Tarih:
14.06.2014
Sıfır itibar
Melih Aşık; Bir ülkeyi dünya milletleri önünde bu kadar küçük düşürmeye bir iktidarın hakkı var mı?
Bülent Arınç dün Musul baskınından habersiz oldukları yorumlarına itiraz ediyor:- Bizim haber kaynaklarımızı çok güçlüdür, elbette haberimiz vardı, diyor...
Güçlü söylenti; IŞİD Musul’a girerken kentte bizimkilere karşı herhangi bir eylem yapmayacağı mesajını vermiş,bizimkiler de inanmış, ancak örgüt son iki günde fikir değiştirerek Konsolosluk baskınını gerçekleştirmiştir.
Aynı kaynaklara göre IŞİD, rehineleri serbest bırakmak için Türkiye’de tutuklu militanlarının serbest bırakılmasını şart koşuyor. Şu anda pazarlık sürüyor. Talepler arasında 20 Mart 2014’te Niğde’de bir astsubay, polis ve vatandaşı öldüren 3 IŞİD militanının gönderilmesi de var.
Türkiye’nin azılı bir terör örgütüyle böylesine samimi olması, “bize birşey yapmaz” diye onlara güvenmesi başlıbaşına skandal... Anlaşılan geçmişte destek olunmuş. Arada bir dostluk kurulmuş. Ama altı üstü bir terör örgütü bu. Her an arkadan vurabilir. Nitekim vurdu. Şimdi onlarla pazarlığa oturmuş bulunuyoruz. Böyle bir pazarlığa girmiş olmak da devlet adına ayrıca onursuzluk...
Sonuç.. Türk devleti bir hafta içinde iki terör örgütünden ağır tokatlar yedi.
Diyarbakır’da bayrağını koruyamadı.
Musul’da tek kurşun atmadan kendi toprağını teslim etti.
Ülkemizin bölgede ve dünyada itibarı sıfıra indi.
Bir ülkeyi dünya milletleri önünde bu kadar küçük düşürmeye bir iktidarın hakkı var mı?
Yargı kaçağı...
Beşinci yargı paketinde ilginç bir yeniliği(!) CHP milletvekili Ali İhsan Köktürk, Meclis konuşmasında belirtiyor.
Mevcut yasada bir cumhuriyet savcısının verdiği takipsizlik kararına itirazın en yakın ağır ceza mahkemesine yapılabileceği belirtilirken... Yeni tasarıda takipsizlik kararlarına karşı itirazın cumhuriyet savcısının bulunduğu yerdeki sulh hukuk hâkimine yapılması öngörülüyor. Neden bu değişiklik? Ali İhsan Köktürk anlatıyor:
- Takipsizlik kararı verecek olan merciyi onunla kişisel ilişki içerisinde olan tek bir hâkime bırakarak aslında yolsuzlukları önleyecek bir mekanizmayı çökertiyoruz. Bunu 17 Aralık’ta gündeme düşen yolsuzluk soruşturmaları nedeniyle yapıyoruz.
Bağdat yolunda...
Kadıköy Bağdat Caddesi’nde “kupon arazi” gibi duran Tarım İl Müdürlüğü Özelleştirme İdaresi’ne devredildi. Çok muhtemelen üzerine gökdelen dikilecek.
Başbakan Erdoğan, Mart 2009 yerel seçimlerinde Bağdat Caddesi’nin betona doyduğunu, arazinin İBB’ye devredilerek altının otopark, üstünün park olacağını söylemişti. Doğal olarak sözünde durmadı.
1927 yılında Tarım Bakanlığı’na “tarımsal amaçla kullanılmak üzere vakfedilmiş” olan bu alan üzerinde 11 bina yanında 32 çeşit 266 ağaç bulunuyor.
Kente öyle bir yeşil düşmanı zihniyet musallat ki... Tek bir alanı halkın nefesleneceği park yapmak akıllarına gelmiyor. Kadıköy adeta betonla cezalandırılıyor...
BEBEK
Uçak kaçıran veya bir başka biçimde insanları rehin alan terör örgütlerinin en kısa sürede hasta, kadın ve çocukları serbest bıraktıkları bilinir.
IŞİD’in rehin aldığı 49 konsolosluk mensubu arasında 8 aylık bir bebek dahil üç çocuk da bulunuyor. Ve şu ana kadar onlar dahi serbest bırakılmış değil.
Hükümetin nasıl bir örgütle dostluk kurduğunu ve şimdi pazarlığa oturduğunu buradan da anlayabilirsiniz.
AKP iktidarında asker ve polis T.C.’nin bayrağı ve konsolosluklarını değil,
AKP’lilerin koltuğunu korumakla yükümlü...
***
IŞİD “kadınların örtünmesini, namaz vakitlerinde camiye gidilmesini” zorunlu tutarken, “yürüyüş ve toplantı yapılmasını, içki içilmesini ve kadınların zorunlu olmadıkça evlerinden çıkmasını” yasakladı.
Bunlar AKP’ye de pek yabancı maddeler gibi görünmüyor.
Akif Kökçe
OLSUN
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı temaslarda ortaya çıkan Cumhurbaşkanı tipi şöyle:
- Güneydoğu’dan da oy alabilsin...
- Türk’ü, Kürt’ü, Alevis’i, Türkmen’i, Sünni’si herkesi kucaklayabilecek tarafsız biri olsun.
- Milliyetçi, maneviyatçı olsun...
- Laik, demokrat, Atatürkçü olsun...
CHP “Anayasa’da çerçevesi çizilen görevlere uygun, ilkeli bir aday” saptamak varken herkesin hoşuna gidecek, herkesi memnun edecek birini arıyor. Bu mudur?
O zaman biz de “nasıl bir cumhurbaşkanı” sorusuna bir kantoyla katkı yapalım:
“Yan bakışı yaksın,
cilvesi yıksın...
Olur ise böylesi, böylesi olsun.
Endamı şanlı,
sohbeti ballı,
biraz da
oynak olsun”
Böyle biri mi yoksa?
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları