loading
close
SON DAKİKALAR

Sonun başlangıcı

Melih Aşık
Tarih: 26.12.2013

Melih Aşık; Kirli tezgâh, tuzak, nifak, ittifak, komplo gibi senaryolar ağır kokulu rüşvetin üstünü örtemedi...

Kirli tezgâh, tuzak, nifak, ittifak, komplo gibi senaryolar ağır kokulu rüşvetin üstünü örtemedi...

O yüzden bakanların istifasını almak şart oldu.

Eğer bu işlem ilk günden yapılsaydı, iktidara güven bu denli sarsılmazdı.

Başbakan önce rüşvet soruşturmasının önünü kesti.

Polisi darmaduman ederek savcıları çalışamaz hale getirdi. İstifalar sonra geldi.

Anlaşılıyor ki Başbakan soruşturmanın yukarı doğru ilerlemesinden endişeliydi. Önce o yolu kapattı.

Ancak üçüncü istifada umulmayan bir şey oldu. Çevre Bakanı Bayraktar’ın Karadenizli damarı tuttu:

- Beraber yürüdük bu yollarda, dedi Bakan, eğer yürüttüysek birlikte yürüttük, beni rüşvetçi göstermeye hakkın yok...

Bu arada büyük bir anayasal suçu işleniyor...

Başbakan’a bağlanan Emniyet savcılığın taleplerini yerine getirmiyor.

Başbakan hemen her konuşmasında rüşvet operasyonunu yürüten savcı ve hâkimleri “kirli tezgâh, kirli operasyon, komplo ve ihanet”le suçluyor... Çete diye niteliyor. Suç işliyor. Bugünün yargısı 2010 Anayasa referandumundan sonra AKP’nin koyduğu kurallara göre şekillendirilen yargıdır. Şikâyet yoktu.

Yargı bir gecede çete olduysa bile... O çeteyi kovuşturmanın da anayasal yolları vardır. Bunun yolu polisin yargıya itaat etmemesi değildir.

An itibarıyla bir anayasal krize girmiş bulunuyoruz.

Raşi ve Mürteşi

Ali İhsan Varol adlı soylu arkadaş, Show TV’deki “Kelime Oyunu” programında “Rüşvet alana ne ad verilir?” sorusunu sormuş... Cevabı da “yiyici” imiş. İktidar yanlısı kanal programı yayından kaldırdı.

Bugünlerde bir açıklama yapar, programı kaldırmanın sorulan soruyla ilgisi olmadığını açıklarlarsa şaşırmayın. Bu işler böyle yürür...

Soruya ve yanıtına gelince...

Aslında yiyici geniş bir kavramdır. Türkçede rüşvet alana verilen özel bir ad yok.

Osmanlı’da vardı...

Rüşvet yiyen memura “Mürteşi” denirdi. Rüşvet verene ise “Raşi”...

Tarihçi Ali Efendi, İslam dünyasında ilk rüşveti şöyle anlatır:

- İslam devletinin ilk kurulduğu sıralarda yaşayan ve nesebinden olmakla iftihar ettiğimiz Halit Bin Velit, Hazreti 
Osman’ın halifeliği üzerine hasmından önce halifenin huzuruna girebilmek için kapıcıya iki altın verdi... İslam devletinde ilk rüşvet budur...

***

Osmanlı’da padişahlar dahi rüşvet alırdı. Bunu Prof. Ahmet Mumcu’nun Osmanlı’da Rüşvet adlı kitabında pek güzel anlattığı gibi “Cenabı Padişahiye pişkeş çekmek” denirdi. Beylik, kadılık, defterdarlık, vezirlik gibi makamlar büyük hediyeler veya altın karşılığı satılır, bu kişiler göreve gelince padişaha verdikleri rüşveti halktan rüşvet toplayarak çıkarırlardı.

Cumhuriyet döneminde Yavuz Havuz olayı dışında rüşvet vakası yok gibidir. Hastalık 1950’den sonra yine patlamıştır.

KAYRA

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Sedat Simavi Ödülleri dağıtıldı... Sosyal Bilimler Ödülü’nü Cahit Kayra aldı.. Cahit Bey şimdi 96 yaşında... Ödüle layık görülen eseri Tarihçi Kitabevi’nin bastığı; “Cumhuriyet Ekonomisinin Öyküsü” adlı iki çiltlik kitabın “Devletçilik” adını taşıyan birinci cildi... Cahit Kayra, 1938 yılında Mülkiye’yi bitirdikten sonra uzun yıllar Maliye ve Ticaret Bakanlığı’nın önemli kademelerinde çalıştı. Bülent Ece-vit’in 1974’te kurduğu ilk hükümetin Enerji Bakanı’ydı... Bugünlerde ona zaman zaman Moda’da Tarihçi Kitabevi’nde rastlıyoruz... Hem bedenen hem zihnen hâlâ çakı gibi... Durmadan çalışıyor... Eserlerinin sayısı 40’ı buldu. O hâlâ yazıyor... Uzun ömür ve zihin açıklığı diliyoruz kendisine...

“Ulusalcılık böler, din birleştirir” savı doğru olsaydı
“tarikat-cemaat savaşı” yaşanmıyor olurdu...

***

Müslüman Kardeşler lideri Yusuf el-Karadavi
AK Parti’ye yapılan yolsuzluk operasyonuna “komplo” diyor.
İnsaf yahu!
Türkiye’deki AKP yandaşları bile “Acaba?” diyor...
Akif Kökçe

HESAP

Gazeteci dostumuz yazıyor...
“40 yıllık gazeteciyim. 1300 TL emekli aylığımı Halk Bankası’ndan alıyorum... Yuvarlak hesap yılda 15 bin lira yapıyor... 10 yılda 150 bin, yüz yılda 1,5 milyon lira yapıyor.. Halk Bankası Genel Müdürü’nün kutusundan 4,5 milyon çıktığı söyleniyor. Bu para benim 300 yıl alacağım emekli aylığına eşit... Diyeceğim o ki müdür bey eğer bu parayı kendisi biriktirmişse iyi tasarruf etmiş... Benim hayallerime bile sığmıyor.”

HALK

Başbakan açıkladı... Halk Bankası’nın 9 günlük zararı 1 milyar 625 milyon liraymış. Zararı halk ödeyecek. Peki bu zararın sorumlusu kim? Paraları ayakkabı kutusuna CHP mi koydu, halk mı koydu? Eğer Halk Bankası’nın başına daha düzgün bir atama yapsaydınız ya da skandal patlar patlamaz genel müdürü açığa alsaydınız bu zarar herhalde çok daha az olacaktı. Kendi beceriksizliğinizi ve kabahatinizi halka yüklediniz.

Melih Aşık - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları