Tarih:
25.06.2014
Yargıyı kucaklama
Melih Aşık; Başbakan Yargı için 'Yargı ne CHP’nin ne CHP’nin yol arkadaşı MHP’nin, Pensilvanya’nın egemenliğine asla teslim edilmeyecek'.
Başbakan son günlerde yargıyı ele aldı. Hemen her gün ofisine böcek koyanların yargı tarafından serbest bırakılmasını işliyor. Yargıç sanıkları elde yeterli kanıt olduğu halde mi salıverdi? Yoksa yeterli kanıt mı yoktu? Tutuklamanın koşulları vardı da mı tutuklamadı? Bunları kimse bilmiyor. Çünkü yargıçlar konuşamıyor. Ancak anlaşılan Başbakan birilerinin tutuklanmasını isteyince mahkemenin tutuklaması gerekiyor. Başbakan dün diyor ki:- Yargı ne CHP’nin ne CHP’nin yol arkadaşı MHP’nin, Pensilvanya’nın egemenliğine asla teslim edilmeyecek. Yargı birilerinin arka bahçesi değil, söz verdiğimiz gibi milletin yargısı olacak...
Son haftalarda Başbakan’la ilgili iki yazımız için dava açıldı. İkisinde de savcı takipsizlik kararı verdi. Başbakan adına açılan pek çok başka dava aynı şekilde takipsizlikle sonuçlanıyor. Yargı Başbakan’a teslim olmuyor. Sanırız en büyük rahatsızlık buradan kaynaklanıyor.
En sıkı rejimlerde örneğin Nazi Almanyası’nda da yargı kolay teslim olmamış. Hitler ülkede kontrolü ele geçirdiği ölçüde yargıyı ele geçiremedi. Alman Yüksek Mahkemesi (Reichsgericht) kararlarını beğenmeyince Halk Mahkemesi’ni (Volksgerichtshof) kurdu. Bu mahkemenin 9 yargıcından 5’ini meslekten olmayan yargıçlar oluştururdu. Bir de özel mahkemeler (Sondergericht) vardı. Bunlar da yeterli olmadı. Gestapo mahkeme kapısında bekliyor, yargıcın kararını beğenmezse adamı kapıda alıp doğru toplama kampına götürüyordu...
Şükür... Biz henüz oralara gelmedik...
Umut’suz konuşma!
CHP Parti Meclisi üyesi Umut Oran, önceki gün Parti Meclisi toplantısında cumhurbaşkanlığı seçimini ele aldı ve özetle dedi ki:
“Muhafazakâr oyları almak için, muhafazakarlaşmakla anılıyoruz. Sosyal demokrat ve sol bir parti olarak toplumu dönüştürme ve topluma öncülük etme görevimiz varken, seçtiğimiz aday bugünkü siyasi hegemonyaya teslim olduğumuz algısını yaratıyor. Samimiyetle ifade etmek isterim ki çatı adayı kararı içime sinmeyen bir karardır. Sayın Genel Başkan’ımızın inisiyatifi ve çabasıyla alınmış bir karardır. Kendisinin adaylığı için imza vermeyi düşünmüyorum, ama henüz kararımı vermedim. Bakın general Mc. Arthur bir konuşmasında ‘Liderlik sadece risk almak değil aynı zamanda sorumluluğu da cesaretle üstlenmektir’ demiştir. Aday belirleme konusunda Sayın Genel Başkan’ımız inisiyatif aldı, risk aldı ve adayı belirledi. Bunun sonucunda kendisinin sorumluluğu da cesaretle üstleneceğine inanıyorum...
Şükür... Biz henüz oralara gelmedik...
Umut’suz konuşma!
CHP Parti Meclisi üyesi Umut Oran, önceki gün Parti Meclisi toplantısında cumhurbaşkanlığı seçimini ele aldı ve özetle dedi ki:
“Muhafazakâr oyları almak için, muhafazakarlaşmakla anılıyoruz. Sosyal demokrat ve sol bir parti olarak toplumu dönüştürme ve topluma öncülük etme görevimiz varken, seçtiğimiz aday bugünkü siyasi hegemonyaya teslim olduğumuz algısını yaratıyor. Samimiyetle ifade etmek isterim ki çatı adayı kararı içime sinmeyen bir karardır. Sayın Genel Başkan’ımızın inisiyatifi ve çabasıyla alınmış bir karardır. Kendisinin adaylığı için imza vermeyi düşünmüyorum, ama henüz kararımı vermedim. Bakın general Mc. Arthur bir konuşmasında ‘Liderlik sadece risk almak değil aynı zamanda sorumluluğu da cesaretle üstlenmektir’ demiştir. Aday belirleme konusunda Sayın Genel Başkan’ımız inisiyatif aldı, risk aldı ve adayı belirledi. Bunun sonucunda kendisinin sorumluluğu da cesaretle üstleneceğine inanıyorum...
... Keşke chp kimliğine, Atatürk ilkelerine, 6 ok ideolojisine, keşke Kuvayı Milliye ruhuna, Cumhuriyet’in temel değerlerine tartışmasız sahip olan bir aday gösterebilseydik, keşke “büyük uzlaşma” sadece parti büyüklerinin uzlaşması olmasaydı. Keşke “büyük uzlaşma” adına, amacına uygun bir şekilde tabanımızda, toplumda heyecan, coşku ve sinerji yaratabilecek şekilde, sıfır hata, minimum risk, maksimum başarı hedefine uygun olabilseydi...
Ve ben, ‘iyi ki’leri ‘keşke’lerinden daha fazla olan bir konuşmayı bugün burada yapabilseydim!”
DEKAN
Ankara Üniversitesi Rektörlüğü, SBF Dekanı Prof. Yalçın Karatepe hakkında soruşturma açtı. Gerekçesi: İzinsiz görev yerini terk etmek....
Yalçın Karatepe bu “suçu” nasıl mı işlemiş? Yalçın Hoca aynı zamanda Basın İlan Kurumu (BİK) Genel Kurul üyesi... Hoca, BİK’ten, Ankara dışında toplantı olacağı bilgisini alınca durumdan Rektörlüğe, “Yokluğumda yerime şu arkadaş bakacaktır” diye bilgi veriyor. Ancak tam toplantıya gidecekken Rektörlükten “şehir dışı görevlendirmeler iptal edilmiştir” diye yazı alıyor. Diğer görevini de aksatmak istemiyor. Toplantıya katılacağını bildiriyor. Bu şekilde suç işlemiş oluyor... Asıl neden Dekan’ın İnek Bayramı ve
benzeri toplantılarda iktidarın icraatını şaka yollu
da olsa
eleştirmesi
olabilir mi?
YSK Başkanı “İkinci adres olan yazlıkta oy kullanılmaz” demiş. Ne memleket ama...
Gurbetçiler Avustralya’da bile oy kullanırken,
vatandaş vergisini verdiği yazlığında oy kullanamıyor...
Gülhan Elmas
TABAN
Yurt gazetesi haberi manşetine koymuş:
“IŞİD Bağcılar’da dükkan açtı”
Açılan mağazada IŞİD armalı tişörtler bayraklar vs satılıyormuş.
Şaşırtıcı mı? Hayır... Anketleri hatırlayın...
Hemen tüm anketlere göre Türkiye’de halkın yüzde 8 - 10’u şeriat devleti istemektedir.
Bu kitle aynı zamanda IŞİD’in tabanıdır.
IŞİD Irak ve Suriye’de başarı kazandıkça ülkemizdeki taban hareketlenecek, örgütle taban arasındaki iletişim hızlanacak, IŞİD ülkemizde hissedilir bir varlık oluşturacaktır.
Belki parti bile kuracaklar... Güney’ de de komşumuz olacaklar yakında... Daha neler göreceğiz...
Melih Aşık - Milliyet
Ve ben, ‘iyi ki’leri ‘keşke’lerinden daha fazla olan bir konuşmayı bugün burada yapabilseydim!”
DEKAN
Ankara Üniversitesi Rektörlüğü, SBF Dekanı Prof. Yalçın Karatepe hakkında soruşturma açtı. Gerekçesi: İzinsiz görev yerini terk etmek....
Yalçın Karatepe bu “suçu” nasıl mı işlemiş? Yalçın Hoca aynı zamanda Basın İlan Kurumu (BİK) Genel Kurul üyesi... Hoca, BİK’ten, Ankara dışında toplantı olacağı bilgisini alınca durumdan Rektörlüğe, “Yokluğumda yerime şu arkadaş bakacaktır” diye bilgi veriyor. Ancak tam toplantıya gidecekken Rektörlükten “şehir dışı görevlendirmeler iptal edilmiştir” diye yazı alıyor. Diğer görevini de aksatmak istemiyor. Toplantıya katılacağını bildiriyor. Bu şekilde suç işlemiş oluyor... Asıl neden Dekan’ın İnek Bayramı ve
benzeri toplantılarda iktidarın icraatını şaka yollu
da olsa
eleştirmesi
olabilir mi?
YSK Başkanı “İkinci adres olan yazlıkta oy kullanılmaz” demiş. Ne memleket ama...
Gurbetçiler Avustralya’da bile oy kullanırken,
vatandaş vergisini verdiği yazlığında oy kullanamıyor...
Gülhan Elmas
TABAN
Yurt gazetesi haberi manşetine koymuş:
“IŞİD Bağcılar’da dükkan açtı”
Açılan mağazada IŞİD armalı tişörtler bayraklar vs satılıyormuş.
Şaşırtıcı mı? Hayır... Anketleri hatırlayın...
Hemen tüm anketlere göre Türkiye’de halkın yüzde 8 - 10’u şeriat devleti istemektedir.
Bu kitle aynı zamanda IŞİD’in tabanıdır.
IŞİD Irak ve Suriye’de başarı kazandıkça ülkemizdeki taban hareketlenecek, örgütle taban arasındaki iletişim hızlanacak, IŞİD ülkemizde hissedilir bir varlık oluşturacaktır.
Belki parti bile kuracaklar... Güney’ de de komşumuz olacaklar yakında... Daha neler göreceğiz...
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları