Tarih:
14.02.2014
Vicdan kaldıysa
Melih Aşık; Balyoz davasında hüküm giyerek hapse giren 237 subayın her birinin ayrı bir trajik hikâyesi var...
Balyoz davasında hüküm giyerek hapse giren 237 subayın her birinin ayrı bir trajik hikâyesi var.Emekli Kurmay Albay Memiş Yüksel Yalçın’ın hikâyesi onlardan biri...
Albay Yalçın 2003 yılında İzmit’te konuşlu 15 inci Kolordu Karargahı’nda, “silahı, askeri ve emir verme yetkisi olmayan”
Harekat ve Eğitim Şube Müdürlüğü’nde görev yapmaktadır...
O günlerde Genelkurmay’dan gelen emir üzerine 1’inci Ordu’da icra edilen yasal seminere katılıyor.
15’inci Kolordu Seminer Grubu’nca hazırlanan ve hiçbir suç unsuru içermeyen bir metni Kolordu Komutanı’nın emri ile o okuyor.
Bu metni başkaları hazırlamış Albay Yalçın tek sözcük eklememiş, sadece emir gereği okumuştur.
Bu yüzden 16 yıl ceza alıyor...
* * *
TÜBİTAK raporuyla da sahteliği belgelenen 5 nolu HardDİSK’ten sonra...
Balyoz davasının bir komplo olduğu iyice belirginleşti.
Ayrıca iktidar bu davanın kumpas olduğunu resmen dile getirdi.
Bu durumda Balyoz hükümlüleri için yeniden yargılama yolunun açılması gerekiyor
Ne var ki TBMM’de görüşülmekte olan yargı paketinde yeniden yargılama yok.
Ordu mensupları amiraliyle, generaliyle, albayı ile kumpasa getirildi diyeceksiniz.
Bunun için paralel yapıyı suçlayacaksınız...
Ama paralel yapıyı değil TSK mensuplarını cezalandırmaya devam edeceksiniz...
Bu durum iktidardakilerin paralel yapıyla aynı düşüncede olduğunu göstermez mi?
Hangi vicdana sığar bu?
Ele güne rezalet...
Ele güne rezalet...
Bu sakil durumu daha önce de yazdık... Ancak değişen bir şey yok.
Başbakan bir yabancı devlet yetkilisiyle ortak basın toplantısı yapıyor...
O sırada gazeteciler Başbakan’a bizim abuk subuk gündemle ilgili sorular soruyor.
Başbakan iç siyasetle ilgili soruları yanıtlarken yabancı konuk durumu hayretle izliyor, sıkılıyor, boş yere ayakta dikiliyor.
Bu komedi İspanya Başbakanı Mariano Rajoy ile bizimkinin ortak basın toplantısında da tekrarlandı.
Başbakan’a Urla villaları, yandaş müteahhitlerin kurduğu para havuzu, Habertürk gazetesine açtığı “Alo Fatih” telefonu soruldu... Cevapları İspanya Başbakanı ile birlikte İspanyol gazeteciler de dinledi... Bizim gündemin pejmürdeliğine onlar da bizzat tanıklık etti. El Pais gazetesi haberinde:
- Gazeteci yolsuzluğu sordu, Erdoğan bıçağa sarıldı, ifadesini kullandı.
Cumhuriyet’in haberine göre İspanyol gazetecilerinin genel izlenimi:
“Bu Başbakan’ı gördükten sonra Türkiye’de neden bu kadar çok gazeteci hapis yatıyor şimdi daha iyi anlıyoruz...”
Ele güne rezil olmamak için ne mi yapmalı?
Bu tür ortak basın toplantıları başlarken gazetecilerden sadece iki ülkeyi ilgilendiren konuları sorması istenmeli...
Böylece hem konuğa saygısızlık edilmez, hem bizim gündemin kepazeliği ortalığa dökülmemiş olur...
Bu kadarını akıl etmek zor mu geliyor?
14
14
Sevgililer Günü’nde uzaktaki ve hapisteki sevdiklerini düşünen, özleyen, bekleyen sevgililerin, eşlerin, çocukların, anne ve babaların bir an önce kavuşması dileğiyle...
Hediye
Hediye
Çiğdem Toker Cumhuriyet’teki köşesinde yazıyor:
“Hürriyet’te çalıştığım dönem Merkez Bankası eski başkanlarından Gazi Erçel, idam edilen Başbakan Adnan Menderes’in, hediyeler konusundaki titizliğini anlatmıştı.
Menderes’in yabancı bir devlet adamının armağan ettiği kol saatini el yazısı notla birlikte Hazine kasasına koyduğunu söyleyince, kasanın peşine düşmek farz oldu... Özel izinle girdiğimiz Hazine Müsteşarlığı zemininin üç kat altındaki bodrum katında karşılaşmıştım Alman yapımı o yeşil çelik kasayla... Heyecan verici bir andı.
2 metre uzunluğunda, 1.5 metre genişliğinde, göbeğinde kocaman bir şifreli kolla karşımızdaydı...”
Başbakan ve Cumhurbaşkanı’na Suudi Arabistan Kralı’nca verilen hediyeler hâlâ açıklanmadı. Bilvesile hatırlatalım...
AKP “17 Aralık yargı ve polis darbesidir” diyor.
Darbe girişimi suçsa Emniyet ve yargı mensupları niye dışarıda,
değilse TSK mensupları niye içeride?
AKP “17 Aralık yargı ve polis darbesidir” diyor.
Darbe girişimi suçsa Emniyet ve yargı mensupları niye dışarıda,
değilse TSK mensupları niye içeride?
* * *
Samsun Tarım Lisesi yıkılıp yerine cami yapılacakmış!
Mevcut 85 bin cami günahların temizlenmesine yetmiyor demek ki...
Akif Kökçe
KARAR
Mevcut 85 bin cami günahların temizlenmesine yetmiyor demek ki...
Akif Kökçe
KARAR
Ergenekon kararlarını veren 13. Ağır Ceza Mahkemesi aradan 6 ay geçtiği halde gerekçeli kararı yazıp açıklamadı.
Avukat Serkan Günel bu yüzden yargıçlar hakkında soruşturma talebinde bulundu. Heyet gerekçeli kararı neden yazamıyor?
Belli ki verdikleri ağır kararlara gerekçe bulmakta zorlanıyorlar.
Bir zamanlar Kartal Adliyesi’nde Başbakan aleyhine açılan 1 kuruşluk tazminat davasında davalı lehine karar veren hanım yargıç, gerekçeyi 15 günde yazmadığı gerekçesiyle Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin tarafından sürgüne gönderilmişti.
Hatırlanıyor mu?
Melih Aşık - Milliyet
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları