Tarih:
15.10.2013
Talihsiz İstanbul
Melih Aşık yazıyor; ''İstanbulumuz trafiği ile ünlüdür. Tıkalı trafikte dünya ikincisidir''...
Ünlü sinema adamı Russel Crowe, film çalışmaları için geldiği İstanbul’un trafiğinden bunalınca bir salyangoz fotoğrafı koymuş twitter’a altına da şunu yazmış:- Bu arkadaş İstanbul trafiğinden daha hızlı ilerliyor...
İstanbulumuz trafiği ile ünlüdür. Tıkalı trafikte dünya ikincisidir... İstanbullu trafikte, normalin %55 i daha fazla zaman harcar.
Akşamları bir saatlik yol ortalama iki saat 15 dakika sürer.
Peki trafiği çözmek için iktidar partisi ve belediye ne düşünüyor?
Elle tutulur hiçbir şey... Demeçlere bakıyorsunuz... İçi boş...
Ulaşımı toplu taşımacılığa yöneltmek için önlem yok... Boş duran deniz yolunu kullanmak için bir plan program yok... Belediye Başkanı 2019 yılına yönelik vaatler veriyor... Nasıl olsa o tarihte bu koltukta olmayacağım rahatlığı içinde görünüyorlar...
Bu arada trafiği yoğunlaştıran gökdelenler tam gaz yükseliyor...
Trafiğin en yoğun kilitlendiği Mecidiyeköy’de Ali Sami Yen ve Tekel Fabrikası arazilerine 5 gökdelen birden yapılıyor... Bir de onlar açılsın... Görün siz şenliği...
İstanbul, para hesabı ve rant sevgisinden başka derdi olmayan vizyonsuz bir yönetimin eline düşmenin felaketini yaşıyor.
Generali korumak
Balyoz hükümlüsü Koramiral Deniz Cora’nın babasının cenazesine katılan eski Donanma Komutanı Nusret Güner, Yargıtay’ın Balyoz kararını değerlendirirken diyor ki:
“Beni kim savunacak? Beni önce kendi adamım (Genelkurmay) savunacak. Çünkü benim ne kadar masum olduğumu o biliyor. Ben niye istifa ettim, işte bunun için istifa ettim.”
Yargılanan subay ve generaller en çok Genelkurmay’ın kendilerini yalnız bırakmasından şikâyetçidir.
Bu konuda Mustafa Önsel’in “Beşiktaş’ta Sırtlan Pususu - Kaynak Yayınları” kitabında ilginç bir anektod var... Hastaneye sevki yapılan bir general, orada beklerken kontörlü telefondan bir yakınını aramak ister. Sevk subayı bunun mevzuata aykırı olduğunu, müsaade edemeyeceğini bildirir. General üzüntü ve sitem ifade edince üsteğmenin cevabı şu olur:
“Ben size bir hak tanısam ve hakkımda bir işlem yapılsa beni kim koruyacak... Generalini bile koruyamayan ordu üsteğmenini korur mu?”
Sanık ve yakınları Genelkurmay’ın yargıya müdahalesi peşinde değiller:
- Sadece mensuplarının hakkını ve hukukunu savunmasını, komplolara teslim olmamasını istiyoruz, diyor bir sanık yakını... Talepleri bu...
Bayram
Bir bayram sabahı yeni elbiselerini giydirdiler...
Saçlarını sımsıkı taradılar...
Kurdelelerini taktılar...
Onu çok güzel bir yere götüreceklerdi, unuttular.
B. R. Eyüboğlu
***
Bugün bayram... Çocuklar sevinir, küsler barışır, anneler babalar nineler dedeler gençleri görür... Mutlu olur...
Ne var ki bayramlarımız artık bu mutluluk paylaşımı kadar acılara da sahne oluyor...
Yargıya kurban giden insanlarımız hukuka ve adalete saygı duyan herkesi üzüyor...
Ve onların sayısı azalacağına artıyor...
Bayram yapan yapamayan herkesin bayramını kutluyoruz...
Hapisteki arkadaşlarımız...
Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Merdan Yanardağ’dan başlayarak...
Tüm yargı kurbanlarına ve ailelerine bir an önce özgürlük diliyoruz...
“Eylem yapma olasılığı olanlar” gözaltına alınacakmış!
Bu durumda vicdan ve cesaret sahibi
de olan herkes potansiyel şüpheli demektir...
Akif Kökçe
TANAL
AKP hükümetinin, “demokratikleşme paketi”ndeki en önemli madde kamuda türbanın serbest bırakılmasına ilişkindi. CHP milletvekili Mahmut Tanal burada demokratikleşme görmedi ve geçen cuma günü yasağın kaldırılmaması için Danıştay’a başvurdu... Sonuç mu? Tanal, Akit gazetesinin iki günde kendisiyle ilgili 15 haber yaptığını söylüyor ve ekliyor:
- İki günde 280 tane tehdit mesajı aldım. Twitter, Faceebook üzerinden tehditler, hakaretler geliyor. Olayı bu hale getiren, beni hedef gösteren, Başbakan, başbakan yardımcıları dahil, hükümet yetkilileridir... Can güvenliğim tehlikededir.
Danıştay ne karar mı verecek? O da aşağı yukarı belli değil mi? Demokratikleşme bu mu?
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları