loading
close
SON DAKİKALAR

Talihsiz kaplumbağa

Melih Aşık
Tarih: 06.07.2016

Melih Aşık; 'Bir diktatörün kurallara saygı göstereceğini umarak onu memnun etmeye çalışmaktansa ona en baştan itaat etmemek daha iyi olabilir. Adam o takdirde hiçbir ilkeye sahip olmadığını da anlayacaktır...'

Evvel zaman içinde, memleketin birinde kaba saba bir adam yaşardı. Bir gün çayırlarda gezerken kocaman ve çok güzel bir kaplumbağaya rastladı. Karnı da çok açtı, o yüzden kaplumbağayı, itirazlarına aldırmadan torbasına attı ve evine götürdü.Ateşin üstüne tencere koyup su kaynattı. Fakat mizacı gereği (belki de kaplumbağa öldürmenin kötü şans getirdiğini de bildiğinden) zavallı hayvanı dosdoğru kaynar suya atmadı. Tencerenin bir ucundan diğerine dikkatle bambudan bir sopa yerleştirdi, kaplumbağayı dikkatle alıp sopanın tam orta yerine koydu ve şöyle dedi:
“Kaplumbağa Efendi, eğer tencereye düşmeden sopa boyunca yürümeyi başarırsan seni serbest bırakacağım.”
Bilge bir hayvan olan kaplumbağa, adamın dediğini yapmadığı takdirde çorba olmaktan başka seçeneği kalmadığını görüyordu. Kaynar su üstünde attığı her adımda bir sağa bir sola sallansa da bütün dikkatini topladı ve kan ter içinde tencerenin öbür ucuna vardı.
Adam, olayı şaşkınlıkla izledikten sonra, hayranlıkla ellerini çırptı:
- Aferin sana, dedi, haydi tekrar dene bakalım!
Kaplumbağa nerede yanılmıştı?
Bu bilmece Martin Kohen’in “101 Felsefe Problemi” (İş Bankası Kültür Yayınları) adlı kitabında yer alıyor.
Yazar bu hikâyeden şu dersi çıkarıyor:
“Bir diktatörün kurallara saygı göstereceğini umarak onu memnun etmeye çalışmaktansa ona en baştan itaat etmemek daha iyi olabilir. Adam o takdirde hiçbir ilkeye sahip olmadığını da anlayacaktır...”



İHANET

Çok zor dönemden geçen iki sevgili sorunlardan bunalmışlar, bir gökdelenin tepesine çıkarak birlikte intihara karar vermişler. Birlikte üçe kadar sayıp sonra kendimizi aynı anda boşluğa bırakalım, diye de anlaşmışlar. Bir iki üç der demez kadın kendini boşluğa bırakmış. Fakat o ne? Adam atlamaktan vazgeçmesin mi? Bir süre sevgilisinin düşüşünü izlemiş. Sonra bir de baktığında ne görsün? Gökdelenin ortasında paraşütü açılan sevgilisi ağır ağır yere inmekte.
Soru; bu durumda ihanet eden, yalancı, ahlaksız olan kimdir? Kadın mı, erkek mi?
İşte size on puanlık ihanet sorusu!

İktidar BOP’dan sonra şimdi de BÖP’ün (Büyük Özür Projesi) eş başkanı oldu…
Akif Kökçe

DOÇ

Bayram sonrası 12 Temmuz’da 21 üniversitede rektörlük seçimi yapılacak. Ankara Üniversitesi bunlardan biri. AÜ’nün rektör adayları arasında ilginç bir isim dikkati çekiyor: Prof. Mehmet Birey…
Prof. Birey, 1996‘da doçentlik sınavına giriyor.
Jüri üyeleri Prof. Sevim Akyüz, Prof. Önder Pekcan, Prof. Enis Oğuz, Prof. Bekir Aktaş ve Prof. Galip Tepehan’dır...
Mehmet Birey, ikinci kez girdiği sınavda başarılı olamayınca hocaları tehdit ediyor. “Ben bu işe hayatımı koydum, bunun hesabını sorarım” diye meydan okuyor.Bunun üzerine jüri başkanı Prof. Sevim Akyüz bu zat hakkında suç duyurusunda bulunuyor. Gel zaman git zaman... Mehmet Birey doçentlik sınavını verdiği gibi profesörlüğe de yükseliyor, onunla da kalmıyor rektör adayı bile oluyor. Türkiye nasıl da fırsatlar ülkesi değil mi?

El Nusra alarmı!

Dış politikada yanlış üzerine yanlış yaparak sonunda yapayalnız kaldık. Ve şimdi mecburen özürler dileyerek, alttan alarak durumu düzeltmeye, dostlukları yeniden kurmaya çalışıyoruz. Strateji uzmanı Cahit Dilek bu dönüşler sırasında bizi bekleyen yeni tehlikelere değiniyor:
“...PKK’dan sonra IŞİD terörüne maruz kalmaya başlamıştık. Son günlerde aramızın bozuk olduğu ülkelerle ilişkileri yeniden düzeltmeye başladık. Bu sürecin elbette özellikle ekonomi, ticaret alanında olumlu gelişmeleri olacaktır. Ancak güvenlik alanında aynı umutlu sözleri ifade etmek pek de mümkün değil. Çünkü özellikle Rusya ile yeniden başlayan ve kısa bir süre sonra Esad ile de başlayacak ilişkilerin sürdürülebilmesi için Suriye’de rejime karşı savaşan başta El Nusra olmak El Kaide bağlantılı örgütlere karşı tedbir almak gerekecektir.
Bu durumda, aynı IŞİD örneğindeki gibi, önümüzdeki haftalarda Türkiye’de El Nusra terörüne da maruz kalınması kaçınılmaz gibi gözüküyor. Suriye’de sıkışan IŞİD’li ve El Nusracıların Türkiye’ye geçmeleri de büyük olasılıktır. El Nusra’nın örgütlendiği dört ülkeden birinin Türkiye diğerinin de sınır komşusu Suriye olması Türkiye’ye yönelik alarm zillerini acı acı çaldırmaktadır.”
Terör örgütleriyle dansa kalkmak maalesef şekilde görüldüğü gibi, sonu belirsiz tehlikeleri beraberinde getiriyor.

*Tehlikeli olmayan bir düşünceye düşünce demeye bile değmez...
Oscar Wilde

Melih Aşık - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları