Tarih:
09.04.2014
Türkiye’nin yönü
Melih Aşık; Bundan sonra AKP tek başına bir Anayasa yapacaktır.
Kafalarda hep aynı merak:- Türkiye nereye gidiyor?
Anayasa Mahkemesi eski Raportörü Bülent Serim bu soruya yanıt ararken Başbakan’ın son balkon konuşmasıyla “Yeni Türkiye”yi müjdelediğini anımsatıyor!
Yeni Türkiye bir “İslam Cumhuriyeti” olacaktır. Dünya işleri dini kurallara göre düzenlenecek, özel yaşam dini kurallara göre biçimlendirilecektir.
12 yıldır zaten...
- Yasama, yürütme, yargı AKP egemenliği altına alınmıştır.
- Tüm iktidar gücü tek partide toplanmış, “Parti Devleti” kurulmuştur.
- Laik eğitim dinci eğitime dönüştürülmüş, tüm okullar imam hatipleştirilmiş; türban ve mescit ilkokullara kadar indirilmiştir.
- Kılık kıyafete, Harf Devrimi’ne, tekke ve zaviyelerin kapatılmasına ilişkin Devrim Yasaları uygulanamaz duruma getirilmiştir.
Bundan sonra AKP tek başına bir Anayasa yapacaktır.
Yeni anayasada; (ı) dinci rejimin adı konulacak, anayasal dayanakları düzenlenecek; (ıı) Kürt kimliği, Kürtçe eğitim, Güneydoğu’ya özerkliğin önü açılacak; (ııı) Türk, Türk Devleti, Türk Milleti, Türk Bayrağı kavramları çıkarılacak, Türk yurttaşlığının tanımı değiştirilecek, (ıv) laik, üniter, ulus devlet yapısına son verilecek, hukuk devletinin defteri dürülecek; (v) başkanlık ya da partili cumhurbaşkanlığı sistemi getirilecek, erkler ayrılığına son verilecektir.
Bu büyük resmi oluşturan adımlar günübirlik atılıyor.
Her adımda Türkiye’nin bu yönde ilerlediği gözleniyor.
Olacağı buydu ki!
Bir Meclis düşünün ki, özellikle grup toplantılarının yapıldığı salı günleri kapıları ardına kadar açık... Kimlik kartınızı verip giriş kartı aldınız mı giremeyeceğiniz yer hemen hemen yok. O yüzden grup toplantı salonları, kulisler ve de lokantalar miting meydanları gibi; iğne atsanız yere düşmeyecek ölçüde kalabalık. Alkış, tezahürat alabildiğine serbest. Bu “ziyaretçi” bolluğunun sonucu mu? Neredeyse sıfır mertebesine inen güvenlik ve bırakın parlamento muhabirlerini, oturacak yer bulmakta dahi zorlanan milletvekilleri.
Bir Meclis düşünün ki... Yasal bir eyleme katılmış da fişlenmiş iseniz veya üzerinizde Atatürk resmi olan bir tişört varsa kapısından geri çevrilirsiniz.... Ama dünkü saldırganda olduğu gibi her türlü adi suçtan bir sürü sabıkanız olsa dahi elinizi kolunuzu sallayarak girebilirsiniz.
Peki bütün bunların sebebi? Liderler alkış alacak, böylece kendisini hem milletvekillerine hem televizyon başında izleyen vatandaşlara karşı güçlü gösterecek!
Manzara dün de aynıydı. Ziyaretçi yoğunluğu önce AKP tarafında yaşandı, ardından BDP ve CHP’nin toplantılarının yapıldığı salonlarda... Bu kadar kalabalığa ve kuralsızlığa bir de ziyaretçilere “aşırı hoşgörülü” davranma zorunda bırakılan polisleri ekleyin... Ve bütün bunlardan sonra gelin de dün Kemal Kılıçdaroğlu’na denk gelen saldırı için “beklenmeyen” deyin... Geçmiş olsun Kemal Bey...
Erdoğan:
“Beldelerin yüzde 54’ünü, ilçelerin yüzde 61’ini, illerin yüzde 63’ünü, büyükşehirlerin yüzde 60’ını aldık” diyor.
Bölgeler öyle ayarlanmış ki... Tüm bunlar “yüzde 45 oyla” alınıyor!
* * *
Son balkon konuşmasıyla Erdoğan
yalnızca “Ortadoğu ve Balkanların” değil, “balkonların” da en büyük lideri olduğunu gösterdi...
Akif Kökçe
DAVA
Çağlayan Adliye Sarayı’ndaydık dün... Adı saray ama... Kapıdaki kuyruk yüzünden içeri giriş en az 10 - 15 dakika sürüyor. Mine Kırıkkanat ve Orhan Bursalı dün, Fethullah Gülen’e hakaretten yargılandılar. Avukat Bülent Utku davacıya (Fethullah Gülen’e) sorularının olduğunu, o yüzden mahkemeye getirilmesini istedi. Savcı yasal zorunluk olmadığını belirtti. Duruşmalarda iki arkadaşımız da beraat ettiler... Yazılarında Gülen’e hakaret bulunmadı. Bulunamazdı da... Sarf ettikleri bir iki sözcük, Başbakan’ın “casus, ajan, örgüt, çete” hitaplarından herhalde daha ağır olamazdı. Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ve Tuncay Özkan yanında Mine’nin okurları da gelmişti duruşmaya... Güzel bir tablo oluşturdular. Mine ve Orhan’ı Gülen’in avukatı da tebrik etme nezaketi gösterdi. Dava “mutlu son”la bitti...
İZ
CHP Ankara ve Üsküdar belediye başkan adayları... Mansur Yavaş ve İhsan Özkes seçim sonuçlarının izini sürüyorlar. Şikâyetlerini AİHM’ye kadar götüreceklerini söylüyorlar. Onlar dışında CHP’de fazla ısrar gözlenmiyor. Parti adeta seçim sonuçlarına razı olmuş gibi. Küçücük Liberal Parti bile “İlçe seçim kurulları kaç adet boş oy pusulası aldı, kaçını dağıttı, kaçını seçim sonrası teslim aldı, bunların tutanakları nerede?” gibi soruların peşine düşmüş durumda.
Eğer bu seçimde aksaklıkların peşine düşmezseniz... Bilin ki... Önümüzdeki seçimde aynı hileler misliyle tekrarlanacak...
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları