Washington
Melih Aşık; Bağımsızlığın önderi George Washington göreve 17 Eylül 1796 tarihinde veda etti. Yayımladığı veda mesajı çok uzundur.
Temmuz ayının 4’üncü günü ABD’de her yıl “Bağımsızlık Günü” olarak kutlanır. İngiltere’ye bağlı 13 koloninin bağımsızlığını ilan ettiğine ilişkin bildiri, 4 Temmuz 1776 günü ABD Kongresi’nde okunmuştu.
Bağımsızlığın önderi George Washington göreve 17 Eylül 1796 tarihinde veda etti. Yayımladığı veda mesajı çok uzundur. Aşağıda bu uzun mesajdan iki küçük bölüm sunalım:
“Belirli bir millete sevdayla bağlanmaktan kaçınınız. Başka bir ülkeye nefret yahut sevgi duyguları beslemeyi âdet edinen milletler köleleşirler, kendi görev ve çıkarlarını unuturlar. Zira bir millet, ortaklık hayaline kapılarak başka bir millete bağlandı mı, bu ikincisinin kavgalarına boşu boşuna karışır.
Üstelik ona imtiyazlar tanır. Bu ise kendisinin sömürülmesine yol açmakla kalmaz, başka ülkelerin düşmanlığını ve misillemelerini de üstüne çeker. Büyük ve güçlü bir ülkeyle öyle bir ilişki kuran küçük yahut zayıf bir millet, ötekisinin uydusu olmaktan kurtulamaz.”
DANIŞMA
HDP’nin geçen hafta sonundaki 5. olağan kongresinde yetkili kurullara seçimler yapılırken 43 kişilik danışma kurulunda hayli ilginç isimler yer aldı. Listede Hasan Cemal, Mehmet Altan, Ali Bayramoğlu gibi ikinci cumhuriyetçi yazarlar ilk dikkati çekenlerdi.
Danışma kurulunda emekli Büyükelçi Rıza Türmen, yanında Levent Köker, Şebnem Oğuz, Gençay Gürsoy, Onur Hamzaoğlu, Fatma Gök, Meral Camcı, Bülent Küçük, Zerrin Kurtoğlu gibi emekli akademisyenler de yer aldı.
YAĞ
Mine Kırıkkanat pazar günkü yazısında sentetik aydınları anlatıyor:
“Onlar suya düşen yağ parçacıkları gibidir, halk arasına karışmaz ama her daim üste çıkıp akıl öğretir, çıkmaz sokakları yol diye gösterirler.”
HANİ VİZE KALKACAKTI
Türkiye İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini onayladı, bu iki ülkeden birtakım sözler alındı.
Şimdi arada bir anlaşma var ama...
Avrupalıların verdikleri sözleri tutmamak gibi bir huyları da var.
Örneğin, AB ile aramızda bir göç ve vize anlaşması vardır.
Anlaşmada, Türkiye’nin AB’ye göçü önlemesi karşılığında Türkiye’ye 6 milyar euro mali yardım ile vize serbestisi gibi avantajlar tanınıyordu. Zamanın Başbakanı Ahmet Davutoğlu bize bu konuda umutlu mesajlar veriyordu.
Aradan altı yıl geçti...
Türkiye verdiği sözleri yerine getirdi. Göçmen akınını durdurdu. Ancak Avrupa mali yardımın bir bölümünü vermekle birlikte gümrük birliğinin gözden geçirilmesi ve katılım müzakerelerinin başlaması gibi sözlerini tutmadı. Dahası, bin dereden su getirerek vizesiz seyahati başlatmadı. Türkiye tek taraflı işleyen anlaşmayı iptal edebilir. Etmiyor. Gelin anlaşmayı gözden geçirelim diyor, karşı taraftan cevap gelmiyor. Çünkü anlaşmadan memnunlar.
DEVELİ HİKÂYE
Hikâye Mevlana’ya atfedilir.
Bir bedevi, devenin üzerine oturmuş hayvanın iki yanından sarkan yükleriyle birlikte çölde ilerliyordu. Bir süre sonra yolunun üzerinde bir yabancıya rastladı, birlikte konuşarak ilerlemeye başladılar. Yabancı bir ara sordu:
- Devedeki mülkün nedir?
- Bir taraftaki çuvalda buğday var, dedi bedevi, diğer çuvalda da kum var.
- Neden bir de kum yükledin hayvana?
- Ağırlık dengeli olsun, daha rahat taşısın diye.
- Peki, neden buğdayı iki çuvala bölmedin? Hem yük dengeli olurdu hem de hayvan yorulmazdı.
Bedevi yabancının verdiği fikirden çok etkilendi. Kendisi yola çıkma telaşı içinde bunu düşünememişti.
- Haklısın diye bağırdı, hadi gel buğdayı ikiye bölelim. Hem sen de gel devenin üstünde yolculuk et.
Yola tekrar çıkınca sordu bedevi:
- Kimsin sen, senin gibi zeki bir adam ya sultandır, ya vezirdir, ya kumandandır.
- Hiçbiri değilim, dedi yolcu, hiç bir şey değilim.
- Ya da zengin birisidir.
- Beş param yok, dedi yolcu, baksana üstüm başım dökülüyor.
- Bu kadar zeki olduğuna göre mutlaka bir şeylerin vardır?
- Hiçbir şeyim yok, dedi adam, bir lokma ekmeğim bile yok.
Bedevi birden öfkelendi:
- İn çabuk devemden, dedi, çabuk uzaklaş, o tehlikeli zekânı da uzaklara götür. Para getirmeyen bir zekâya sahip olmaktansa aptal olayım ama param olsun, çok daha iyi.
Öyle demiş bedevi. Zeki ama parasız pulsuz adamların, haksızlıkları görmek, entrikaları sezmek, doğruları cesaretle söylemek gibi kötü huyları da vardır ki bu özellikler de pek hoşa gitmez malum.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları