loading
close
SON DAKİKALAR

Vatansız gazeteci

Melih Aşık
Tarih: 05.04.2015

Melih Aşık; Akşam’a transfer etmek istiyor. Bunu yapmadan önce de patron Malik Yolaç ile konuşuyor. Patron biraz kuşkuludur...

Yıllardır sürgünde yaşayan gazeteci Doğan Özgüden’le ilgili bir belge film yapan Nazım Alpman, Özgüden’in “Vatansız Gazeteci” adlı kitabını okurken hoş bir olaya rast gelmiş...
Doğan Özgüden çok genç yaşta Akşam’ın Genel Yayın Müdürü oluyor. İlk iş olarak Çetin Altan’ı Milliyet’ten Akşam’a transfer etmek istiyor. Bunu yapmadan önce de patron Malik Yolaç ile konuşuyor. Patron biraz kuşkuludur:
- Çetin Altan problem çıkartır sana… Daha önce de buradaydı, bizi bırakıp gitti, diyor.
Özgüden kararlı olduğunu söyleyince Yolaç “Tamam” diyor:
- Sen bilirsin, seçimi sana bırakıyorum. Ama Çetin konusunda söylediklerimi de unutma…
Özgüden patronla yeni yazarı arasında buzları eritmek için eşi İnci Tuğsavul Özgüden ile evinde bir yemek düzenliyor. Yemekte söz siyasete gelince Çetin Altan yavaş yavaş öfkeleniyor. Patron Malik Yolaç’a burjuvalığından başlayarak hakaretler yağdırıyor. Bir iki dayanan Yolaç, sonunda lise arkadaşı Çetin Altan’a sert bir yanıt veriyor. Bunun üzerine Çetin Altan seri bir hareketle belinden tabancasını çıkartıp rasgele ateş etmeye başlıyor. Kurşunlardan biri de İnci Hanım’ın kulağının dibinden geçiyor. Bu sırada Malik Yolaç, Altan’ın üzerine atlayıp silahını elinden alıyor. Sonra da Özgüden’e “Ben sana söylemiştim” diyerek evden ayrılıyor. Böylesi bir durumda yazar istifa eder. Daha öncesinde de patron yazarı kovar. Ama bunların hiçbiri olmuyor. Çetin Altan ertesi gün elinde tek kırma panayır tüfeğiyle gazeteye geliyor, şaka ile karışık “Doğancığım” diyor:
- Dün akşam yarım bıraktığım işi bitirmeye geldim!
Malik Bey’in odasına gidiliyor, uzun süren kahkahalı sohbet sonunda Çetin Altan odasına çıkıp ertesi günkü yazısını yazmaya başlıyor!
***
Nazım Alpman, belgeselin çekimi sırasında Malik Yolaç’a bu olayı soruyor. Artık 95 yaşında bir canlı tarih olan Malik Yolaç gülümsüyor. Çetin Altan’ın kendisine doğru iki kez ateş ettiğini, daha sonra üzerine atlayarak silahını aldığını anlatıyor.
- Neden kovmadınız? Size ateş etmiş?
Yolaç’ın cevabı:
- Ben onu silahşor olduğu için gazeteye almadım ki, attığını vuramadı diye kovayım! Yazıları için almıştım, o da işini güzel yapıyordu. Ama silahını 1 ay vermedim!
(Nazıl Alpman’ın belgeselini bu akşam İz TV’de 19:40’da izleyebilirsiniz)


Henrik İbsen

Yılbaşı tatilinde Norveç’e giden bir okurumuz ünlü tiyatro adamı Henrik İbsen’in Oslo’daki müze evini gezmiş. Ve bu evde İbsen’ın yakasında Mecidiye Nşanı’yla bir fotoğrafını görünce şaşırmış. Ülkemizde Bebek Evi, Bir Halk Düşmanı, Hedda Gabler, Hayaletler gibi eserleriyle tanınan Norveçli yazarın yakasında Mecidiye Nişanı ne alaka? Şu alaka...
Henrik İbsen 1869 yılında Süveyş Kanalı’nın açılışında Norveç’i temsil ediyor. Hidiv Ismail Paşa ona Mısır’ı ziyareti dolayısıyla, muhtemelen bir sanat adamı da olduğunu göz önünde tutarak, bu nişanı veriyor. İbsen’in bu nişanı çok sevdiği söyleniyor.

H - acı...

Hesabı CHP’nin müftü kökenli milletvekili İhsan Özkes yapmış. Verdiği bilgilere göre... 2008 yılında devletin Diyanet aracılığıyla belirlediği hac
fiyatı 2 bin 200 euro imiş. Bu rakam 2014’te 2 bin 780 euro’ya yükseltilmiş. Bu yıl dolar yükselince euro terk edilmiş, dolara geçilmiş. Rakam 3 bin 600 dolar olarak belirlenmiş.
Rakamları TL.’ye çevirince çıkan sonuç mu? 2008’de hacca 4 bin 135 lira ile gidilebilirken rakam bu yıl 9 bin 360 lira olmuş.
Bu arada döviz kurlarının yükselmesi ihtimaline binaen her hacıdan “ihtiyat akçesi” adı altında yüzde 5 fark alınıyor... Ancak dövizde yükseliş olmasa bile para iade edilmiyormuş. Hacılar Diyanet’e seslenmeli:
- Soyma din kardeşiyiz...

Jet Fadıl milletvekili adayı olmuş.
Götürdükleri götüreceklerinin teminatıdır!
***
Erdoğan “400 milletvekili istiyorum” diyor. Demokrasi ne hale geldi! Parlamenter sistemi yok etmek için, parlamenter isteniyor!
Akif Kökçe

TÜRK

Prof. Dr. İlber Ortaylı yeni kitabı ‘Türklerin Tarihi’ ile ilgili diyor ki:
- Türkler olmadan dünya tarihi yazılmaz. Çünkü Türk etkisi Asya’nın uzak doğusunda, Çin’den başlar; Çin, Hint, İran, sonra Rusya arazisi, Balkanlar, Ortadoğu ve Orta Avrupa ve tabii yeniçağda bütün Avrupa’ya uzanır. Bunların tarihini Türk tarihini iyi bilmeden yazmak mümkün değil.
- Kim bu Türkler?
- Birbirine yakın lehçeleri konuşan, Çin sınırından Balkanlar’a kadar yaşayan bir grup var. Biz onlardanız.
- Öncelik dilde mi?
- Tabii. Sen gayrimüslim ya da farklı bir etnik gruptan olsan bile, eğer konuştuğun dil Türkçeyse, kendi dilini bilmiyorsan Türksün.
- Türklük nedir?
- Türk olmak şuurdur. Türk’üz demektir, o kadar.... İtalyan’ız, Alman’ız gibi...

Melih Aşık - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları