Tarih:
09.06.2013
Türbülansa doğru
Melih Aşık, ''Gezi Parkı’na AVM yapılmasın... Burası halka açık park olarak kalsın, talebi demokratik talep değil mi?''
Özgür basınımızda önceki gün 7 gazete aynı başlığı atmıştı:“Demokratik taleplere canımız feda”
İyi de gençlerin hangi talebi antidemokratik...
Gezi Parkı’na AVM yapılmasın... Burası halka açık park olarak kalsın, talebi demokratik talep değil mi?
“Bize kendi hayat biçiminizi dayatmayın” talebinin neresi yanlış?
***
Gençler Gezi’den çıkmıyor. Erdoğan geri adım atmıyor. İşin sonu nereye varacak?
Polis, Taksim’den çekildi 6 gündür olay olmuyor.
Polisi yeniden meydana salarsanız çatışma dönemi yeniden başlar.
Hemen söyleyelim... Hareket hem İstanbul’a hem yurda yayıldı.
Gençler havluyu atıp meydanlardan çekilmez...
Ne olur? Çatışmalar ülkeyi türbülansa sokar...
Hani uçak havada giderken titremeye başlar ya... O durum...
İktidar ülkede huzuru sağlamakla mükelleftir.
Kabahati sokağa çıkanlara yükleyerek sorumluluktan kurtulamaz.
Dış dünya notunu şimdiden verdi. Olayların uzaması bu notu biraz daha düşürür.
Özetle; akılları başa toplamanın, dümeni demokrasiye doğru kırmanın vaktidir.
***
Derken Başbakan’ın bugün Ankara’ya ineceği ve alanda kalabalıklarca karşılanacağı haberi geliyor...
Kalabalıklar neden toplanıyor...
“Yol ver geçelim Taksim’i ezelim” diye bağırtılmak için mi?
Yoksa onlar “Kuğulu Park’ı ezelim” diye mi bağıracak...
Atatürk Havalimanı’nda Başbakan:
“Her ne yapacaksak hukukla, demokrasi içinde yapacağız” diyordu...
İyi ki “Halkı birbirine düşüreceğiz iç savaşın ateşini yakacağız” demedi...
O takdirde neler yapılacaktı merak ederiz...
Paris mektubu...
Şehmuz Güzel Paris’ten yazdığı mektubuna:
“Yere düşmüş çocukları döven kimi kez sayısı altı veya yediyi bulan sivil ve üniformalı polis fotoları ağlatıyor” diye başlamış...
Gerisini okuyalım:
“Frapper un manifestant tombé à terre c’est se fraper soi-même...”
Türkçesi “Yere düşmüş bir göstericiyi dövmek kendi kendini dövmektir”
Bu veciz cümlenin sahibi Maurice Grimaud’dur. Mayıs 68 olayları sırasında Paris Emniyet Müdürlüğü yapan Grimaud, bunu o günlerde yere düşen öğrencileri, kadın ve erkek ayırmadan, topluca kıyasıya döven toplum polisleri için söyledi.
Ve olaylar boyunca polisin silah kullanmaması, ateş etmemesi, öğrencilere kötü muamele yapmaması için sürekli ve düzenli uyarılar ve bildirimler yaptı. Hatta ırkçı ve aşırı sağcı olduğu bilinen kimi polis birimlerinin mermilerine ve göz yaşartıcı bombalarına el koydurttu...
Bu vicdan henüz Türkiye’ye ulaşmadı. Tabii bizde de önlem alınmıyor değil. Alınıyor. Ne mi yapılıyor? Soruşturma açılıyor!
Bu soruşturmalardan ne gibi sonuç çıktığını kimse bilmiyor.
Demokrasinin vazgeçilmez unsuru siyasi partilerimizin umurunda değil durum...
Biri polis üç kişi hayatını kaybetti. 48 ağır yaralı var. En azından CHP’nin polise emir verme durumunda olan kişilerin sorumluluğunu TBMM’ye getirmesi beklenir.
İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş, dün heyecanla açıkladı:
Gezi’ye AVM yapmayıp müze yapacağız.
Oraya beton istenmiyor, park olarak kalsın deniyor. Bunu hâlâ anlayamadılar...
Barok
Başbakan Taksim’de AKM’nin yıkılıp yerine bir opera binasının yapılacağını söylerken seçtiği üslubu da açıklıyor: “Barok”...
Mimarlar ne mi diyor:
- 17 ve 18. yüzyıllarda barok üslubu modaydı. Ama çoktan tarihe karıştı.
Müzik, resim, heykel, edebiyatta da uygulanan barok üslup 1700’lerde son bulur.
Barok, Portekizce ‘barroco-düzgün olmayan inci’ sözcüğünden gelir.
YEM Yayınları’nın Mimarlık Sözlüğü’ne göre:
“Mimarlıkta çeşitli deniz kabukları şeklinde eğmeçli melzemelerden meydana gelen 17. kısmen de 18. yüzyılda Avrupa’nın özellikle Katolik ülkelerine ve Latin Amerika’ya yayılmış üsluptur. Furetiere’in 1690’da hazırladığı Fransız dilinin ilk sözlüğüne göre ‘tam yuvarlak olmayan incileri anlatmakta kullanılan bir kuyumculuk terimi’dir.... Barok mimarlık Rönesans’ın katı kurallarına bir tepki olarak İtalya’da ortaya çıkmıştır... Rönesans’taki düz çizgilere karşılık Barok’ta girinti çıkıntılar, cephelerde dalgalanmalar görülür. Cepheler heykelsidir...”
Bir Türk Barok üslubu da vardır. Tophane Çeşmesi (1732), Nuruosmaniye Camii (1748), Beylerbeyi (1788), Üsküdar Selimiye (1805) camileri örnektir...
Biber gazının içinde ALKOL varmış.
Bu durumda gaz bombasının;
Okul, dershane, öğrenci yurdu, ibadethane gibi yerlere 100 metre mesafe, Akşam 10-sabah 6 saatleri arasında kullanımı yasaklanmalı...
***
Bugünlerde doğacak çocuğa isimler: Erkek olursa “Çapulcan ya da Çapulhan”,
Kız olursa “Çapulgül ya da Çapulnur”
Akif Kökçe
Fıkra
Öykü Napolyon’a mal edilir... Napolyon bir gün bahçıvanı çağırmış... Bak şuralarda gölgeye ihtiyaç var. Oralara ağaç dikelim, demiş... Bahçıvan:
- Fakat haşmetmaap bir ağaç 50 senede büyür, deyince Napolyon:
- O zaman hiç vakit geçirmeden fidanları getir dikelim, deyivermiş...
Ağaç dikme konusunda en pratik olanlar ise bizim AVM’ciler...
Ne olacak efendim Gezi’den kesilen ağacın üç katını dikeriz...
70 yıllık ağacı keseceksin, gidip bilmem nereye üç fidan dikeceksin...
Ve bunu aynı şey diye yutturacaksın...
Neden? AVM yapılsın... Yandaşlar rantını yesin...
Ne âlâ...
Melih Aşık - Milliyet
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları