Tarih:
04.02.2016
Sendikaya görev!
Melih Aşık; İyi de bu konuda sendikalara hiç görev düşmez mi? Misal, sendikalar ekipler oluşturup işyerlerinde denetim yapamaz mı?
Türkiye’de iş kazası, hem de ölümlü iş kazası yaşanmadan geçirilen bir tek gün herhalde yoktur. Son olarak İstanbul Bahçeşehir’de 32 katlı bir konut inşaatında yük asansörünün düşmesi sonucu 3 işçi daha hayattan ayrıldı.Bu olayla ilgili sendikanın açıklamasını okuduk... Sermaye düzenini, patronları, bakanlıkları suçluyor. Her iş kazası sonucu sendikaların benzer şikâyetlerini dinleriz...
İyi de bu konuda sendikalara hiç görev düşmez mi? Misal, sendikalar ekipler oluşturup işyerlerinde denetim yapamaz mı? Sendika uzmanı Yıldırım Koç’a kulak veriyoruz.
“Mevzuatta buna engel bir şey yok. Lüks binalara, seyahatlere rahatça para bulan sendikalar, üyeleri için yeteri kadar işçi sağlığı ve iş güvenliği uzmanı istihdam edip bunları en azından örgütlü oldukları işyerlerini denetlemekte görevlendirebilirler. Ben, işverenlerin bu elemanlara zorluk çıkaracaklarını hiç zannetmiyorum. Ama işçiler yeterli bilinçte olmadıklarından böyle bir talepte bulunmadıkları, sarı sendikacılar da işvereni üzmek istemedikleri için bu tür uzman istihdamına gitmiyorlar. Benim hatırladığım kadarıyla eskiden Petrol - İş’te bu işi yapan uzmanlar vardı. Bugün bir iki sendikada olsun var mı, bilmiyorum, duymuyorum.”
Hadi bakalım sendikacı arkadaşlar. Biraz ilgilenin bu konuyla...
Aylin Hanım davası!
CHP Milletvekili Aylin Nazlıaka dünkü açıklamasında diyor ki:
“Konu; benim bir milletvekili arkadaşımın Meclis’teki odasına gittiğimde Atatürk resmini görmediğimde gösterdiğim hassasiyet üzerine onun resmi geri asmasından ve benim isim vermeden bu mevzuyu iki milletvekilimizle yaptığım özel bir sohbette paylaşmamdan... ibarettir”
Demek ki bir milletvekilinin resmi indirmesi, çöpe atması, yeni şeyler söylemek lazım vs demiş olması söz konusu değil. Aylin Hanım bu olayı aktarırken abartmış...Sanılır ki abarttığı için de isim vermiyor...Vermeye vicdanı elvermiyor.
Peki olay bu kadar uzatılmadan, Genel Başkan’ın Aylin Hanım’ın ifadesini almasıyla ve birkaç ikaz ile çözülemez miydi?
BURKAY
Politikada 50 yılı deviren Kürt siyasetçi ve HAK PAR eski Genel Başkanı Kemal Burkay, Ahmet Hakan’ın yaptığı röportajda diyor ki:
“Kürt kentlerini savaş alanına çevirdiler, mahvediyorlar. Kürt halkı perişan oldu, göç ediyor, her şeyini bırakıp gidiyor. Tarihi kentler yerle bir oluyor. Buna ‘halk savaşı’ demek için bir insanın çılgın olması lazım.
PKK’nın yaptığı çok büyük bir yanlıştır. PKK’nın sorumluluğu çok büyük...
Şiddet en fazla gariban Kürtleri vuruyor. Sur’da, Cizre’de yaşananlara bakın. ‘Halk savaşı’ deniliyor ama halk bırakıp kaçıyor. PKK’nın yaptığı devrimci mücadele tarzı değildir.”
Enteller... Akademisyenler... PKK severler... Bu satırları okuyabildiniz mi?
SİGARA
Bugün kahvede, lokantada, toplu taşım aracında temiz hava alabiliyorsak, Türkiye havasını ilk temizleyen ülkelerden biri olduysa bu başarıyı bazı savaşçıların ısrarlı ve öncü çalışmalarına borçluyuzdur. Bu kahramanlardan biri Prof. Elif Dağlı bir diğeri eski bakan Bülent Akarcalı’dır.
Sadede gelirsek... Akarcalı dün bir not geçmişti.
Notunda bir gazete ve gazeteci adı vererek diyordu ki:
“Gazetede bir filmi anlatma bahanesiyle açık açık sigara içmeyi özendiren bir yazı yazılmıştır. Bu yazı mevcut yasalarımıza göre tam bir suçtur.
Bu yazı hakkında suç duyurusu yapacak okurların ve suç duyurusunu ciddiye alacak savcılarımızın olduğuna inanıyorum.”
Özeti; Gazeteci arkadaşlar dikkatli olun...
FB maçı öncesinde Amedspor’a yönelik yaptırımlar
terör örgütüne “mağduriyet ve haklılık iddiası” için verilen gollük pastır.
Akif Kökçe
MAZİ
Ayşenur Arslan’ın Halk TV’de önceki sabah konuğu Prof. Mehmet Altanidi. İktidarı eleştirirken doğru şeyler söyledi Mehmet Altan. Yerinde saptamalar yaptı. Konuşmanın sonuna doğru Ayşenur:
- Ancak geçmişte AKP’yi desteklediniz, gibi bir hatırlatma yapınca çok kızdı... Bunu söyleyenleri akıl dışı davranmakla, ukalalıkla suçladı.
Ne var ki Altan’ın eski yazıları arşivlerde duruyor...
Yıllar yılı AKP’nin demokrat olduğunu iddia etti.
AKP’nin üyelik için AB’ye başvurmasını demokratlığına kanıt olarak gösterdi. Erdoğan’ın “Demokrasi bizim için tramvaydır istediğimiz durağa gelince ineriz” sözlerini duymamış göründü. Erdoğan’ın değiştiğini savundu. Mazi çok uzakta değil, arşivde duruyor.
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları