Tarih:
22.01.2013
Zindanlarda ikna...
Melih Aşık yazdı, Bu çocuk derdini anlatana kadar bir sene geçecek. Bizim bu kadar yatırım yaptığımız çocuğun hayatından çalınan günlere bakın...
İÜ Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Adem Sözüer “Her gece o öğrencimi düşünüyorum” diyor Radikal’de...Hastaneye giderken yürüyüşe denk gelmiş o ögrenci... Katılmadığı halde tutuklanmış. Katılsa da tutuklanması gerekmezdi tabii. Prof. Sözüer diyor ki:
- Bu çocuk derdini anlatana kadar bir sene geçecek. Bizim bu kadar yatırım yaptığımız çocuğun hayatından çalınan günlere bakın...
Hapislerde 700’ün üzerinde öğrenci...
Mahkemelerde yüzlerce, binlerce örgüt davası var.
Bu kadar çok örgüt, demokratik ülkelerde yok. Bizde niye var?
Doğru sözü OdaTV duruşmasında, örgüt üyesi olarak suçlanan Barış Terkoğlu söylemişti...:
- Türkiye örgütsüz toplum diye şikâyet ederdik... Oysa açılan davalara bakılırsa dünyanın en örgütlü toplumuyuz...
Şu anda 700’ün üzerinde öğrenci tutuklu. Çoğu suçsuz. Ne diyor Akif Kökçe:
“Geçmişte öğrenciler ikna odalarında başlarını açmaya ikna edildi diye ortalık birbirine girdi. AKP öğrencileri bugün odalarda nasihatle değil hapishanelerde zorla ikna ediyor. Ses yok...”
Bir de müzikli örgütlenme var: Grup Yorum... Onlar da bir türlü hapisten kurtulamıyor...
* * *
İstanbul Üniversitesi Dekanı Prof. Adem Sözüer konuşmuş... İyi güzel... Peki diğer hukuk fakültesi dekanları ne der ne eder... İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal dekanların sessizliği konusunda diyor ki:
“Ülkede 103 hukuk fakültesi var. Ülkede bu kadar hukuksuzluk varken bu hukuk fakültelerinin dekanları ne yaparlar? Cübbelerini giyseler ‘beyler kendinize gelin’ deseler olay biter. Bu ülke sizi bu günlerde susup oturasınız diye mi yetiştirdi? Hepsine yazıklar olsun”...
Ulusalcı geçinenler!
Başbakan hafta sonunda düşmanlarından birini daha açık etti:
“Bu ülkede ulusalcı geçinenler önümüzü kesmeye çalıştılar kesemediler, kesemeyecekler. Ulusalcıların uzantısı olmaya aday olanlar bizden bir şey beklemesinler, bulamayacaklar.”
Başbakan ulusalcılıktan ne anlıyor, kimi kastediyor, anlaşılmıyor.
Balkan savaşları ardından Osmanlı dağılırken birleştirici unsur olarak tutunduğumuz dal olan ulusalcılık son yıllarda öcü bir kavram oldu.
Genellikle ırkçılık, şövenizm, faşizmle harmanlanarak karalanıyor...
Nedir aslında ulusalcılık?
Etnik kökene dayanmayan bir yurtseverliktir. Irkçılık ve şövenizmden soyutlanmış milliyetçiliktir. Halkın öz çıkarlarına ve değerlerine saygıdır.
Ülkeyi sömürmek ya da başkalaştırmak isteyenlerin dışında kimsenin bu kavramdan rahatsız olmaması gerekir.
Peki neden rahatsız oluyorlar... Belli... Ulusalcılık halkın varlıklarının çarçur edilmesine, ülke kaynaklarının peşkeş çekilmesine, işbirlikçiliğe, hainliğe karşı çıkar. Siyasetçi koltuğunun çıkar uğruna emperyal ülkelere kiralanmasına karşıdır. ABD ve AB dahil dış dünya ile her seviyedeki ilişkide başı dik ve bağımsız olunmasını savunur...
Ulusalcılık “Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur” sloganının tek bir sözcükle ifadesidir... Ulusalcılık ile demokrasi ve sol, aynı hedefe yönelik kavramlardır. Üç sistem de halkın çıkarlarını ön plana çıkarır... Üç sistem de halkın egemenliğini öngördü...
Opera
Değerli opera sanatçısı Hakan Aysev’le bir düğünde* yan yana düştük. Sohbet ederken söz operadan açıldı...
- İstanbul’da kaç opera binası var?
- Bir tane...
Eğer Kadıköy Belediyesi eski Süreyya Sineması’nı operaya dönüştürmemiş olsa o bir tane opera da olmayacaktı bugün...
Düşününüz 15 milyonluk şehirde tek bir opera var... O da butik...
Bilir misiniz, Çankırı’da bile 1938 yılında opera vardı...
Atatürk’ün emriyle Çankırı’ya yaptırılan Halkevi Tiyatrosu’nda opera oynanması için orkestra çukuru bulunuyordu.
Salon 1970’lerden sonra kullanılmaz hale gelmiş... Halil Ulusoy, Çankırı Valisi olunca binayı restore ettirdi.
2004 yılı 9 Ocak günü Ankara Devlet Operası Çankırı’ya gelerek o salonda Arşın Mal Alan operetini sahneledi. Geçmiş zaman yad edildi... Evet bir zamanlar Çankırı’da bile opera vardı.
* Düğün hangi düğün derseniz... Arif Sağ ile Merve Turanlı’yı evlendirdiğimiz geçen cumartesi Büyükkulüp’te yapılan düğünden söz ediyoruz...
Karakollar
“Feng Şui” stiliyle döşenecekmiş.
Eh, karakol dayağı da “Kung Fu” stiliyle olur artık!
Fahrettin Fidan
ÇHD
Çağdaş Hukukçular Derneği’ne bağlı olup hafta sonu gözaltına alınan avukatlar tutuklandı...
Suçları nedir? Bu konuyla ilgili açıklamayı ilginçtir savcılık yerine İstanbul Emniyeti yaptı:
“...Yurtdışında bulunan örgüt elebaşlarına ülkemizin kozmik bilgilerini şifreli metinler halinde kodlayarak raporladıkları, başka ülkeler lehine ajan faaliyeti yürütmek için gizli haberleşme merkezleri oluşturdukları tespit edilmiştir...”
Avukatların kozmik bilgileri nereden alıp kime postaladıkları merak konusu...
Kendileri devlet şiddetine karşı çaresiz kalan halkı savundukları için bu muameleye tabi tutulduklarını bildiriyorlar. Önümüzdeki dönem hukuk dünyası ile iktidar arasında gerilimli tartışmalara sahne olacak belli ki... Dış dünya da bu tartışmada yerini alacak...
Pazar günkü Hibpo, “Hayat İçin Bir Paket”
konulu yazımızda
bir yazım hatası olmuş. Yardım etmek isteyenler için web sitesi adresi www.hibpo.org
e-posta adresi: info@hibpo.org’dur.
Milliyet/Melih Aşık
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları