Tarih:
24.05.2016
Yaşayan görecek!
Melih Aşık; Binali Yıldırım da, dolaylı şekilde, uygulanmakta olan mevcut durumun hukuk dışı yani Anayasa’ya aykırı olduğunu söylemiş oluyor.
Yeni Başbakan Binali Yıldırım kongre konuşmasında terörle birlikte önceliğin yeni anayasa olduğunu söylüyor, şöyle diyor:- Yapmamız gereken en önemli iş, fiili durumu yasal hale getirmek ve bu kafa karışıklığını sona erdirmektir. Bunun en iyi yolu yeni anayasadır, başkanlık sistemidir...
Binali Yıldırım da, dolaylı şekilde, uygulanmakta olan mevcut durumun hukuk dışı yani Anayasa’ya aykırı olduğunu söylemiş oluyor.
Hukuk dışı icraatın riski mi? Bu riski Cumhurbaşkanı değil Başbakan ve bakanlar sırtlıyor. Bakın Anayasa Md.112 ne diyor:
“Başbakan, Bakanlar Kurulu’nun başkanı olarak, bakanlıklar arasında işbirliğini sağlar ve hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetir. Bakanlar Kurulu, bu siyasetin yürütülmesinden birlikte sorumludur.”
Artık hükümetin siyaseti yok Cumhurbaşkanı’nın siyaseti var.
O siyasetin yürütülmesinden Başbakan ve bakanlar sorumlu tutulacak
Ancak Cumhurbaşkanı doğacak sonuçlardan sorumlu olmayacak.
Yeryüzünde böyle bir sistem var mı? Sanmıyoruz...
Yaşayan nesil ilginç bir dönüşüme tanıklık ediyor... Türkiye belki dünya siyasi literatürüne de geçecek şekilde,Anayasa’sını değiştirmeden parlamenter sistemden alaturka başkanlık sistemine geçmektedir.
Şu anda tüm yetkiler Cumhurbaşkanı’nda ama sorumluluk Başbakan ve bakanlardadır.
Sistem şu anda Anayasa’ya uymasa da Anayasa değiştirilip sisteme uydurulacaktır. Sonuçları mı?
Yaşayarak (biraz da acılı) göreceğiz...
NEFES
Kehanete varan haberler veren ve çoğu zaman da isabet sağlayan malum kaynak bildiriyor:
“Özel İstihbaratçılar Davutoğlu’nu Konya’da karşılayanları araştırıyorlar.
İstihbaratçılar, Davutoğlu’nun Konya ziyaretindeki kamera kayıtlarını incelemeye aldılar. Kimlik tespiti yapmaya çalışıyorlar.”
Eğer haber doğruysa bu yeni rejimin önümüzdeki dönemde ipleri nereye kadar sıkacağını gösterir.
Nereye kadar olacağını merak ediyorsanız söyleyelim... Muhalif ses çıkartanlar nefes alamayıncaya kadar.
Uyarı
Kemal Kılıçdaroğlu Antalya’da gürledi:
“Bundan böyle milletvekilleri partiden izinsiz miting yapamaz... Gruptan izinsiz TV programlarına katılamaz...”
Uyarıların hedefi Muharrem İnce’ydi. Aldıracak mı? Hayır...
4 Haziran’da İstanbul’da Bostancı Kültür Merkezi’nde konuşacak.
ÇAY
Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay başkanları, Anayasa’ya göre partisiz, fiili duruma göre partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daveti üzerine onunla birlikte Rize’ye giderek çay hasadı yaptılar. Tam da Yargıtay ve Danıştay’ın yeniden yapılanması için yasa hazırlanırken, dokunulmazlığı kalkan milletvekilleri yargı önüne çıkacakken, MHP davası karara bağlanmak üzereyken yüksek yargı başkanlarının böyle bir daveti kabul etmesi sertçe eleştiriliyor.
Okurumuz soruyor:
“Sayın Başkanlar... Bırakın Rize’de çay toplamayı... Kemal Kılıçdaroğlu sizleri Ankara’da, Genel Merkez’deki makamında çay içmeye davet etseydi yine gider miydiniz? Yoksa yargı bağımsızlığını hatırlatıp bir mazeret icat ederek daveti ret mi ederdiniz?
Kimlere dokunur?
AKP’nin, daha doğrusu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın milletvekili dokunulmazlıklarını kaldırmadaki temel gerekçesi neydi? HDP’li milletvekilleri PKK terör örgütü değildir, diyor... Yaptığı terörü terör saymıyor, hak mücadelesi olarak görüyor ve bu mücadeleyi övüyor... Terörist cenazelerine katılarak terör örgütünün propagandası mahiyetinde konuşmalar yapıyorlar...Teröre ve teröristlere yardım ve yataklıkta bulunuyor.
HDP’liler şimdi bu suçlardan dolayı yargının önüne çıkıp hesap verecekler.
HDP sevdalısı enteller HDP’lilerden daha da endişeli. Peki endişeye gerek var mı?
Pek yok... Bilindiği gibi Abdullah Öcalan’a “Sayın” demek, posterlerini ve PKK’nın flamalarını taşımak, terörü doğrudan savunmamak ve övmemek kaydıyla terör örgütü lehinde konuşmak yasalar değiştirilerek bu iktidar döneminde suç olmaktan çıkartıldı.
Bu durumda, HDP’li milletvekilleri hakkında PKK’yı övücü sözler söylemek... Terörist cenazelerine katılmak vb. gibi gerekçelerle fezlekeler düzenlenmişse... Bu kişilere normal bir yargılama sonucu hukuken suç isnadında bulunmak ve ceza vermek söz konusu olmayacak demektir. O zaman geriye ne kalacak? Kemal Kılıçdaroğlu başta, CHP’li birçok milletvekilinin “Cumhurbaşkanına hakaret”ten yargılanması kalacak. O yüzden bazı CHP’liler HDP’lilerden daha endişeli...
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları