve Shakespeare gibi iki önemli yazarın ölüm tarihi olması, bu günün Dünya Kitap Günü belirlenmesinde etkili oldu.
Kitap okumak karın doyurmaz, diye düşünür kimi toplumlar, o yüzden okumayı ihtiyaçların sonuna koyarlar. Acaba kitap bu kadar önemsiz midir? Tarihten örnek.
Adolf Hitler, “Kavgam” (Mein kampf) adlı kitabını 1925 yılında piyasaya çıkarmıştı. Kitap önceleri az sattı. Hitler Başbakan olunca satışlar patladı. 1933’te kitap 1 milyon satış yaptı. 1940 yılında ise satışı 6 milyona kadar çıktı. Artık her törende, her okulda, her nikâhta herkese “Kavgam” armağan ediliyordu. Her evde birkaç adet Kavgam kitabı bulunuyordu.
Ancak kitap 732 sayfaydı. Okumak zahmetli görünüyordu. Baştan sona okuyanlar pek azdı. Oysa Hitler gelecekle ilgili tüm tasarımlarını bu kitabında açıkça anlatıyordu. William Shirer, Nazi İmparatorluğu adlı ünlü kitabında der ki:
“1933’ten önce Alman halkı ve dünyadaki devlet adamları, daha vakit varken, bu kitabı okuyup incelemiş olsalardı hem Almanya hem de bütün dünya büyük bir felaketten kurtulmuş olurdu. Çünkü Adolf Hitler, iktidara geldiğinde nasıl bir Almanya yaratacağını ve Alman ordularına dayanarak nasıl bir dünya kuracağını kitabında açıkça belirtmişti.”
İşte kitap okumanın faydası.
Ya da okumamanın zararı!
PANO MU?
Tarihi eserler üzerine afiş, tabela, ilan, reklam asılmaz. Tarihe ve esere saygı bunu gerektirir. Ne var ki bizde böyle bir özen yoktur. Çoğu kez tarihi eserler üzerinde reklam ya da seçim afişleri görülür. Bizans’tan kalma su kemeri, surlar dâhil pek çok tarihi yapı afiş panosu olarak kullanılır. Cami ve türbe duvarları üzerine gelişigüzel tabelalar asılır. Şimdi İstanbul surları üzerinde de seçim afişi yarışması başladı. Cumhurbaşkanı adaylarının posterleri asıldı.
Geçenlerde vapurla Karaköy’e giderken gördük. Karaköy Yolcu Salonu yenilenmişti. Eskiden binanın üzerinde zarif şekilde “Yolcu Salonu” yazardı. Şimdi daha da büyük bir “The Peninsula” tabelası konulmuş. Meğer ünlü bir otel yerleşmiş eski yolcu salonu içine. Yazı binanın karakterini değiştirecek kadar büyük duruyor ve Yolcu Salonu’nun nostaljik görüntüsünü alıp götürüyor. Binayı aslına uygun inşa etmek için milyonlar döküyorsunuz, sonra üzerine otel tabelası koyup eski haline rahmet okutuyorsunuz. Akıl mı bu?
ÇANLAR
İnsan bir ada değildir
bütün de değildir bir başına
anakaranın bir parçası
okyanusun bir damlasıdır
bir insanın ölümüyle
eksilirim ben
çünkü bir parçasıyım insanlığın
işte bu yüzden hiç sorma
çanların kimin için çaldığını
çanlar senin için çalıyor
John Donne
UÇKAN
Ziya Uçkan dostum not göndermiş. Birlikte okuyalım:
“Dün THY ile İspanya’dan dönüyordum. THY’nin air show uçuş göstergesinde beş vakit namaz saatleri ile vakit namazımıza ne kadar kaldığı beş dakikada bir yayına verildi. Aynı sistemde her beş saniyede bir kıble yönü yayına dâhil oldu. Yemek servisinde beyaz ve kırmızı Çankaya şarabıyla yolculuğumuz devam etti. Herkese hitap eden bir model gördük.”
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları