Tarih:
15.05.2014
Takdir-i cehalet
Melih Aşık; Soma’daki ülkeyi yasa boğan iş cinayetinin sorumlusu kimdir? İktidara ve ülkeye hakim olan lumpen siyasi kültürdür.
Soma’daki ülkeyi yasa boğan iş cinayetinin sorumlusu kimdir?İktidara ve ülkeye hakim olan lumpen siyasi kültürdür.
Sadece para ve rantla ilgilenen... Bilime, teknolojiye kültüre sırtını çevirmiş... İnsanı önemsemeyen... Kendini ilgilendirmeyen işleri kadere bırakmış... Halkı “takdir i ilahi” ile uyutan bir engin açıkgözlük ve kültürsüzlük bu...
Türkiye bu yüzden ölümlü iş kazalarında Avrupa birincisi ünvanına ulaştı.
DİSK 2013 yılında hayatını kaybeden işçi sayısının en az 1235 olduğu ve ölümlerin bir yılda yüzde 70 arttığını bildiriyor.
Yine DİSK’in tespitlerine göre:
“Yıllarca kamu eliyle üretimin yapıldığı bu sahalar özel sektöre
devredildikten sonra iş kazalarında patlama yaşanmıştır. 2002 yılından
2011 yılına kadar kömür madenlerindeki iş cinayetlerinin yüzde 40 artış
göstermesinin nedeni özelleştirme, taşeronlaştırma sonucu işçi sayısının üçte bir oranında azalmasıdır...”
Başbakanın şu sözleri baştaki tespitimizi doğruluyor:
“Bunlar olağan şeylerdir. Literatürde iş kazası denilen bir olay vardır. Bunun yapısında fıtratında bunlar var. Hiç kaza olmayacak diye bir şey yok. Tabi işin boyutunun bu kadar fazla olması bizi derinden yaralamıştır. Kontrollarda da burası gerçekten gerek işçi sağlığı gerek işçi güvenliği açısından iyi noktada kömür ocaklarından birisi olarak değerlendirmesi yapılmış...”
Başbakanın maden sahibini savunur gibi bir hali var... Kontrollar gerçekten yapılsa ve önlem alınsa bu facia yaşanır mıydı?
“İşçi Kardeş”
Enerji Bakanı Taner Yıldız, Soma’da sık sık ekranların karşısına geçip maden kazasıyla ilgili bilgiler veriyor. Bunu yaparken dikkatimizi çekti, kazada ölen ya da ölmeyip sağ kalan işçilerden hep “işçi kardeşlerimiz” diye söz ediyor.
Merak ya... Bu kaza olmasaydı... Taner Yıldız’ın bugün “işçi kardeşlerim” dediği Soma’daki maden işçileri çalışma koşullarının düzeltilmesi talepleriyle ya da işyerlerinin özelleştirme sonucu kapatılmasını protesto için... Ankara’ya gelip eylem yapmaya kalksalardı yine “işçi kardeş” mi olurlardı? Elbette hayır... Peki ne mi olurlardı? Koşulların düzeltilmesi için yürüyüşe geçen işçi kardeşler anında “düşman kardeş” ilan edilip, karşılarına tam teçhizatlı “polis kardeşleri“ çıkartılır. Polis kardeşler işçi kardeşleri yerlerde süründürüp, atlı polislerle korkutarak kan revan içinde bırakırdı.
Taner kardeş de biliyor ki işçiler onların kardeşi değildir.. Onların öz kardeşi maden sahipleri ile taşeroncu patronlardır. Trafo patladı deniyor. Teknik adamlar ise trafo patlamaz yağ sızdırması sonucu yanar, diyorlar. Yanmaması için artık kuru trafolar kullanılıyor. Daha pahalı ama güvenli bu trafolar. İktidardakiler maden patronlarını bu ek masrafa ve teknik ilerlemelere zorluyor mu? Mesele burada...
SENDİKA
1980’de nüfusumuz 50 milyon, sendikalı işçi sayısı 2.5 milyon.
2013’te nüfusumuz 75 milyon, sendikalı işçi sayısı 600 bin.
2002’de 387 bin taşeron işçi vardı, 2013’te 2 milyon taşeron işçi var.
İşçiler sendika üyeliğinden taşerona aktarıldı
Yani... Sendika güvencesinden çıkarıldı, patron insafına terk edildi...
Hangi süreçte...
Liberalleşme sürecinde...
Sözde özelleştirme sonucu işletmeler daha verimli ve kârlı çalışacak, daha çok vergi verecek, işçi de ücret ve hak olarak daha fazlasını alacaktı. Tam tersi oldu... İşletmeler zenginleşse de işçi fakirleşti... Çünkü siyasete ağırlığını koyamadı.
Soma’da yaşanan maden faciasının boyutları “iktidar protesto edilmesin” diye gizlendi.
Böylece iktidar kurtarmaya gelecek yardım ekiplerini de engellemiş oldu...
***
Soma faciasında “15 yaşındaki çocuk madenci” de öldü!
“Berkin’in orada ne işi vardı” diyen iktidara soruyoruz Çocuğun madende ne işi vardı?
Akif Kökçe
RESİM
Beşiktaş Deniz Müzesi’nde denizcilik tarihimizle ilgili eserler sergilenirken zaman zaman ilginç resim sergileri de açılıyor... Şu sıralarda Haluk Şehsuvaroğlu salonunda Feneryolu Halk Eğitim Merkezi ressamlarının yapıtlarını izleyebilirsiniz. Figen Oğuzsoy ile 14 yetişkin öğrencisi; Didem Süder, Gonca Cingi, İftihar Seyhan, Lütfiye Batum, Meryem Fikir, Nalan Birsay, Nezihe Erbesler, Sadiye Erşahin, Seher Özen, Songül Özdemir, Tülin Gündüz, Zerrin Yeşilova, Zübeyde Karahan, Zühre Gürel 50 dolayında resimle katılıyor sergiye. Bu yılın motifi müzik... Serginin adı “Müziğin Rengi”... Müziği renklere dönüştüren sanatçıların sergisi 18 Mayıs’a kadar sürüyor...
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları