Trabzon Kralı
Melih Aşık; Fatih Sultan Mehmet, baş kaldırma emareleri göstermesi üzerine 1961 yılında Pontus Krallığı’nın merkezi Trabzon’u kuşatmış, karşısındaki kuvveti gören Pontus Kralı David Komnen, şehir ve kaleyi direnmeden teslim etmeyi kabul etmişti.
Fener Rum Patrikahnesi neden İstanbul’dan sonra en büyük ilgiyi Trabzon’a gösteriyor? Çünkü Trabzon’un acı hatıraları var Ortodoks dünyasında.
Fatih Sultan Mehmet, baş kaldırma emareleri göstermesi üzerine 1961 yılında Pontus Krallığı’nın merkezi Trabzon’u kuşatmış, karşısındaki kuvveti gören Pontus Kralı David Komnen, şehir ve kaleyi direnmeden teslim etmeyi kabul etmişti... O zamana kadar David Komnen’i himayesinde tutan Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan bu gelişmeye sessiz kalmıştı. Komnen’in yeğeni Despina, Uzun Hasan’ın zevcesiydi ama Uzun Hasan Fatih’e karşı savaşı göze alamamıştı.
Komnen ve ailesi önce Edirne’ye getirilmiş, oradan Serez’e gönderilmiş, kendisine senelik üç yüz bin akçe has bağlanmıştı. Aile iki yıl orada yaşadı. Bu arada Uzun Hasan’ın eşi Despina, amcası David’e mektup yazarak çocuklardan birini veya yeğeni Aleksia’yı kendisine göndermesini istedi. Mektubu taşıyan Amoraçi bir an telaşlandı, başına bir şey geleceğinden korkarak zarfı padişaha ulaştırdı. Padişah da mektubun şifre olduğunu, kendisine tuzak kurulduğunu düşündü. Ve Komnen ile üç çocuğu ve yeğeni Aleksia’yı Edirne kalesine hapsettirdi. Burada 7 ay hapis kalan Komnen ile üç oğlu ve yeğeni Aleksia bir gece sabaha karşı kılıçla boyunları vurularak idam edildi. David Komnen’in hapis ve idam edildiği tarihler, Fener Rum Patrikhanesi’nin arşivinde deri üzerine yazılmış sekiz numaralı cildin 294. sayfasında kayıtlıdır. Komnen’in matemi sanılır ki hâlâ tutulmaktadır.(Bilgi: İ.H. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, Cilt 2 s.57)
GAZİNO IŞIKLARI
Gazinocular Kralı Fahrettin Aslan’ın oğlu Sacit Aslan’ın “Bir masalda İki Kral Olmaz” adlı kitabı aynı zamanda heyecanla okunan bir belgedir. Ünlü gece kulübü Maksim’de, parlak ışıkların ve mutlu şarkıların arkasında ne karanlık ve acınası bir dünyanın döndüğünü anlatır bize. Sacit Aslan, babasını harcamaktan da çekinmeyerek anlatır o dünyayı... Örneğin ülkeden döviz çıkışının yasaklandığı yıllarda yurt dışına TL çıkarıp döviz alan varlıklı kişiler vardır. Bunların listesini İstanbul Emniyet Müdürü Şükrü Balcı ele geçirir. Listeyi Fahrettin Aslan’a verir. Bu kişilerden tehditle alınan rüşvetler Aslan ile Balcı arasında bölüşülür. Durum ortaya çıkınca Fahrettin Aslan hapse girer. Şükrü Balcı ise ABD’ye güvenlik ataşesi atanır!
Siyasetin ünlü İsmet Abi’si İsmet Sezgin de geçiyor kitapta. İsmet Abi Fahrettin Aslan’ın yakın dostudur. Bir ara Maksim kumarhaneye dönüşecektir. Ancak koşullar uymuyordur. Meclis’ten o koşullara izin veren bir yasa çıkar, 24 saat sonra yürürlükten kalkar. İsmet Abi başarmıştır.
Oflu Osman’ın yeğeni Tarık gelir bir gece Maksim’e. En öne oturur, ceketini iskemleye asar. Muazzez Abacı şarkılarının birinci bölümünü bitirmiş, ikinci bölüm için sahneye beklenmektedir. Saz heyeti giriş yapar. Ama Abacı bir türlü gelmez. Sacit Aslan ne oluyor diye sahne arkasına geçer. Abacı sahneye çıkma şartını söyler:
- Öndeki Tarık denen adam ceketini giyecek...
Giyerdi girmezdi diye tartışma sürerken Sacit Aslan son sözü söyler:
- Sahneye çıkmazsan buradan gidersin
Abacı da noktayı koyar:
- Çıkmıyorum ulan...
Ve o gece Abacı’nın Maksim’deki son gecesi olur...
Ünlü babalar, sahne yıldızları, politikacılar, ünlü patronlar kitapta resmi geçit halindedir.
İŞTE BİZ
Biz kimiz, neden böyleyiz. Önce kendimizi tanıyalım... Efendim, biz;
- Geline kına yakıp ağlatan... İki dakika sonra da kaldırıp oynatan...
- Satıcıya, bize sanki aksini söyleyecekmiş gibi “Bunlar taze mi?” diye soran.
- Ev telefonu çalınca emin olmak için elimiz ahizenin üstünde ikinci kez çalmasını bekleyen...
- Otomobilin altında kalmaktan son anda kurtulan çocuğa dayak atan.
- Faturalarını yatırmak için daima son günü bekleyen...
- Kendisine “enayi” denmesine kızan, enayi yerine konmasını ise pek dert etmeyen...
- Anneyi en kutsal varlık sayıp en temel küfrü ana üzerine olan...
- Üç kişilik asansöre beş kişi binen... Asansör ağırlıktan hareket etmeyince asansörden inmeyi hep başkalarından bekleyen...
- Bilmediği konuda “bilmiyorum” diyemeyen... Sokrates’in “Tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir” sözüyle ne demek istediğini de bilmeyen...
Bir garip toplumuz biz...
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları