Türk olabilmek!
Melih Aşık yazıdı, "Yeni Anayasa’da “Türk vatandaşı” deyimi mi kullanılacak Türkiye vatandaşı mı?"...
Yeni Anayasa’da “Türk vatandaşı” deyimi mi kullanılacak Türkiye vatandaşı mı?
Anayasa Komisyonu’ndaki tartışmalarda AKP “Türkiye vatandaşlığı” deyimini savunuyor.
Anayasa Komisyonu’ndaki CHP üçlüsü de bu konuda kararsız. Prof. Süheyl Batum ile Atilla Kart ve Rıza Türmen iki farklı görüşü savunuyor.
Anayasa’nın 66. maddesi şöyle diyor:
“Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.”
Kimileri burada Türk sıfatının bir ırkı temsil ettiği gerekçesiyle kaldırılmasını istiyor. Kimilerimiz de Türk sözcüğünün ulusun genel adı olduğu görüşünde.
Yabancılar yüzlerce yıldır bu ülkede yaşayan herkese Türk dediler. Milletin adı “Türk”tür. Türklük üst kimliktir.
PKK veya David Phillips gibi Kürt sorununda arabuluculuğa soyunanlar Anayasa’dan “Türk” sözcüğünün çıkarılmasını savunuyorlar.
CHP Milletvekili Süheyl Batum maddeye şöyle bir şekil verilmesini öneriyor:
“Türk vatandaşlığı dil, din, ırk etnik köken gibi unsurlara bağlılığı değil Türkiye Cumhuriyeti ile varolan hukuksal bağı ifade eder”... Böylece hem Türk sözcüğü kalıyor hem anlamı netleştiriliyor.
Süheyl Batum CHP içinde bir anket yaparak eğilimi de yokladı.
CHP milletvekili ve parti meclisi üyeleri yüzde 90 oranında “Türk” sözcüğünün korunmasını savunuyor.
Bu arada merakımız o ki... Türk ve Türk milleti sözcükleri Anayasa’nın sadece 66 değil 5, 6, 7, 9, 42, 70, 72, 76, 80, 103, 104 ve 134. maddelerinde de geçiyor.. O maddeler hangi şekle bürünecek...
Her milletin bir adı vardır. Bu milletin adı kısaca “Türk milleti”dir... Türk sözcüğü bir ırkı, etnisiteyi temsil etmez. Türk milleti kendi öz adının değiştirilmesine PKK veya ABD istedi diye izin vermez.
Hilmioğlu’nun acısı
Ergenekon davasından tutuklu olan Malatya Üniversitesi eski Rektörü Prof. Fatih Hilmioğlu bir trafik kazasında oğlunu kaybetti. Kanser hastası Hilmioğlu’nun acılarına bir yenisi eklendi... Yetmedi... Cenaze için geldiği Ankara’da azılı mahkûm muamelesine tabi tutuldu... Evinde kalmasına izin verilmedi. Gece Sincan Cezaevi’ne götürüldü.
Malatya İnönü Üniversitesi rektörlüğü sırasında bilim ve eğitime hizmetleri ile anılan Hilmioğlu neden hapiste?
Orhan Bursalı’nın Cumhuriyet’te yazdığına göre...
“... 2007’de yaptığı konuşmadan dolayı 2 yıl sonra tutuklanıyor! Konuşmanın tam metnini mahkeme, tutuklamadan 2 yıl sonra Emniyet’ten istiyor!
2007 konuşmasında iktidarın erken seçime gitmesini öneriyor, ‘değil yüzde 34 ile yüzde 95 ile iktidara gelse bile, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine uymayan iktidarda kalamaz’ diyor... Malatyalı avukatlar bu konuşma nedeniyle o tarihte savcılığa suç duyurusunda bulunmuş, savcı da bu konuşma konusunda YÖK’ün karar verebileceğini belirtmiş.
YÖK Hilmioğlu hakkında soruşturma açmamış.
Ama bu konuşma 5 yıl sonra Hilmioğlu’nu ‘Ergenekon Terör Örgütü’ üyesi yapmaya yetiyor...”
Rektör Hilmioğlu 3.5 yıldır hapiste... Mahkemesi ne zaman biter, karar ne olur, ne zaman tahliye olur bilinmiyor...
Taksim
Emirgan Köşkü’nde İstanbul’daki başkonsoloslarla bir araya gelen İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Taksim projesi hakkında bilgi vermiş, Tarlabaşı’nı Osmanbey’e bağlayan tünelin inşasına başlanacağını ve bir yıl süreceğini bildirmiş.
Fakat Gümüşsuyu’ndan gelen yolu yeraltına almakta tereddüt varmış. Sıraselviler’den Taksim’e çıkan yolun yeraltına alınması da uygun bulunmuyormuş.
Oysa bu yılın başında Belediye Meclisi’nden geçen projede hem Gümüşsuyu hem Sıraselviler’den tünel öngörülüyordu.
Taksim Meydanı sanki yazboz tahtası.
Başkonsoloslara Taksim’le ilgili bilgi veren Topbaş bir türlü bu kentin hemşerilerine, şehircilerine, aydınlarına bilgi vermiyor. Anlaşılan sorulacak soruların altından kalkamayacağını düşünüyor. Sonuçta Taksim’in altına nasıl bir dinamit konduğunu kimse bilmiyor. Ortaya nasıl bir ucube çıkacağını da...
Bu kadar halka saygısız bir belediyecilik herhalde görülmemiştir.
AKP’nin kayıp milletvekili Hakan Şükür deplasmanda olduğunu açıkladı: “ABD’deyim, önümüzdeki hafta da Hac’da.”
Birbirinden güçlü böyle iki gerekçe karşısında Başbakan’dan zılgıt yemesi mucize olur...
Haldun Ertem
Adalet
Ünlü yazar Adalet Ağaoğlu, Habertürk’te Balçiçek Pamir’in sorularını yanıtlarken diyor ki:
“Diyarbakır’da, F tipi cezaevlerinde, binlerce insan haksız yere yattı, hâlâ yatanlar var. Ergenekon olmadan önce onların hanımlarının, kızlarının hiç sesi çıkmadı. Şimdi mahkemede babasını koruyan o genç kız aklıma geliyor. Mahkeme kapısında subay olan babasını savunuyor. Fakat zamanında darbeden sonra içeri alınan insanlar umurlarında olmamıştı. Şimdi Silivri’nin kapısında ‘Haksızlık!’ diye bağırıyorlar.”
Adalet Hanım’ın adaletine bakın, yargının adaletsizliğini hangi gerekçelerle savunuyor...
Küresel iklim değişikliği nedeniyle artan hortumlarla yaşamaya alışmalıymışız.
Biz “hortumcular”la yaşamaya alışmışız, hortumlar ne ki!
Fahrettin Fidan
Günaydın
Dünya iyisi bir sanatçıyı, bir altın yürekli adamı kaybettik... Erol Günaydın’ı anıyorduk bir dost toplantısında önceki akşam. Sefa Önal dedi ki:
- Erol’un üç kızı Ayşe, Fatoş, Günfer son dönemlerinde babaları için öylesine çırpındılar ki... Erol mutlaka büyük bir gönül huzuru ile ayrılmıştır bu dünyadan...
Bir babanın çocuklarınca böylesine sevilmesi... Ve onların aşırı ihtimamı ile geçirmesi son günlerini... Ne mutluluk...
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları