loading
close
SON DAKİKALAR

Tatsız bayram!

Melih Aşık
Tarih: 01.05.2015

Melih Aşık; En büyük işçi kuruluşu Türk - İş, Sıhhıye’de yapılacak 1 Mayıs kutlamasına katılmak için saygı duruşu yapılması ve PKK bayraklarının taşınmaması şartını koştu.

Bugün 1 Mayıs... Bahar, pardon polis bayramı... İktidar, işçi ve emekçiler bayramı Taksim’de kutlamasın diye en az 10 bin polisi seferber etti. Önceki yıl kutlama meydanda inşaat olduğu bahanesiyle yasaklanmıştı. Bu yıl bahane de yok. Olay çıkar gerekçesiyle polis seferber.
Oysa... “Taksim’de olaysız geçen tek 1 Mayıs kutlaması, alanın vatandaşa yasaklanmadığı 2012’nin 1 Mayıs’ı olmuştu...”
Demek ki olay çıkmaması değil çıkması isteniyor.
En büyük işçi kuruluşu Türk - İş, Sıhhıye’de yapılacak 1 Mayıs kutlamasına katılmak için saygı duruşu yapılması ve PKK bayraklarının taşınmaması şartını koştu. Türk - İş’in Ankara’daki 1 Mayıs kutlamaları sorumlusu Halil İbrahim Alpoğlu dedi ki:
“DİSK, TMMOB, KESK temsilcileriyle son bir kez konuştum. Bayrama Türk bayraklarıyla katılacağımızı söyledim ve şehitlerimiz için saygı duruşunda bulunulması talebimi ilettim. Herhangi bir itiraz gelmedi. İstiklal Marşı okunması konusu konuşulmadı. Ha, birileri korsan olarak ve emrivaki yaparak varılan anlaşmayı bozarsa veya İstiklal Marşı’mız okunurken herhangi bir saygısızlık yapmaya kalkarsa hiç düşünmez, alanı terk ederiz...”
Manzaraya bakar mısınız... Türk bayrağı, İstiklal Marşı ve şehitler için saygı duruşu da ülkede artık pazarlık konusu haline gelmiş bulunuyor.



? Falih Rıfkı Atay yazar...
İngiltere’de 18. Yüzyılda açlar Londra’ya yürüyünce Hyde Prak’ta kürsülerin sayısı arttırılmış.
Halkın tepkisini ifade hürriyetini genişleterek dindirebilirsiniz. 21. yüzyıla geldik öğrenemedik...

Alibi Yayınları

Balyoz komplosu mağduru em. Kurmay Albay Ali Tavlayan ile em. Kurmay Albay Murat Tulga, beraatlerinin ardından birlikte iş yapmaya karar verdiler ve Alibi Yayınları adlı bir yayınevi kurdular. Hedefimiz “Adalet ve Hukukun Üstünlüğü”nü esas alan yayıncılık anlayışıdır sloganıyla yola çıkan Tavlayan ve Tulga, yayınevimiz yazma tutkusu bitmeyen herkese açıktır diyorlar.
Yayınevinin logosu, üzerinde “Alibi” etiketi olan bir bavul...
Bavul, 325 kişinin hayatını karartan sahte Balyoz bavulunu, “Alibi” ise Balyoz davasında nerdeyse tüm esirlerin ifadesini sembolize etmektedir. Alibi, Latince’de “Başka yerde” demek... Bir hukuk terimi olarak “sanığın iddia edilen suçun işlendiği sırada başka yerde olduğunu kanıtlayarak yaptığı savunma” anlamında...
İlk yayımlanan iki kitaptan biri “Bir Kumpas Şehidi: Albay Murat Özenalp”... Murat Özenalp hatırlanacağı gibi Mamak Cezaevinde beyin kanaması geçirmiş ve vefat etmişti. Bu bir anı kitabı (Geliri şehit albayın ailesine bağışlanacak)... Diğer kitap denizci albayın eşi Erdem Engin Tavlayan’dan... Adı “Mektuplardan Sızanlar”… Bir mağdur subayın hapishane günlerinin sıkıntılarını paylaşan eşinin günlüğü...
Alibi Yayınları’na başarılar...

ANM

Milletvekilliğini en çok hak eden adayın adaylığı haksız yere iptal edildi.
CHP İzmir Milletvekili adayı Atila Sertel’in adaylığı, Basın İlan Kurumu Genel Kurul üyeliğinden zamanında istifa etmediği gerekçesiyle YSK tarafından iptal edildi.
Atila Sertel bu kararın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne gitti.
Bir devlet kuruluşu olan Basın İlan Kurumu verdiği raporda şöyle diyor:
“Basın İlan Kurumu Genel Kurul üyelerine sürekli bir maaş, sürekli bir diğer maddi ödeme yapılmamaktadır...”
Özetle, Atilla Sertel memur değildir. Basın İlan Kurumu’ndan istifa etmemiş olması yasaları zedelemez.
Anayasa Mahkemesi gecikmeden adil bir karar vermelidir.

Davutoğlu “2013’te Pensilvanya’ya Cemaat’e son çağrıyı yapmak için gitmiştim” diyor. Yasadışı her örgüte nezaketen böyle “son çağrı” yapılıyor mu?
? ? ?
Oyları düşen AKP milliyetçilik propagandasına başladı.
Ha gayret!
Oylar biraz düşerse laiklik propagandasına başlayacaklar…
Akif Kökçe

AĞIR

Meslektaşımız Sedef Kabaş dün “17 Aralık soruşturmasına takipsizlik kararı veren savcının ismini unutmayın” şeklinde mesajı paylaştığı için Çağlayan Adliyesi’nde yargıç önüne çıktı.
Kabaş’ın avukatı bu davanın Asliye değil Ağır Ceza’nın konusu olduğunu söyledi.
Yargıç bunun üzerine dosyaya göz atınca avukatın haklı olduğuna karar verdi.
Savcı ve yargıç, avukat söylemeden önce durumu fark etmemişti.
Sedef Kabaş mahkemede beraatini istedi. Ancak şunu da ekledi:
- Söylediklerimin arkasındayım...
Medeni cesaret, hukuk ve demokrasi adına çıkarılacak çok ders var şu yaşadığımız günlerden.

Melih Aşık - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları